Kemal Kurdaş, Menderes Hükümeti'nde Hazine Başkan Yardımcılığı görevini sürdürürken, neredeyse kaçarak IMF'ye gidiyor ve orada çalışıyor. 1960 Darbesi'nden sonra kurulan hükümetin Maliye Bakanlığı'nı yapıyor. Hem İsmet İnönü ve CHP hem Süleyman Demirel ve AP, daha sonra Maliye Bakanlığı teklif ediyor ama o bir daha kabul etmiyor. En büyük gururu kurucu rektörü olduğu Ortadoğu Teknik Üniversitesi. ODTÜ'nün bugüne gelmesinde büyük emeği var. Rektörlükten sonra da özel sektöre geçiyor. Anadolu Endüstri Holding'in büyüme ve gelişme dönemine katkı sunuyor. O, "Memleket için iyi şeyler yapmak lazım," kuşağının mensubu; ne siyasetten ne de özel sektörden çok fazla hazzediyor. Türkiye'nin hem çok partiye geçiş döneminin hem darbeler döneminin tanığı. Hayat hikâyesi Cumhuriyet tarihi gibi.
Hayatım Mücadeleyle Geçti adlı nehir söyleşisi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıktı. 400 sayfalık söyleşiyi Şengün Kılıç Hristidis yaptı. Kitaptan bazı bölümler:
Menderes'in gazabı
"Ben gittikten bir ay sonra IMF'nin toplantısı vardı Washington'da. Türk heyetinde benimle birlikte çalışan bir arkadaş, beni toplantıda görünce dehşete kapılmış. Hemen Ankara'ya telgraf çekmiş. O ana kadar henüz Ankara, IMF'ye geldiğimi bilmiyordu. Menderes küplere binmiş. Beni vatandaşlıktan çıkarmak istemiş, 'Yabancı devletin hizmetine girmiş,' demiş. Sonra mahkemeye vermeye kalkmış, 'Bir memurla bu kadar uğraşmak bir Başbakana yakışmaz,' sözü üzerine peşini bırakmış.
Doğramacı ve ODTÜ
"1968 nisan ayında mütevelli heyeti üyelerinin İhsan Doğramacı'nın daveti ile Hacettepe Üniversitesi'nde birkaç gün misafir kaldığını ve orada özel bir toplantı yaptığını öğrendim... Doğramacı, elinde Mütevelli Heyeti kararıyla geldi. Karara göre 10 bin dönümlük ODTÜ arazisini Hacettepe Üniversitesi'ne bağışlamışız. Doğramacıya, 'Ben 48 saat bu karardan kimseye bahsetmeyeceğim, bu süre içinde karar iptal edilmezse bu çirkin hareketi üniversiteye ve kamuoyuna duyuracağım ve tabii sizlerle sonuna kadar mücadele edeceğim,' dedim.
Menderes'in idamı
"Ben idamları hiç desteklemedim, bütün kabineye karşı da idamların aleyhinde konuştum... Biz cuntaya rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti olarak, idam yapılmasını istemiyoruz, diye çıktık ortaya. Bu nedenle beni de tehdit ettiler sonra. MBK tek başına karar veremiyor, ordudaki cunta bunlara, 'Siz yapmazsanız biz Yassıada'da onları çekeriz ipe!' diyordu. O günkü izlenimim Milli Birlik'in idamları onaylamayacağı yönündeydi. Fakat üç gün sonra 15 Eylül'de MBK'dan idam kararı çıktı."
ODTÜ için emir demiri keser
"İsmet Paşa, 'Kurdaş sen bu ağaçlandırmayı bir kanuna dayanarak mı yapıyorsun?' diye sordu. 'Yok Paşam,' dedim, 'ben bu dağları ağaçlandırmak istiyorum. Kanun olsa da ağaçlandırırım olmasa da.' Güldü İsmet Paşa, 'Madem kanun yok, sen ne hakla beni evden buraya getiriyorsun?' 'Paşam, bazen kanun olmadan da bazı işler zorla yaptırılır, biliyorum Kurtuluş Savaşı sırasında zatı devletleriniz de...' dedim. Eliyle ağzımı kapattı, karşılıklı güldük."
Yurt yaptıran öğrenciler
"Rektörlüğüm sırasında ODTÜ'de mühendislik fakültelerinde okuyan iki kardeş vardı: Ömer ve Aydın Demiray. Bir gün bana maddi sıkıntıları nedeniyle okulu bırakacaklarını söylediler. Dokuz kardeşlermiş... İki kardeş de çok başarılıydı. Birini kütüphaneye birini de part-time çalışmak üzere yerleştirdik. Yıllar sonra eski rektörlerden Süha Sevük Bey aradı beni, yeni bir kültür merkezi yapmışlar, bir de yeni yapılan bir yurt açılacakmış, ısrarla gelmemi istiyordu. Meğerse yurdu yapan bizim bu iki çocuk, Ömer ve Aydın'mış. Bizden mezun olduktan sonra kendi şirketlerini kurmuşlar."
IMF aynı IMF değil
"Washington Konsensüsü'nün getirdiği sistemle Türkiye 80'lerden beri boğuşuyor. Kanaatimce Turgut Özal'ın yaptıkları da o komplo doğrultusundadır. Benim gittiğim IMF başka bir IMF'ydi, bu başka bir IMF. Utanıyorum bunlardan. Wall Street'in IMF'si bu! Bretton Woods soğuk harp olduğu müddetçe, 30 yıl devam etti ve bugün artık yok. O dönemde muazzam kalkınma hamleleri oldu. Batı yani kapitalist âlem IMF'de yapacağı negatif her türlü hareketin komünist âlemden muazzam reaksiyon göreceğini ve dünya kamuoyunda oy kaybetmelerine neden olacağını biliyordu. Sovyetler mağlup olup ortadan çekilince Batı o modeli hemen attı çöp tenekesine, kendisine yeni bir model getirdi: Globalizm. Globalleşme modelinin bütün prensiplerinin tamamı, Bretton Woods prensiplerinin tam tersidir."
ODTÜ ve Komer'in yakılan arabası
KOMER'İN YAKILAN ARABASI: "Komer 1968 ekim ayında Türkiye'ye geldi. Ziyaretini atlatmaya çalıştım ama kaçacak yer bırakmadı. 6 Ocak 1969 tarihinde üniversiteyi ve üniversite müzesini gezmek üzere geleceğini söyledi. Yemeği, kimseye duyurmadan rektörlük binasında verdik. Komer geleli 20 dakikayı geçmemişti ki bir arkadaşımız 'Rektör Bey, malum öğrenciler, rektörlük civarında toplanmaya başladılar,' dedi. Öğrenciler şoförü tehdit edip arabanın anahtarını elinden almışlar. Aradan çok az bir zaman geçmişti ki kötü haber geldi. Malum grup arabayı yakıyordu. Hepimiz pencerelere toplanıp arabanın yanışını seyretmeye başladık. O sırada bir polis komiseri aradı. Bana "olaya müdahale edeyim mi" diye soruyor. Şaşırdım tabii çünkü rektörün izni olmadan okula polisin girmesi kanunen mümkün değil. Nerede olduğunu sordum, yanında başka polisler de varmış, Mimarlık Fakültesi'nin 35 no'lu odasındaymışlar. Amirlerinin emriyle gelmişler ve bir saatten beri oradalarmış. 'Demek ki Emniyet, Büyükelçi'nin okula geleceğini ve burada da olaylar çıkacağını biliyordu,' değerlendirmesini yaptım. Hemen ardından o sırada İçişleri Bakanı olan Faruk Sükan aradı. Telefonda çığlık çığlığa bağırıyor, 'Elçinin arabasını yaktın...' Elçiyi kandırıp üniversiteye davet edip, tuzağa düşürdüğümü, bütün gücüyle Üniversite'ye müdahale edeceğini söylüyor. Meğerse Üniversite'nin karşısında benzin istasyonunda 250 polis varmış. Biz yemekteyken Bakanlar Kurulu acil olarak toplanıyor. Sükan, polisleri üniversiteye sokmadığımı, maksadımın Türk Amerikan ilişkilerini bozmak, hatta savaş çıkarmak olduğunu söylüyor. Başbakan Süleyman Demirel, 'Kemal Bey bir basın toplantısı yapıp olayı kınadığını söylemiş. Olayın failleri tespit edilip savcılığa verilmiş. Elçi ve Kemal Bey şu anda birlikte yemeğe devam ediyor. Kemal Bey'in polisi öyle bir kritik anda üniversiteye sokmaması belki de isabetli olmuştur, kan dökülebilir olay daha fazla büyüyebilirdi. Kendisi çok vatanperverdir, siz bunlarla meşgul olmayın,' demiş."