2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, sahiplerini buldu. Bilim-Kültür'den, tiyatroya, edebiyattan, zanaata, kütüphanecilikten sinemaya kadar geniş bir alanda verilen ödüller, Türk kültür hayatına unutulmaz katkılarda bulunan ve eserleriyle bugünü ve geleceğimiz şekillendiren isimlere verildi. Milli sinemanın öncüsü ve 'Ulusal Sinema Kavgasının' sembol şahsiyeti merhum Halit Refiğ, 'Vefa' ödülünün sahibi oldu. Usta yönetmen ve fikir adamının eşi Gülper Refiğ ile sinemaya ve vefaya dair konuştuk.
ÜLKESİNE VE KÜLTÜRÜNE BAĞLIYDI
"Benim eşimin yaşamında, şöhret, ödül paranın hiçbir yeri yoktu. Çok varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Hollywood teklifini, senaryosuna karıştılar diye nasıl reddettiğine ben şahidim. Kimse inanmaz. Ama gerçek bu. Ödül, şöhret, bunlar hayatında yoktu. Her şeyin üzerinde tuttuğu bir şey vardı, o da: tutkuyla bağlı olduğu ülkesinin onuru ve unutulmuş, üstü örtülmüş ve halen yaşayan cevherlerine sahip çıkmak. O bölünmüşlüğü görüyordu. Herkes kendi değerine sahip çıkıyordu. Alafranga takımının bir şeye sahip çıktığı da yok da. Batı'nın aşağılamaya çalıştığı büyük kültürümüze sahip çıkmak hayatındaki en büyük emeliydi. Hayatının tek arzusuydu. İnanın başka bir şey yoktu hayatında.
EŞİMİN RUHU ŞAD OLMUŞTUR
Ben inanılması çok güçlü bir şahsiyetle yaşadım. Kimse inanmıyor. Ben yaşadım. Yazdım da hayatımızı. Onun için devleti ve ülkesi her şeyin önünde geldiği için onlar tarafından ödüllendirilmesi, ne zaman olmuş hiç önemli değil. Erkenmiş, geçmiş... Adının da vefa olması bence çok güzel bir adlandırma. Onun hayatında, festivaller, ödüller, paralar, şöhret asla yoktu. Fakat bu ödülden, eşimin ruhu şad olmuştur.
BU MİLLET ÇOK ÖZEL BİR MİLLET
Kemal Tahir'i yerden yere vurdular. Batıcı kesim de Kemal Tahir'den, benim eşimden, irticacı diye hiç hoşlanmazlardı. Çünkü dünyadan haberleri yok. Benim canım eşim Kur'an-ı Kerim'i okumuş biliyor. Kemal Tahir ile anlaştıkları bir konu var ki, vatan. Sinemada benim canım eşimin hiçbir adı yoktur. Ödleri patlar, onun hakkında iyi bir eleştiri yapmaktan. Çok korkarlar. Benim eşim bambaşka bir dünyada yaşıyordu. Bizim o küçücük evimize kimler geldi. Ne büyük insanlar geldi. Oğuz Atay, Metin Erksan gibi nice isimler... Kemal Tahir'in eşinin ölümüyle biz ilgilendik. Sinemada eşimi kötülerler, edebiyatta Kemal Tahir'i... Kemal Tahir kendi kendini var ediyor. Kitapları satılıyor. Bu millet çok özel bir millet.
MAHALLE BASKISI HER ZAMAN VARDI
Mahalle baskısı her zaman vardı. Eşim milletiyle ve Allah ile beraberdi. Bir kliğe koyamazsınız. Filmlerinde İslamı ve vatanı savunuyor. Lanetleneceğini bildiği halde bunu yapıyor. Çok cesur bir davranış. Kaybedecek hiçbir şeyiniz olmaması lazım. Eşimin asla bir fiyatı olmadı. Yabancılar bir tarihi film yaptıracaktı. Senaryoya ufak bir müdahale yapmak istediler. Telefonu direkt kapattı. Bu millet Halit abisine her zaman sahip çıktı.
KÜTÜPHANECİLİKTE FARKINDALIK ARTTI
Kütüphanecilik alanında yaptığı hizmetler dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı tarafından ödüle layık verilen Ramazan Minder mutlu... Minder, "Şahsıma tevdi edilecek ödül, kütüphanecilik mesleğinin ne kadar kıymetli olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu ödül ilk kez bir kütüphaneciye verilmekte. Son yirmi yılda ülkemizde birçok alanda çok ciddi olumlu atılımlar yapılmıştır. Çok sözü edilmese de kütüphanecilik alanında da çok ciddi atılımlar ve yenilikler bu dönemde yaşanmıştır. Merkezi yönetim ve belediyelerin kütüphanecilik faaliyetleri daha önceki yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde fazlalaştı. Kütüphane sayıları çoğalmış, halkımızın kütüphane ve kitap talepleri artmış, kullanım istatistikleri de yukarı seviyelere çıkmıştır. 2014 yılında ülkemizde ilk kez Atatürk Kitaplığı'nda 'hiç kapanmayan kütüphane' uygulamasına geçtik. Kütüphanelerimiz 24 saat çalışır hale getirdik. Bu örnek uygulama daha sonra tüm ülkemize yaygınlaştı. Halkımızın beklentilerinin yükselmesine paralel idarelerimizin bu beklentileri karşılamak maksadıyla yeni yeni ve çok konforlu kütüphaneler açması neticesinde kütüphane ve kütüphanecilik farkındalığı artmıştır" ifadelerini kullandı.
ÖDÜLLER USTA İSİMLERE GİTTİ
GÖNÜL TEKİN
Türk edebiyat profesörü ve Türkolog Günay Tekin, 1984'ten 1994 yılına kadar Harvard Üniversitesi'nde Osmanlı Türkçesi, Çağatayca ve Özbekçe dilleri konusunda dersler verdi. Ahmed-i Dâ'i'nin Çeng-nâme eseri üzerinde çalışmalarda bulundu ve 1992'de bunu yayınladı. Uzun yıllar Türkiye'de Harvard Üniversitesi bünyesinde bir "Osmanlıca Yaz Okulu" açılabilmesi için eşiyle birlikte çaba gösterdi.
HALİT REFİĞ
1960'ta Yasak Aşk filmi ile yönetmen oldu. Şehirdeki Yabancı (1963) ve Gurbet Kuşları (1964) gibi toplumsal gerçekçi özellikte ilk dönem filmlerinden sonra "Ulusal Sinema" kavramını geliştirdi. Bu görüşlerini topladığı Ulusal Sinema Kavgası adlı kitabını yayımladı (1971). TRT televizyonu için 1974-75 yılında hazırladığı Aşk-ı Memnu yerli TV dizilerinin öncüsü oldu. 1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi tarafından "Onursal Profesörlük" unvanı aldı.
AHMET ÖZHAN
Türk Sanat Müziği sanatçısı, sinema oyuncusu Ahmet Özhan; Türk sanat müziğinin yanı sıra 80'li yılların başından itibaren tasavvuf müziği çalışmaları ile Türkiye'de yeni bir akımın da öncüsü oldu. Sanat hayatı boyunca, Türk müziğinin popüler ve diğer alanlarında birçok ödül kazandı. Çeşitli ülkelerde katıldığı festivaller ve beş kıtada verdiği konserlerle, Türk kültürünü başarıyla temsil etti. "Devlet Sanatçısı" unvanı bulunuyor.
RAMAZAN MİNDER
Ramazan Minder, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde 2020'den itibaren Müdür Vekili olarak görev yaptı. Bu dönemde İstanbul genelinde 20 halk ve çocuk kütüphanesi açıldı. Görme Engelliler Kütüphanesi açıldı, 5 binin üzerinde sesli kitap seslendirildi ve sesli kitaplar için Mobil Uygulama yapıldı.
SALİH BALAKBABALAR
Tokat'ta doğan Salih Balakbabalar, 2012'ye kadar Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nde Ahşap Sedef İşçiliği dersi verdi. "Ahşap oyma" çalışmalarını günümüz teknik ve imkânlarını da kullanarak geliştiren Balakbabalar, Türk tezyinatına ait seçkin ve özgün desenleri ile Türk hat sanatının nadide örneklerini ahşap, sedef, bağa, fildişi, altın, gümüş, pirinç gibi malzemelere uyguladı.
GÜNAY KUT
Türk edebiyatı profesörü ve eski Türk edebiyatı araştırmacısı Günay Kut, Chicago Üniversitesi'nden aldığı davet ile Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri bölümünde okutman ve yardımcı doçentlik yaptı. Fahir İz, Halil İnalcık ve Helmutt Ritter'in öğrencilerinden biriydi. Proje, sergi, tez danışmanlığı vb. dışında 24 kitap, 172 makale ve 61 bildiri yayımladı. Rami Kütüphanesi'nde Günay- Turgut Kut İhtisas Kitaplığı açıldı.
GÖKSEL ARSOY
Türk sinema ve tiyatro oyuncusu Arsoy, 1957'de Sırrı Gültekin'in yönettiği Kara Günlerim adlı ilk filmi ile sinemaya adım attı ve bunu takiben 1958'de Kelepçe ve 1959'da Samanyolu gibi filmlerde rol aldı. Samanyolu adlı filmiyle de ün yaptı. 60'lı yılların başında sayısız filmde rol aldı. Bulunmaz Uşak, Taş Bebek en sükse yapan filmlerindendir. 1999'da 36. Antalya Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.
FATMA BARBAROSOĞLU
Yazar Fatma Barbarosoğlu, doktora çalışmasını İÜ İktisat Fakültesi Sosyal Yapı Anabilim Dalında "Moda ve Zihniyet" adlı tez çalışmasıyla bitirdi. 1986-87'de İstanbul Özel Fazilet Kız Lisesi'nde rehber öğretmenlik, 1995'ten itibaren köşe yazarlığı yaptı. Taş Bina adlı ilk öyküsü 1980 yılında Doğuş Edebiyat (Ankara) dergisinde, sonraki yıllarda öyküleri ve diğer edebi ürünleri Dergâh, İzlenim, Kırklar, Kafdağı dergilerinde yayımlandı.
TURAN OFLAZOĞLU
Oyun yazarı, çevirmen Turan Oflazoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi ve Felsefe mezunu. Konusunu, Osmanlı tarihinden aldığı ve bir bölümü televizyona uyarlanan oyunlarıyla tanındı. Oyunları Devlet Tiyatrolarında sahnelendi. İlk oyunları Keziban ve Allah'ın Dediği Olur, yazıldığı yer olan Amerika'da yazarın İngilizce'ye çevrisiyle oynandı. Kafka, Nietzsche, Rilke, Shakespeare, Lorca gibi yazarlardan çeviriler yaptı.