Stalin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne (SSCB) bağlı Gürcistan'ın Türkiye sınırında bulunan Ahıska'daki Türkleri ve diğer Müslüman halkları, 20 Eylül 1944'te ülkesinin başka bölgelerine yerleştirmeyi öngören bir kararname imzaladı. Ahıska Türkleri, İkinci Dünya Savaşı'nın son aylarında, Stalin'in emriyle Gürcistan'ın Ahıska Bölgesi'nden Orta Asya'ya sürgün etme aşamasına geçildi. Kamyonların eşliğinde gelen askerler, çocuk ve yaşlı gözetmeksizin bölge sakinlerinden iki saat içerisinde hazırlanmalarını istedi. Ahıska Türkleri, tren vagonlarının bekletildiği noktalara askeri kamyonlarla taşındı ve üç gün istasyonlarda bekletildikten sonra vagonlara bindirildi.
5 SAAT SÜRE VERDİLER
Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu 30 gün sürdü. Derme çatma vagonlarda, mevsimin en soğuk ve karlı döneminde gerçekleştirilen sürgünde, yaklaşık 17 bin Ahıskalı açlık, soğuk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. YTB'nin (Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) hazırladığı 1944 Ahıska Sürgünü: Son Tanıklar isimli eserde, sürgün acısını yaşayanların tanıklıklarına yer veriliyor. Sürgün sonrası Azerbaycan'da yaşayan 1930 doğumlu Ahmet Şadioğlu'ndan dinleyelim: "Köye askerler getirmişler. Komutanlar, askerler, atlar... Bir hafta o askerler köydeki insanları listeye aldılar, yazdılar, bozdular... İnsanlar toplantıya alındı. Stalin'in emrini okudular. Emirde 'Türkiye'de savaş korkusu var, bu yüzden sizi 25 yıllığına sürgüne yollayacağız' deniliyor. Asker Stalin'in emrini okuduktan sonra 'Bu emre kim karşı çıkarsa onu kurşuna dizeceğiz' dedi. Bize beş saat süre verdiler. Beş saat! Beş saatte evde ne eşyan varsa alacaksın. Bizi vagonlara doldurdular. Kasım ayıydı... Sürgün edilen yalnızca Türklerdi. Müslüman da olsa öteki milletlerden hiç kimse sürülmedi."
DÜNYA DÖNDÜKÇE ERDOĞAN VAROLSUN
Acının bir başka tanığı Azerbaycan'da yaşayan Musa Rahim Rıdvanoğlu da yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Bizi sürdüler yavrum. Getirdiler demiryolu istasyonunun oraya bıraktılar. Oradan tren geldi iki katlı tahtadan. Altını üstünü insanla doldurdular. Doldurdular bir vagona. Her vagona en az dört - beş aileyi doldurdular. Bizi öyle sürdüler yavrum. Sürdüler, yolda bizim ninelerimiz gitti. Ahıska'ya ben daha geri dönmem. Türkiye'ye gelmek isterim. Erdoğan sağ olsun, Allah ömür versin. Kısmet olsa giderim. Allah ömür versin Erdoğan'a, dünya durdukça dursun yavrum."
BİR AY VAGONLARDA KALDIK
Sürgünde 22 yaşında olan 1922 doğumlu Mehdi Alisultanoğlu'ndan dinleyelim: "Doldurdular arabaya, Ahıska şehrine getirdiler, orada vagonlara doldurdular. Vagonlara, bir ay vagonda geldik çıktık Özbekistan'a, Semarkand'a. Bir ayda ölen öldü, kalan kaldı. Ural Dağı'nda bir köprüde kar yağdı, tren gitmedi. Öyle köprünün üstündeyken kaldı. Askerler o sabah ölen 100 kişiyi suya attı vagonlardan. Suya atıyordular ölüleri! Böyle oğlum..."
AÇLIK VE SUSUZLUK YAŞADIK
Zülel Toramanova Azerbaycan'da yaşıyor. Sürgün esnasında 11 yaşında. Yaşadığı vahşeti kendisinden dinleyelim: "Aç da kaldık, susuz da kaldık, çıplak da kaldık oğul. Her şey gördük yollarda. Kaldırdılar, sürdüler, geldik, düştük. Azerbaycan'a düştük. Özbekistan'dan buraya geldik."
ÇİLELERİ SÜRGÜNLE DE BİTMEDİ
Ölüm sürgünü sonrası Ahıskalıların 40 bini, bugünkü Kazakistan'a, 16 bini Kırgızistan'a ve 30 bini de Özbekistan'a gönderildi. Sürgünün, açlığın, zorluğun ve hasretin acısını çeken Ahıskalılara yönelik zulüm getirildikleri Orta Asya'da devam etti. Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'a sürülen Ahıska Türkleri, 1944 ile 1956 yılları arasında 12 sene boyunca baskı altında tutuldu. Zoraki yerleştirdikleri bölgelerin dışına çıkmaları yasaklandı. Sovyet rejimi, kadın çoçuk ve yaşlı ayırt etmeden, bütün Ahıska Türklerini, Orta Asya Steplerinde en ağır işlerde çalıştırdı.