"Tarihinin yüzde 93'ü savaşlarla geçmiş ülke hangisidir" diye sorsalar cevabınız ne olur? Kahir ekseriyetin aklına ilk Amerika Birleşik Devletleri gelecektir. Ki doğru cevap da bu. Çünkü ABD'nin 242 yıllık tarihinin tam 225 yılı savaşlarla geçmiş.
Bu bilgi, Fransız haber sitesi 'Le Nouvel Ordre Mondial'ün âdeta veri madenciliğiyle derlediği kapsamlı bir yazıya dayanıyor. Bu yazıya göre ABD'nin savaştığı ırklar ve ülkeler şunlar: Kızılderililer, Vietnam, Fransa, İspanya, Çin, Meksika, Irak, Afganistan, Kuveyt, Bosna, Pakistan, Libya, Granada, Haiti, Filipinler, Kore, Panama, Kosova, Yemen, Ukrayna ve Somali.
Online alışveriş sitesi Alibaba.com kurucusu Jack Ma, geçtiğimiz yıl Davos'ta yaptığı bir konuşmada ABD'nin 13 savaşta toplam 40,2 trilyon dolar harcadığını açıklamıştı. Ma, "Bu paranın bir kısmını altyapı inşaatına, mavi ve beyaz yakalı işçilere yardım için harcasalardı ne olurdu?" diye de sormuştu.
ABD'nin savaşlar tarihinde olduğu gibi darbeler tarihinde de habis bir rolü var.
New York Times yazarı Stephen Kinzer'ın araştırmasına göre ABD, bir yüzyıl boyunca 14 yabancı hükümeti devirme operasyonu yaptı. NATO'daki büyük müttefiki Türkiye'de 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 (Muhtıra), 12 Eylül 1980'de konvansiyonel, 28 Şubat 1997'de postmodern darbe gerçekleştirdi mesela. Bu darbelerin ayrıntılarını yeni kuşaklar bile biliyor artık. O yüzden tekrar yazmaya gerek yok.
ABD'nin Türkiye haricinde İran, Şili ve Guatemala gibi ülkelerde gerçekleştirdiği sonuca ulaşmış darbe girişimleri var. İran'daki darbe, ülkedeki petrol gelirlerinin gaspını devam ettirmek maksadıyla yapıldı. 1950'li yıllarda İngiliz sanayii İran petrolüyle ayakta duruyordu. İngiliz devletinin sahibi olduğu Anglo-Iranian Petrol Şirketi, İran petrolünü kontrol eden şirketti. Kârının da sadece yüzde 16'sını İran devletine taahhüt etmişti, ancak bunun da tamamını ödemiyordu.
1951 yılında Muhammed Musaddık başbakan seçildi. En büyük hedefi bu şirketi kapatmak ve İran'ın petrol gelirini İran için harcamaktı. ABD'de Dwight Eisenhower başkan seçildikten sonra İngilizler, Musaddık'ın devrilmesi konusunda ABD'yi zorlukla da olsa ikna etti. Darbe girişimi 14 Ağustos 1953'te İran sokaklarının karıştırılmasıyla başladı. Çeteler Tahran'da terör estirdi. Dükkânlar yağmalandı, sokaktaki vatandaşlar linç edildi, camilere bile ateş açıldı. Tabii başkenti terörize eden çeteler, şu sahte sloganı da ağızlarından düşürmüyordu: "Yaşasın Musaddık, yaşasın komünizm!"
Beş gün sonra Roosevelt'in maaşa bağladığı asker ve polis birlikleri, dışişleri bakanlığı, emniyet müdürlüğü ve genelkurmay başkanlığını bastı. Roosevelt'in desteklediği General Fazlullah Zahidi başbakan yapıldı.
'BİRLEŞİK MEVYE' DARBESİ!
Yine 1950'li yıllarda ABD kökenli çok uluslu bir meyve şirketi, huzurlu bir Orta Amerika ülkesi olan Guatemala'da darbe yaptı. Şirketin adı 'United Fruit' (Birleşik Meyve) idi. CIA Başkanı Allen Dulles şirketin büyük hissedarıydı. ABD yönetiminde etkili başka isimlerin de şirketle bağları vardı. Dünyada en çok muz yetiştiren ülkelerden biri olan Guatemala, 'United Fruit'in ticari faaliyetlerinin merkezi konumundaydı.
Ülkede büyük toprak sahipleri devlet tarafından vergilendirilmeye başlanınca
United Fruit'in çıkarları olumsuz etkilenmeye başladı. Ve ABD darbe için düğmeye bastı.
Önce Guetamala'nın diktatörlükle yönetildiği yönünde haberler yapılmaya başlandı ABD medyasında. Hedef, ülkeyi yöneten Devlet Başkanı Jacobo Arbenz Guzman'dı. ABD, darbe ordusunun başına yurtdışına kaçmış Carlos Castillo Armas isimli eski bir askeri getirdi. Kilise de 'komünist Arbenz'e karşı darbe için ikna edildi.
Sürgündeki Guatemalalı askerler, ABD'li ve paralı Latin Amerikalı askerlerden oluşan 500 kişilik bir ekip Florida'daki kamplarda eğitim gördü. 18 Haziran 1954 akşamı Castillo Armas ve ordusu Guatemala sınırından 10 kilometre içeri girdi. Arbenz orduyu göndermek yerine Birleşmiş Milletler'i toplantıya çağırarak bu 'yabancı kökenli işgal girişimini' kınamalarını istedi.
Bu sırada CIA'in kaldırdığı uçaklar Guatemala City'deki ordu karargâhını, havaalanını ve çeşitli askeri noktaları bombalamaya başladı.
Arbenz halka sesleniş konuşmasında, 'hain Castillo Armas ve United Fruit şirketine ait ordunun kendisine karşı kalkışma başlattığını' söylüyordu.
Guatemala halkı ve ordusu Arbenz'in arkasında durdu. Armas'ın ordusu ilerleyemiyordu. Ancak operasyonların şiddeti artınca Guatemalalı askerler Armas'ın ülkenin başına geçmeyeceğini garanti ederek Arbenz'in istifasını istediler.
Arbenz, 27 Haziran 1954'te baskılara dayanamayarak istifa etti. Halka yaptığı veda konuşmasında 'ülkeyi Armas'ın kanlı cuntasının eline bırakmamak için yönetim değişikliğini kabul ettiğini' söyledi. İstifasından sonra Meksika'dan sığınma talebinde bulundu. Armas, üç yıl sonra, 8 Temmuz 1957'de kendini Guatemala Devlet Başkanı ilan etti. Darbe böylelikle sonuca ulaşmış oldu.
CIA'İN ŞİLİ OPERASYONU
ABD, Güney Amerika ülkesi olan Şili'de de 1970'li yıllarda darbe yaptı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon'ın emriyle Şili darbeye maruz kaldı, ülke âdeta cehenneme çevrildi.
Şili, en stratejik madenlerden biri olan bakır rezervlerinde dünyada birinci konumdaydı. 4 Eylül 1970'de ülkesi Şili'deki seçimleri kazanan Salvador Allende Gossens kendisini emperyalizm karşıtı olarak tanımlıyordu. Allende, ülkede ekonomik faaliyetlerin ciddi bir kısmını kontrol eden Amerikan şirketlerini millileştireceğini ve ülkesine ekonomik bağımsızlık kazandıracağını ilan ediyordu. Bu meydan okuma darbe için yeterli bir gerekçeydi ABD açısından.
Darbe operasyonu CIA'in Langley'deki merkezinden yönetildi. Ancak ilk girişim başarıya ulaşamadı. Zira Şili ordusunun komutanı General Schneider, ordunun siyasete karışmasına kesinlikle karşıydı. 22 Ekim 1970'de sabah trafiğinde ofisine gitmekte olan Schneider, aracının etrafını saran beş kişi tarafından kaçırılmak istenirken direnince vurularak öldürüldü. Suikast sonrası Langley'den Santiago'daki CIA ajanlarına 'tebrik' telgrafı geldi.
Bununla birlikte sonuca ulaşmış suikast operasyonu ters tepti. Suikasta büyük tepki gösteren Şili halkı Allende'ye daha da çok sarıldı. Şili Kongresi üç gün sonra toplanarak Allende'yi ezici çoğunlukla ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak seçti. İlk girişim savuşturulmuştu.
Ancak ABD Allende'yi devirmeye kararlıydı. Nixon, bu sefer yeni bir silahı denemeye karar verdi: Ekonomi. Dünya Bankası da dâhil olmak üzere ABD'nin elinin güçlü olduğu uluslararası kuruluşların Şili'ye yardımlarının ve kredilerinin önü kesildi. Şili'deki en büyük Amerikan şirketleri devreye girdi. Ofis kapatmadan maaş geciktirmeye, siparişlerin gecikmesinden kredi reddine her türlü yöntemi kullandılar. Aşırı solcu gençlik gruplarının polisle çatışmaya, çiftlik ve işyerlerini işgale başlamalarıyla ülkedeki gösteriler büyüdü.
29 Haziran 1973'te bazı subaylar tanklarla darbe girişiminde bulundu. Allende, halka demokrasiyi desteklemesi çağrısında bulundu. Ordu karargâhı tarafından desteklenmeyen girişim General Prats tarafından kolaylıkla bastırıldı. Fakat Prats daha sonra Şili medyası tarafından 'komünist dostu' olarak gösterilmeye başlanınca istifa etmek durumunda kaldı.
1973'ün Ağustos ayında Allende, ordunun başına General Augusto Pinochet'i getirdi. Pinochet 11 Eylül 1973'te CIA desteğiyle darbe yaptı ve yönetimi ele geçirdi. Ve bir diktatörün Şili'yi 17 yıl boyunca hapis ve işkencelerle yöneteceği kara dönem başladı.
ABD, ayrıca Küba ve Nikaragua gibi ülkelerde de darbe girişimlerinden bulundu, ancak bunlarda başarılı olamadı. Tarihine bakıldığında ABD'nin savaş geçirmediği en uzun dönem 1929'da başlayıp 30'larda devam eden Büyük Buhran dönemi.1935-1940 arasında ABD hiç savaş yaşamamış. 1945'ten, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlatılan askeri operasyonların neredeyse hepsinin faili ise ABD. Verilere göre ABD'nin savunma harcamaları, dünyadaki diğer tüm milletlerin savunma harcamalarının toplamına karşılık geliyor. Boşuna değil, dünyanın büyük bir bölümünün ABD'yi dünya barışı için bir numaralı tehdit olarak görmesi.
1893'te Hawaii Kraliçesi'nin devrilmesiyle başlayan ABD'nin darbeler tarihi, 2003'te Saddam Hüseyin'in devrilmesine kadar sürdü. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki Arap Baharı ve nihayet Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişimi ile de devam etti. Ne var ki, geçmişteki operasyonlardan farklı olarak ABD bu girişimlerde başarısız oldu. Özellikle de ülkemize yönelik 15 Temmuz iç işgal harekâtında… 15 Temmuz, bu anlamıyla dünya tarihinde bir dönüm noktası. Bir savaş ve darbe imparatorluğu olan ABD'nin tarihindeki en büyük darbe yenilgisi. Bir başka deyişle onun için büyük bir mağlubiyetin miladı. Bizim içinse tam bağımsızlığa uzanan yolda görkemli bir zaferin...