Kocanız Murat Birsel, bildiğimiz kadarıyla çok 'high tech' bir insan. Sizin nasıl aranız teknolojiyle?
- Bana bilgisayarda Word, Internet Explorer ve Excel yetiyor. Telefonum bile eski model. Arkadaşlarım çok dalga geçiyor. Dokuz yıldır aynı telefon! "Evden telsiz telefonu getirmişsin," diye dalga geçiyorlar. Evet çok eski ama pili bitmiyor.
- Eli BlackBerry'li iş kadını misali, bayağı da yoğun bir iş insansınız gibi aslında.
- Bana göre değil o BlackBerry'ler. Tam tersi, bu şekilde biraz huzurumu devam ettirmiş oluyorum. Bir de şu telefonda e-mail olsa, iki de bir de e-mail gelecek, ben kontrol edeceğim falan filan...
- Bir mükemmel insan haliniz var sanki sizin. Her şeyi iyi yapabilen biri gibi... Öyle mi sizce de?
- Öyle bir hal içerisinde değilim ama her şeyi iyi yapmaya devam etmek istiyorum. "Neyse ki nereye gitse espriler gırla gider, kameraların karşısında standup yapar, hangi programa katılsa kırar geçirir" gibi bir durum yok. Olmasını da istemiyorum zaten, öyle biri değilim. Onun için bir tebessümle idare ettiriyorum durumu. Bence en büyük tehlikesi, yaptığım bütün işlerde insanların gülmeyi beklemesi.
- Evet yeni filminizde öyle bir beklenti oluşabilir gerçekten.
- Filmde de yarılarak gülmek isteyecekler. Şu anda en büyük meselem o. İçinde komedi tonları olan bir dram filmine doğru gidiyor yazdığım şeyler ama seyirci için hayal kırıklığı olmasından korkuyorum.
- "Ben oldum artık!" gibi bir haliniz var mı?
- Daha nerde olduk, çok başındayım ben işin. Daha oyuncu olmadım, öğrenmeye çalışıyorum. Yazarlık yapıyorum ama öğrenmem gereken çok şey var. Hem zaten öğrencilikte kalalım, öğretmenliğe geçtiğimizde bitti iş. Öğrenci olmak daha genç de gösteriyor
- İnsan yaptıklarından eskisi kadar zevk alamıyor sanki. Orta yaş bunalımı bu mudur acaba?
- Bana daha gelmedi öyle bir şey. Olgunluk olarak 27-28 üzerine bir taş koyamadım. İyi de bir şey bu. Enerjiyi yüksek tutan bir şey. Yaş, tamamen bir ruh hali.