İstanbul'un tarihinde böyle korkutucu bir hava kayıtlara geçtiyse de, kendi kişisel tarihimde yok galiba. Gündüzken gece oldu, hadi fırtınanın fıtratında var bu diyelim. Ama dolunun da bir ölçüsü yok muydu? Leblebi, fındık, hadi kaju olsun. Ama ceviz, erik, armut da nesi? Gökten bildiğiniz buz küpleri yağdı.
Kırılan camlar, çöken çatılar, devrilen ağaçlar, göçen arabalar... Kıyamet provası gibiydi. Camdan bakarken bile ödümüz koptu. Allah beterinden korusun.
Bunun ertesinde kalkıp da halk arasında 'Kuru Hasan' olarak bilinen kruvasan ile ilgili ahkâmın âlemi yok. Hiçbir 'Hasan' kuru kalmadı çünkü. Hava muhalefetinden ilhamlı bir menü belirleyelim en iyisi...
Kara çorba olsun mesela Adana yöresinden. Zifiri karanlık oldu zira bir ara. Bir bardak dövmeyi, birer bardak haşlanmış nohut ve kuru fasulyeyle kaynattınız. Pişmesine yakın içine bir demet kıyılmış ıspanak koydunuz. O zaman bir tavada iki kaşık tereyağ, bir kaşık salça, limon suyu ve tuz ile sos hazırlayıp üstüne gezdirdiniz mi, tamamdır.
Battı tabii ortalık. Göl, dere, bataklık oldu her yan, kapandı yollar. Evlerde dam akmadıysa, cam kırılmadıysa bile, sabah işe giderken açık bırakılmış pencereden suya teslim olmuş yataklar, eşyalar...
Bat, Tokat yöresinden zengin bir lezzet. Esası yeşil mercimekle ince bulgur... Ama takviye güçler sağlam: Domates, sivri biber, maydanoz, dereotu, nane, reyhan, soğan, salça, pul biber, tuz. Bat tarifleri çok çeşitli; kimi kaşıkla yenecek kimi tasla içilecek kıvamda tercih ediyor.
Üç saat trafikte kalanlar, beline kadar suyun içinden çıkmaya çalışanlar, yolda resmen yüzenler... Nasıl bir mücadele...
Müceddere verelim o zaman Gaziantep'ten: Akşamdan ıslattığınız yeşil mercimeği su ve sadeyağla haşladınız. Kaynamaya başlayınca bulgurla tuz ekleyip pilav gibi pişiriyorsunuz. Üstüne kırmızı pul biber koyup dinlendirirken, öbür tarafta kuru soğanları piyazlık doğrayıp zeytinyağında pembeleştiriyorsunuz. En sonunda da demli pilavın üstüne yayarak alkışları bekliyorsunuz. E, hakkınız.
Dolama, o kafa yaracak ebatta dolunun yarattığı tahribatı giderir mi bilemem ama hamur her zaman iyidir. Dolma da. Her değilse de çoğu derde devadır. Daha kalori takıntılı olanlara da dolu börülcesi önerelim. Beyaz, yuvarlak bir fasulye çeşidi bu. Eğirdir - Isparta civarından...
Onca fırtınada bir fırt ne içeceğinize siz karar verin. Ama fırt, ince bulgur da demek (Gümüşhane'de), bunu da bilin... Fırtfırt da yine Gümüşhane'de, un çorbası...
Islanmayan tek bir nokta kaldı mı? Islama köfteye çoğunluk muhalefet etmeyecektir herhalde. Islamaya da...
Islama, her yerde farklı bir yemek olarak anılıyor. Mengen - Bolu'da gözlemeyle yapılıyor misal, Karadeniz Bölgesi'nde yufkanın et/ tavuk suyuyla ıslatılmasıyla çıkıyor karşımıza. Çankırı'da kıymayla yapılan bir çeşit et yemeği, Sinop'ta kümes hayvanları kullanılıyor. Kastamonu'da yumurta ve sarımsakla yapılan yağlı ekmek. Yatağan - Muğla'daysa, turşu!
Evet, çok korkutucu bir tufan yaşadık. Bir 'f' daha eklersek: Tuffan, Antakya - Hatay bölgesinde 'çok ekşi' demek. Çok acı, çok ekşi, çok tuzlu ya da çok tatlı olmasın hiçbir şey şu hayatta, hepsinden biraz ve dengeli olsun. Ağzınızın tadı bozulmasın.