Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

‘Tosun’un dolandırıcı ataları

İstisnasız herkes gibi dolandırıcıların öznel tarihlerinde de kırılma noktaları vardır. Misal Sülün Osman'ın çöküşünün, Galata Kulesi'ni köyden kente göçmüş saf birine satmaya çalışırken tesadüfen yakalanmasıyla başladığı rivayet edilir. Bir başka deyişle Sülün Osman, 'mesleğinin zirvesindeyken' ansızın düşüşe geçmiştir.

Çiftlik Bank vurgununun başkahramanı Mehmet Aydın'ın atası olan İtalyan asıllı Amerikalı Charles Ponzi'yi yakan, 1920 yılında bir gazetede çıkan haber olmuştur. Ponzi'nin yaptığı işin yasal olmadığını ima yoluyla da olsa faş eden bu haber üzerine devlet, onun para toplamasını yasaklamıştır.

140 kilo olarak girdiği hapishaneden 70 kilo olarak çıkan 1990'lı yılların meşhur 'titan'ı Kenan Şeranoğlu'nu bitirense Ocak 1998'de İzmir Hilton Oteli'nde düzenlediği görkemli doğum günü partisidir. Şeranoğlu o doğum günündeki şatafat yüzünden epey dikkat çekmiş ve hemen sonrasında, 3 Şubat günü tutuklanmıştır.

Son günlerin popüler dolandırıcılık sembolü Mehmet Aydın'ın ipliğini pazara çıkaransa 4 Kasım 2017'de dünyanın en büyük mavi yumurta üretim tesisi olacağını iddia ettiği Sakarya Taraklı'daki tesisin açılışı oldu. Bu açılışa katılan Taraklı Kaymakamı Cihat Koç, çiftlikte 300 yerli tavuktan başka bir şey göremeyince şüphelendi ve Aydın hakkında suç duyurusunda bulundu.

Dolandırıcıların hikâyeleri ilginç ve aslında ibret verici. Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de tarihteki meşhur dolandırıcıların hikâyelerini derledim. Sülün Osman'la başladık, onunla devam edelim:

Sülün Osman'ın, yargılandığı mahkemenin hâkimine söylediği, "Memlekette Galata Kulesi'ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım" sözü, 'Ponzi Oyunu' türevi bütün dolandırıcılık sistemlerinin ana fikrini gözler önüne seriyor: Hayal tacirlerinin vaatlerine kanmaya müsait birileri var oldukça sistem yükselir, derken doyum noktasına erişir ve ardından düşüş başlar. Bu tür kompozisyonların giriş, gelişme, sonucu budur.

Adı Ziya Osman Sülün olan Sülün Osman, İstanbul doğumlu bir 'cingöz' olarak Galata Kulesi gibi Galata Köprüsü'nü de saf insanlara satmıştı. (Bu satış esnasında yakalandığı da söylenir.) Dolandırıcılıklar da 'zamanın ruhu'yla uyumlu olmak zorunda. Bu tür bir dolandırıcılık bugünün sosyolojisine hiç uygun değil. Şimdilerde manzarasında doğum günü, evlilik yıldönümü vs. kutlayan yerli ya da yabancı turistlere Galata Kulesi'ni satmaya çalışsanız size deli derler, ciddiye alırlarsa da sopayla kovalarlar.

Sülün Osman, 'ilk dolandırıcılık operasyonunu', George Orwell'ın 1984 adlı meşhur romanını yazdığı 1948'de Fatih'te, yeni tuttuğu evin sahibini 'tokatlayarak' gerçekleştirdi. 1984 yılında kaldığı otelde kalp krizinden öldü. Kimliği olmadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü.

Sülün Osman, Cumhuriyet'le yaşıt. 1923 İstanbul doğumlu. 1950'li yıllarda İstanbul'daki tarihi eserler ve kamu mallarını insanlara satarak büyük paralar kazandı. Sattığı şehir eserleri arasında Galata Kulesi ve Köprüsü'nün haricinde Kız Kulesi, Eminönü ve Dolmabahçe Saat Kuleleri ile şehir hatları vapurları var. Hapse girdikten sonra 20 Nisan 1962'de 'Alın teri ile Yaşamak' başlıklı bir konferans bile veren (Aziz Nesin'lik bir ironi) Sülün Osman'ın en meşhur hikâyelerinden biri İstiklal Caddesi'nde İstanbul'a traktör almaya gelen bir adama "Boş ver amca traktörü, ben sana kelepir fiyata tramvay vereyim" diyerek tramvay satmış olması. Adamı kandırdıktan sonra cebinden bir beyaz kâğıt çıkarıp senet (!) yazan Sülün Osman, parayı aldıktan sonra "Şimdi tramvaya bin. Son durakta bu senedi vatmana göster ve tramvayını teslim al" der ve sonra sıvışır. Tramvay son durağa gelince vatman, adamın bir türlü tramvaydan inmediğini görür. "Hemşerim son durağa geldik, in" der. Adam, elindeki sözüm ona senedi vatmana gösterir ve tramvayı satın aldığını söyler. Vukuat çıkar, polis gelir. Polis, senedi (!) görünce de bunun 'bir Sülün Osman operasyonu' olduğunu anlar. (Ayrıntılar için bakınız: İstanbul Efsaneleri, Mustafa Duman, Heyamola Yayınları.)

SİSTEMİN MUCİDİ PONZİ

Charles Ponzi, Mehmet Aydın ve benzerlerinin atası. The Rise of Mr. Ponzi/The Autobiography of Financial Genius (Bay Ponzi'nin Yükselişi/Bir Finans Dâhisinin Otobiyografisi), adlı kitapta Ponzi'nin ve kurduğu sistemin bütün ayrıntıları anlatılıyor. Kitaba göre Ponzi, aldığı posta kuponlarını Avrupa'da daha pahalıya satıyordu. Ponzi'ye para yatıranların çoğu göçmendi. Çeşitli ülkelerden kolayca sınıf atlamak isteyen göçmenler, ama en çok da İtalyan göçmenler…

Zira Charles Ponzi, 1882 İtalya doğumlu. Tıpkı Mehmet Aydın gibi yoksul bir ailenin çocuğu. 1903 yılında New York'a geldi. 1917'de Boston'da uluslararası posta kuponlarının her ülkede farklı değerde olduğunu keşfedince ucuz satıldığı yerden alıp, pahalı satıldığı yerde satma ana fikrine dayalı bir zincir kurdu. Mesela ABD'de 5 dolar değerindeki kupon Fransa'da 10 dolar ise ABD'de alıp Fransa'da kupon satılan bir zincirdi bu. Üç ayda yüzde yüz faiz vaadiyle bu zinciri tahkim eden Ponzi'nin dükkânının önünde kuyruklar oluşmaya başladı. Ama işte 1920'de bir gazetede çıkan haber, Ponzi'nin hikâyesinde düşüşün başlangıcı oldu. Mali polis Ponzi'yi ve sistemini yakın takibe aldı. Yargı soruşturma başlattı ve soruşturma tamamlanıncaya kadar Ponzi'nin mevduat kabul etmesini yasakladı. Böylece sistem S.O.S. vermeye başladı. Ponzi, 10 Ağustos 1920'de iflas etti. Soruşturma sonucunda 40 bin kişinin Ponzi'nin şirketine 15 milyon dolar para yatırdığı ortaya çıktı. Şirketin toplam varlığının ise 1,6 milyon dolar olduğu belirlendi. Yatırılan paranın büyük bölümünün buharlaştığı anlaşılınca Ponzi hapse girdi. Cezaevinden çıktıktan bir süre sonra tıpkı Mehmet Aydın gibi bir Latin Amerika ülkesine, Brezilya'ya gitti. Ve 1949 yılında Rio de Janeiro'da, Sülün Osman misali yalnız başına öldü.

Onun kurduğu sisteme 'Ponzi Oyunu' adı verildi. Bugün bütün titan zincirlerini anlatmak için kullanılan bir kavram bu. Ve sonunun fiyasko olması mukadder. Çünkü sistemin yürümesi için insanların sonsuza dek para yatırması gerekiyor, ki bu da eşyanın tabiatına aykırı.

Türkiye tarihinin meşhur dolandırıcılarına geçmeden önce dünyadan örneklerle devam edelim: 1870-1936 yılları arasında yaşayan Amerikalı dolandırıcı George C. Parker, New York şehrinin en ünlü yapıtları olan Metropoliten Müzesi ve Özgürlük Anıtı'nın yanı sıra Brooklyn Köprüsü'nü birkaç kez sattı! 1928 yılında suçüstü yakalanan Parker, müebbet hapse çarptırıldı.

1890 ve 1947 yılları arasında yaşamış Victor Lustig, ABD ve Avrupa'da pek çok kişiyi dolandırdı. Eyfel Kulesi'ni hurdacıya sattı. Tutuklandı, ABD'nin ünlü hapishanesi Alcatraz'da yattı.

Frank Abagnale (Şu meşhur Catch Me If You Can-Sıkıysa Yakala filmine konu olan dolandırıcı), kendisini pilot olarak tanıtarak 26 ülkeye bedava uçtu ve 2,5 milyon dolarlık sahte çek bozdurmayı başardı. Yakalandıktan sonra elemanlaştırıldı ve FBI'a 'danışmanlık hizmeti' verdi.

Sergey Mavrodi, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 1990'lı yılların başında Rusya'da milyonlarca kişiyi 'Ponzi Oyunu' ile dolandırdı. İsmi de 'mavra' (palavra) kelimesi ile fonetik açıdan uyumlu olan Mavrodi 63 yaşında kalp krizinden 'ex oldu'.

İNTİHAR EDEN BANKER

Türkiye'de 'Titan Saadet Zinciri' ile ilk vurgun yapan kişi Kenan Şeranoğlu'ydu. Şeranoğlu, belli bir katılım ücreti mukabilinde üyelere yüksek kazançlar vadediyordu. Üyeler, zincire kattıkları her yeni üye ile birlikte kazançlarını artırıyordu. Sisteme üye kazandırıldıkça piramidin tabanı genişliyor, tepedekiler kazanıyordu. Şeranoğlu, 8 ayda 30 bin kişiden yaklaşık 70 milyon mark topladı. Sistem çökünce tutuklandı. 25 yıl hapse mahkûm oldu. On yıl yattı, çıktı.

Rocky olarak bilinen Güney Zobu (Melike Zobu'nun babası), 1970'li yılların ünlü dolandırıcılarındandı. Dolar taşımanın suç olduğu yıllarda Almancı ya da Amerikalı kılığında büyük otellerde bavulla döviz satma vaadiyle pek çok kişiyi dolandırdı. İddiaya göre Zobu, yıllar sonra, 9 Şubat 2017'de İstanbul Maltepe'de evinin karşısında bulunan kadın kuaförünün önünde duran komşusunun kedisine saçmalı tüfekle ateş etti. Komşusu Zobu'dan müşteki oldu. Zobu ise iddia için "İftira" dedi.

1980'li yıllarda Türkiye'de yaşanan Banker Kastelli ve Banker Bako skandalları da Ponzi Oyunu ile başladı. 1980'lerde banker furyasında yıldızı parlayan ilk kişi olan Banker Kastelli (Cevher Özden) yıllık enflasyon yüzde 30 iken aylık yüzde 12 faiz ile para topluyordu. Kastelli bu yöntemle 100 milyar lira topladı. Ne var ki kırk banka, bankerleri saf dışı bırakan bir karara imza atınca Kastelli'nin kurduğu bankerlik sistemi çöktü. Kastelli yurtdışına kaçtı, yıllar sonra Türkiye'ye döndü. (2000'li yılların başında Kadıköy'de kendisi ile bir röportaj yapmıştım.) 1982'de doz aşımı uyuşturucudan ölen oğlunun Karacaahmet'teki mezarı başında 2007 yılında havaya ateş etti. 2008'de ofisinde canına kıydı.

Banker Bako da (Baki Cengiz Aygün) 80'lerde binlerce kişinin parasını batırdı. Bankalardan kredi alırken imza yerine papatya resmi yapan Bako, Emlak Bankası'nı bile dolandırdı. Dolandırıcılık suçundan hapis yattı.

Selçuk Parsadan, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde, 'örtülü ödenek dolandırıcılığı' ile gündeme geldi. Parsadan'ın, Aralık 1995 seçimlerinden önce, emekli orgeneral Necdet Öztorun'un adını kullanarak, örtülü ödenekten 5,5 milyar lira aldığı iddia edildi. Parsadan, 25 Temmuz 2006'da İstanbul'da omurilik kanserinden öldü.

KOD ADI YOK AMA LAKABI VAR

Sene 2016… 27 yaşındaki Mehmet Aydın, arıcılıkla geçimini sağlarken Çiftlik Bank projesiyle ortaya çıktı. Çiftlik Bank'ı ilk etapta FarmVille türevi bir oyun olarak geliştiren Aydın, sonra çiftlik için yüzde yüz kâr oranı vaadiyle para toplamaya başladı.

Kurduğu sistem alarm vermeye başlayınca yurtdışına kaçtı. 24 Ocak 2018'de saat 21:37'de Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar CIP Salonu'ndan çıkış yaptı. Çıkış yaparken polis memuru ile arasında gerçekleşen diyaloga göre önce harç pulu yatırmadı. (Dönüp yatırdıktan sonra çıkmış olmalı mutlaka.)

Aydın, daha önce, 2 Ocak 2018'de saat 16.35'te Sabiha Gökçen Havalimanı Genel Havacılık terminalinden yurtdışına çıktı. Bundan 16 gün sonra, 18 Ocak'ta Atatürk Havalimanı'ndan yurda giriş yaptı. Mehmet Aydın'ın yurtdışına firar ettiği tarihten sonra, 27 Şubat 2018'de umuma mahsus U13 seri numarası ile başlayan pasaportu iptal edildi.

Sermaye Piyasası Kurulu raporuna göre Çiftlik Bank sistemiyle 77 bin 843 kişiden 511 milyon TL para toplandı. Ancak gerçek rakamın SPK'nın belirlediğinin üzerinde olduğu son incelemelerle açığa çıktı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Çiftlik Bank soruşturmasında 31 Temmuz 2016 tarihinden bu yana 132 bin 222 katılımcıdan, 1 milyar 139 milyon 972 bin 622 lira toplandığı tespit edildi. Bu rakamın yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmasıyla 2 milyar TL'yi bulacağı sanılıyor.

Mehmet Aydın hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkarılmasına karar verildi. Aydın, son bilgilere göre Güney Amerika ülkelerinden birinde. (Uruguay, Brezilya ya da Arjantin…) Türkiye'nin kırmızı listede aradığı diğer şahıslar gibi bir kod adı yok, ama… Ama lakabı var.

'Tosun' -artık herkesin malumu- Mehmet Aydın'ın, son günlerin en popüler dolandırıcılık olayının başkahramanının lakabıdır. Okuduğunuz da 'Tosun'un atası olan dolandırıcıların bir portresi…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA