Dünyanın en büyük ikinci yağmur ormanlarının Kongo'da olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Orta Afrika Cumhuriyeti'nin şelaleleri ile ünlü olduğunu duydunuz mu? Peki dünyada kalan madenlerin yüzde 30'u Afrika'da desek... Kara kıtanın bilinmeyen zenginliklerini saymakla bitiremeyiz. Ancak ne olağanüstü doğası, ne yeraltı zenginlikleri, ne paha biçilemez madenleri, ne genç nüfusu, ne de keşfedilmeye değer kültürleri Afrika'nın kalkınmasını sağlayamıyor. Afrika aslında yoksul değil ama hâlâ sömürülüyor. Gana örneğin; denizdeki yataklarda bir milyar varil petrol var ve neredeyse tamamı İngilizlerin elinde. Mozambik'teki mücevher madenlerinin ise yüzde 75'i İngiliz bir şirkete ait. Fransa farklı mı? 1961'den beri 14 Afrika ülkesinin rezervlerini elinde tutuyor. Fransız hazinesi Afrika'dan yıllık 500 milyar dolar getiri elde ediyor. Sömürü düzeninin devam etmesinin yanı sıra Afrika kıtasında bir de yolsuzluk salgını var. Tabii ki bu da Batı'nın bıraktığı çarpık sistem ile bağlantılı. Şöyle düşünün UNCTAD verilerine göre Afrika ekonomisinin yolsuzluklardan yıllık kaybı 90 milyar doları geçiyor.
SESSİZ TERSİNE GÖÇ AKIMI
Sömürgeciliğin sürmesi, yolsuzluklar, iç savaşlar, darbeler, hastalıklar, istikrarsızlıklar ve dahası... İşte bu sebeplerden dolayı her yıl binlerce Afrikalı, "daha iyi bir yaşam umuduyla" Avrupa'ya göç ediyor. Bu halde olmalarına sebep olan ülkelerde mutluluğu arıyorlar. Ama Batı'da onları sorunsuz günler beklemiyor. Irkçılık, ayrımcılık, kötü muamele, nefret söylemleri ve çeteler ile karşılaşıyorlar. İşte Avrupa ülkelerinde görülen bu olumsuzluklardan dolayı yeni bir trend başladı. Batı'da dünyaya gelen Afrikalılar arasında sessiz bir tersine göç yaşanıyor. Yani Afrika'daki gençler Avrupa'ya göç ederken, Avrupa'da doğan Afrikalı gençler ise kara kıtaya dönüyor. BBC'deki habere göre bu göç giderek büyüyen bir akıma dönüşüyor.
KİRA ÖDEYEMİYORLAR
Avrupa'da göçmenleri zorlayan konulardan bir diğeri de zorlaşan ekonomik koşullar oluyor. Üstelik bu şartlar sadece Afrika kökenlileri zorlamıyor, Avrupa Birliği (AB) vatandaşları da güçlüklerle karşı karşıya kalıyor. Euronews sitesinde bu durumu anlatan bir haber yayınlandı. Haberde "Geçtiğimiz 12 ay boyunca, özellikle Fransa, Hollanda ve Yunanistan'da olmak üzere, Avrupa Birliği'ndeki gençler artan maliyetlerle mücadele ediyor" denildi. AB İstatistik Ofisi Eurostat'a göre son 12 ayda binlerce AB vatandaşı kiralarını karşılayamadı. Araştırmaya yoksulluk sınırı altındaki kişiler ise dahil edilmedi.
KARA KITAYI TANIYALIM TURLARI
Avrupa'dan Afrika'ya göç akımı başlayınca seyahat şirketleri de hemen bu işe el attı. The Parisian isimli bir firma Afrikalı gençlere bir paket sunmaya başladı. Ata topraklarıyla bağ kurma turları... Bu şirketin Senegal gibi ülkelerde temsilcilikleri bulunuyor. Avrupa'da dünyaya gelen ve artık Afrika'yı merak edenler için turlar düzenliyorlar. Bu seyahatlere katılanlar anne babalarının doğduğu topraklara giderek buradaki kökleriyle tanışma fırsatı buluyor.
1000 MÜSLÜMAN TERK ETTİ
Afrikalıların Fransa'dan kaçmalarına sebep olan bir diğer konu da dinlere yönelik uygulanan sert yasaklar oluyor. Fransızlar katı seküler yapıları ile biliniyor. 20 yıldır ülkedeki tüm okullarda başörtüsü yasak örneğin. BBC'deki habere göre Monzemba bu baskılardan dolayı Senegal'e geri dönme kararı alanlardan. Son yapılan bir araştırmaya göre binden fazla Fransız Müslüman, Afrika ülkelerine geri döndü ve bu trend giderek yaygınlaşıyor.
IRKÇI SALDIRILAR 3 KAT ARTTI
BBC Africa Eye ekibi söz konusu geri dönüşleri araştırdı. Bu kişilerden birisi Menka Gomis. 39 yaşında. Fransa'da dünyaya geldi. Ancak geçtiğimiz günlerde anne babasının doğduğu ülke olan Senegal'e taşındı. "Gelecek artık burada olduğu için geldim" diyor ve ekliyor: "Fransa'da artan ayrımcılık ve ırkçılığın yanı sıra artan milliyetçilikten kaçtım." Afrika'da hâlâ çok ciddi bir Fransa etkisi var. 67 milyon nüfuslu Fransa'nın sömürge politikalarından ötürü Afrika'da 140 milyon kişi Fransızca konuşuyor. Fransa, Afrika'daki sömürgelerden çekilirken iki konuyu zorunlu tutmuştu: Fransızcanın ülkenin resmi dili ve eğitim dili olması. Ancak aynı Fransa'da Afrikalılara karşı korkunç bir ırkçı saldırılar yaşanıyor. Son bir ankete katılan siyahilerin yüzde 91'i ten renginden dolayı ırkçı ayrımcılığa maruz kaldığını dile getirdi. İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre geçen yıl 15 binden fazla mağdur yetkililere başvurdu. Aktivistlerine göre ırkçı saldırıların büyük bir kısmını kayda geçmiyor.
SOYKIRIM GEÇMİŞLERİ PEŞLERİNİ BIRAKMIYOR
Batılı ülkeler son günlerde bir kez daha sömürge geçmişleri ile anılıyor. Bunun sebebi ABD ve İngiltere oldu. İngiltere Kralı III. Charles'ın ülkesinin sömürgecilik geçmişi için özür dilemesi bekleniyordu. Ancak özür dilemedi sadece "Geçmişimizin en acı yönleri yankılanmaya devam ediyor" dedi. ABD Başkanı Joe Biden ise ülkesinin yaklaşık 150 yıl boyunca yerli çocukların asimile edilmesindeki rolü dolayısıyla özür diledi. Fakat hem Biden hem de Kral Charles'a "Günümüzde de İsrail'in Gazze'deki soykırımına destek verenler, geçmişte işledikleri soykırımlardan dolayı özür dilese ne olur?" tepkileri gösterildi. Bugün İsrail'e her türlü desteği veren Batılı ülkelerinin büyük bir kısmı kirli geçmişleriyle de yüzleşemiyor...
HANGİ ÜLKELER ÖZÜR DİLEDİ?
AVUSTRALYA: Eski Avustralya Başbakanı Kevin Rudd, 1910'dan 1970'e kadar binlerce Aborijin ve Torres Boğazı Adalı çocuğun zorla yerlerinden edilmesinden ötürü "Çalınmış Nesillerden Özür" başlığıyla resmi özrü konuşması yapmıştı.
DANİMARKA: Halen Danimarka'nın kontrolünde olan Grönland'de 143 İnuit kadın, Mart ayında bir dava açtı. Yerel halk, 1960'lar ve 1970'lerde zorla doğum kontrol cihazları takılarak insan haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Danimarka devletine dava açtı. Danimarka henüz özür dilemedi.
ALMANYA: Sömürgeci Almanya'nın 1904-1908 arasında Namibya'da yerli Herero ve Nama halklarına karşı gerçekleştirdiği soykırımın ardından özür ve tazminat beklentisi hâlâ sürüyor. Aynı Almanya, İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudilere karşı yaptığı soykırımdan dolayı ise defalarca kez özür diledi.
Şimdilerde Herero ve Nama halkları Namibya hükümetine çağrı yaparak, Almanya'ya karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e verdikleri destekten dolayı dava açmasını istiyor.
BELÇİKA: Kralı Philippe, haziran ayında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne ülkesinde açtığı "yaralar için en derin üzüntülerini" dile getirmiş ancak resmi bir özür dilememişti. 1885-1908 yılları arasında Kral 2. Leopold'un özel alanı sayılan Kongo'da, her iki kişiden biri, baskı ve zulüm sonucu hayatını kaybetti.
HOLLANDA: Kral, ülkesinin kirli geçmişi için resmi bir özür dilemişti. Hollanda, başta Güney Amerika ve Karayipler'e doğru olmak üzere, yaklaşık 600 bin Afrikalının ticaretini yaptı.