Birini
tanımanın en iyi yolunun, beraber seyahate çıkmak, yemek yemek ve içki içmek olduğu söylenir. Daniel Dae Kim, Naveen Andrews, Shemar Moore ve Benjamin McKenzie ile 14 Haziran'da yayına başlayan DiziMaxMore HD kanalının lansmanı sebebiyle çıktığımız Boğaz turunda, birini yakından tanımak için gerekliliği belirtilen bu üç tecrübeyi de yaşama fırsatı bulduk.
Lost ekibiyle yolculuğa çıkmak korkutucu gözükse de, hiç olmazsa uçağa binmedik! Boğaz turunda olduğumuzdan, nereden başlarsak başlayalım konu en sonunda İstanbul'a geliyor. İstanbul hakkında en fazla bilgiye sahip olan isim Naveen Andrews. Andrews, geçtiğimiz çarşamba günü bir canlı yayında İstanbul yerine Konstantinapolis ismini kullandığı için şaşkınlık yaratmıştı. Ama bunun çeviriden kaynaklanan bir yanlış anlama olduğunu söylüyor. Andrews, İstanbul'un ilk kurulduğu yıllardan bahsettiği için Konstantinapolis ismini kullanmış. Andrews'un Türkiye hakkında bilgisi oldukça derin aslında. İstanbul'un antik Roma, Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye dönemleri hakkında bildiklerini anlattı. Hatta Atatürk'ü, tanıdığı en yenilikçi liderlerden biri olarak niteledi. Andrews'un her şey hakkında saatlerce konuşabilecek bir havası var. Uzun uzun
Lost hakkında konuştuk ama sohbetimiz futbol ile son buldu. Türkiye'nin Güney Afrika'ya gidememesine çok şaşırmış: "2002 Dünya Kupası ve EURO 2008'de en heyecan verici futbolu Türkiye oynamıştı," diyor.
Lost'un bir diğer oyuncusu Daniel Dae Kim, bütün geceyi eşiyle ilgilenerek geçirdi. Boş bir anında gelecek hakkında konuşma fırsatı bulduk. Eylül ayında vizyona girecek
The Adjustment Bureau adlı filmde Matt Damon'a eşlik etmiş
. Ayrıca, Samuel L. Jackson'la beraber rol aldığı bir projesi daha varmış:
Deathgames. Yeni sezonda ise
Hawai Five-O adında yeni bir TV şovuna başlayacağını da söylüyor.
Criminal Minds'ın yıldızı Shemar Moore, San Francisco'da yaşadığı için İstanbul'u en çok San Francisco'ya benzettiğini söylüyor. İstanbul hakkında daha da söyleyecekleri var: "Üç yıl Danimarka'da yaşadıktan sonra annem bana Türkiye'den bir iş teklifi aldığını söyledi. Ama Bahreyn'den daha fazla maaş teklif edildiği için Türkiye'yi tercih etmedi. O zaman çok küçüktüm ama şimdi bu tekneden İstanbul Boğazı'na baktığım zaman keşke Bahreyn yerine İstanbul'a gelseydik diye düşünüyorum." Shemar Moore'un en dikkat çekici yanlarından biri de ailesinin geçmişi. Moore'un anne ve babası, resmen üye olmasalar da siyahların hakları için çalışan siyasal örgüt Kara Panterler'le birlikte mücadele etmişler. Shemar, mücadele ruhunun küçüklüğünden bu yana kendi vücut sistemine de işlediğini düşünüyor.
The OC'den tanıdığımız, şimdi de
Southland'den takip ettiğimiz Benjamin McKenzie ise boğaz turunun en hareketli ismiydi. Herkes koyu bir sohbet halindeyken bile kendini müziğin ritmine bıraktı. Ben McKenzie, kardeşinin Ankara'da eğitim gördüğünü söyledi. Kardeşi, ABD hükümetinin isteğiyle Türk Dili ve Edebiyatı üzerine eğitim alıyormuş. "Çünkü," diyor "aramız son zamanlarda İsrail yüzünden soğusa da Türkiye ABD için çok önemli bir ülke." İsrail'in Gazze ambargosuna geliyor konu. Ambargo'dan son derece rahatsız olduğunu söylüyor.