1849 yılının 3 Ekim günü ABD'nin Baltimore şehrinin sokaklarında bir adam yerde yarı baygın ve sayıklar halde bulundu. Adamı gören Joseph Walker adlı kişi, biraz yaklaşınca adamın dudaklarından dökülen şu sözleri işitti: "Büyük acı içindeyim ve acil yardıma ihtiyacım var."Adamı hastaneye kaldırdılar, 7 Ekim Pazar sabahı saat 05:00'e kadar yaşayabildi. Bazı kaynaklara göre ölmeden önceki son sözleri, "Tanrım, zavallı ruhuma yardım et" idi. Ölen adam, Amerikan popüler kültürünün ve giderek dünya edebiyatı ve sinemasının en önemli türlerinin mucidi Edgar Allan Poe idi. Ve ölümünden yaklaşık 50 yıl sonra kurulan Hollywood'un bir numaralı ilham kaynağı haline gelecekti.
Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de geçen Salı itibariyle doğumunun üzerinden tam 207 yıl geçtiği halde 14 Ocak'ta Oscar adayları da açıklanan Hollywood'da etkisi süren Edgar Allan Poe'nun öyküsünü her zamanki gibi yerimiz elverdiği ölçüde anlatmaya çalışacağız. Poe üzerine yazılacak çok şey var. Öncelikli olarak şu iki temel gerçeğin bilinmesi önemli: Edgar Allan Poe sinemanın en popüler üç alt türü olan polisiye, korku ve bilim kurgu türlerinin mucidi. Ve kültürel hegemonya yarışında ABD'yi Avrupa'nın, dünyanın önüne geçiren ilk atağı başlatan kişi.
400 FİLMİN İLHAM KAYNAĞI
Poe'nun Usher Konağı'nın Çöküşü, Kızıl Ölümün Maskesi ve Gammaz Yürek adlı öyküleri korku türünün ilk örneği olan eserler. Bilim Kurgu türünün ilk örneği sayılanlar ise bir balon yolculuğunun anlatıldığı Balon Şakası, Jules Verne'ün Ay'a Seyahat'inden önce Ay'a yapılan bir yolculuğun anlatıldığı Hans Pfaal Diye Birinin Görülmedik Serüveni, beş bin yıllık Mısırlı bir mumya ile zamanın bilginlerinin çeşitli konulardaki tartışmalarının anlatıldığı Bir Mumya ile Küçük Bir Hasbıhal adlı öyküleri. Polisiye türünün atası olan öyküsü ise ilk kurmaca dedektif Auguste Dupin'in çözdüğü cinayetlerin anlatıldığı Morgue Sokağı Cinayetleri. Poe'nun sinemadaki niceliksel etkisi de büyük. 1908'den beri Poe'nun eserlerinden yola çıkılarak (üşenmedim saydım) 390 sinema ve TV filmi üretilmiş. Bunların çoğu Hollywood yapımı. En çok uyarlananlar meşhur öyküsü Gammaz Yürek ve meşhur şiiri The Raven (Kuzgun). Böyle bir yazar için Amerikan popüler kültürünü ve Hollywood sinemasını dölleyen adam nitelendirmesini kullanmak yanlış olmaz.
Poe'nun, Doktor Katran ile Profesör Telek'in Sistemi isimli öyküsünden beyazperdeye uyarlanan Stonehearst Akıl Hastanesi adlı filmin teması, bu yılın favori En İyi Erkek Oyuncu Adayı Leonardo DiCaprio'nun bir paranoid şizofreni başarılı biçimde oynadığı 2010 yapımı Zindan Adası'nın konusu ile paralel. Poe'nun şiirinden ilhamla çekilmiş 2012 yapımı The Raven adlı filmde ise, yazarı John Cusack canlandırmıştı. Bu film, izleyicinin Poe efsanesinden beklentisi yüksek olduğu için IMDB'de sadece 6,4 puan alabildi.
KISA, TRAJİK YAŞAM
Edgar Allan Poe, kısa ve trajik bir yaşam sürdü. 19 Ocak 1809'da Boston Massachusetts'te doğdu ve henüz 40 yaşındayken, 7 Ekim 1849'da Maryland Baltimore'da öldü. Her ikisi de profesyonel oyuncu olan, üç çocuklu David ve Elizabeth Poe'nun ikinci çocuğuydu. Babası kendisi bir yaşındayken, 1810 yılında evi terk etti. Üç çocukla kalan anne ertesi yıl veremden öldü. Annesinin ölümünden sonra Poe'yu İskoç tütün tüccarı John Allan evlat edindi ve Poe Allan ailesi tarafından büyütüldü. Poe, 1815'te Allan ailesiyle İngiltere'ye gitti ve Londra'da bir özel okulda okudu. 1820'de Virginia'ya geri döndü. Genç yaşlarda kumara başladı, borçları yüzünden üvey babası ile arası açıldı. Bir ara Virginia Üniversitesi'ne girdi. Fakat parasal sorunlar yüzünden ayrıldı. Edgar Allan Poe hak ettiği şöhrete ölümünden sonra kavuşan yazarlardan. Edebiyata etki yaratmayan, başarısız fanzin denemeleriyle adım attı. İlk kitabı 1827'de çıkan 40 sayfalık bir şiir kitabıydı ama ilgi çekmedi. 50 kopya çoğaltıldı sadece. 1833'te bir yarışmada Şişede Bulunan Elyazması adlı öyküsüyle ödül alınca tanınmaya başlandı. Poe, labirentimsi öykülerinde mit ve gizemi sıklıkla kullanan çok güçlü bir yazar. Doğu masallarından da beslendi. Öyle ki Şehrazat'ın 1002. Gece Masalı adlı bir öykü bile yazdı. Çağdaşı Fransız şair Charles Baudelaire ve büyük Rus romancısı Fyodor Dostoyevski'nin Poe'dan hayranlıkla söz eden cümleleri var. Meksikalı şair, yazar Octavia Paz'a göre Poe "Avrupalıların ilk yazınsal miti. Mite dönüştürülmüş ilk Amerikalı yazar." Hikâye türünün önemli isimlerinden Arjantinli Jorge Luis Borges de Poe'dan ilham alan bir yazardı.
Poe, Yazmanın Felsefesi adlı makalesinde haz duygusunun tekrardan geldiğini savunmuştu. Bu görüş, sadece nakaratların işlevini değil, aynı zamanda iyi sanat eserlerinin okundukça, izlendikçe neden haz verdiğini de izah ediyor.
ÖLÜMÜ DE ÖYKÜLERİ GİBİ GİZEMLİ
Edgar Allan Poe için, ölüm nedeni konusunda bu kadar farklı ve çelişkili iddialar ortaya atılan bir başka yazar yoktur denilse yeridir. Rivayetler şunlar: Alkol koması, uyuşturucu, beyin kanaması, kolera, kalp krizi, kuduz, verem… Bunlara epilepsi, frengi, menenjit, hatta cinayet ve intihar iddialarını da ekleyin. Poe'nun kumar ve alkole düşkün olduğu, özellikle absent içmeyi sevdiği biliniyor. Ne var ki uyuşturucu müptelası olduğu yönündeki iddiaların doğruluğu şüpheli. Cinayet iddiasının ortaya atılma sebebi ise sokakta bulunduğunda sürekli Reynolds ismini sayıklaması. Çünkü Reynolds derken kimi kast ettiği hiçbir zaman anlaşılamadı. Sonuçta cinayet öykülerinin efsanevi yazarının ölümü aydınlatılamamış bir sır. Eserleri gibi esrarengiz ölümü de neresinden bakarsanız bakın bir polisiye muamma. Poe'nun en meşhur şiiri The Raven (Kuzgun) "Güzel bir kadının ölümünden daha şiirsel bir şey yoktur" ana fikrinden yola çıkan bir eserdi. Şiir 29 Ocak 1845'te yayınlandı ve popüler oldu.
Poe'nun aynı zamanda kuzeni olan karısı Virginia Clemm bu şiir yazıldıktan iki yıl sonra, genç yaşta (20) tıpkı yazarın annesi gibi veremden öldü. Kuzgun şöyle bitiyor: "And my soul from out that shadow that lies floating on the floor/Shall be lifted-nevermore! (O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan/Kalkmayacak- hiçbir zaman!"
Poe'nun, edebiyatı gibi gizemli olan öyküsünü bundan daha iyi anlatan dizeler olamaz.