Yeni sezon öncesi Esra Erol'la, Esra Erol'da programı için buluşuyoruz. Her zamanki gibi enerjik, güleryüzlü, kendinden emin... Etrafındaki herkese umut olan, konuştuğu herkesin hayatını değiştiren biri o. Bu yüzden insana dokunan bir iş yaptığı için çok mutlu.
Her sezona aynı tatlı heyecanla başladığını söylüyor. İzleyicilerini çok özlediğini ve kavuşmak için dakikaları saydığını anlatırken gözleri parlıyor. Esra Erol'un bu heyecanına ortak olup koyu bir sohbete dalıyoruz. Yeni sezonda izleyiciyi neler beklediğini, kamera arkasında yaşadıklarını ve hakkında merak edilenler konuşuyoruz.
İzleyici yeni sezonu heyecanla bekliyor. Formatta bir farklılık olacak mı?
- Gerçekten de büyük bir Esra Erol izleyicisi oluştu yıllar içerisinde. Kocaman bir aile gibi olduk. Sayısız "Nerede kaldın evladım" mesajları aldım. Bende sanki her şeye yeni baştan başlıyormuşçasına heyecanlıyım. Format oturduğu için bir değişiklik yok ama içerikte değişiklikler olacak elbette. Biz hep kamu yararı gözeten bir program olduk, bu sezon bu özelliğimizi biraz daha öteye taşıyacağız. Her kişisel hikayenin bir toplumsal yönü vardır, oraya yoğunlaşacağız.
Uzun yıllardır ekranda olmanıza rağmen her sezona başlarken farklı bir heyecan yaşıyor musunuz?
- Elbette. Her sezonun ilk günü stüdyoya girerken kalbim küt küt atar. Hatta her programın başında kalbim fena çarpar. Bir yandan bu heyecanı duyarım ama bir yandan da olmam gereken yerdeyim hissi yaşarım. İnsanın, çalışırken ait olduğu yerde hissetmesi kadar tatmin edici bir şey yok.
Bu sezon izleyiciyi şaşırtacak konular ve konuklar olacak mı?
- Sezon boyunca kimlerin programımıza başvuracağını bilmiyoruz. Başvuru sürecimiz sıkı kontrollerle gerçekleşiyor. Tüm belgeleri ve bilgileri topluyoruz ve teyit ediyoruz. Takdir edersin ki bu süreç zaman alıyor. Ama ben yıllardır bu programı yapıyorum, beni bile şaşırtan konukları her sezon ağırlıyoruz. Bazen ben bile "Bu kadar da olmaz!" diyorum. Ama işte hayatta ne varsa, bizim programımızda da o var.
Programa çıkarken ritüeliniz nedir?
- Her programdan önce stüdyoya adımımı atmadan dua ederim.
Hayata dair sözleriniz sosyal medyada viral oluyor. Açıklamalarınızın böyle bir etki yaratacağını ve insanların kalbine dokunacağını belki de hayatını değiştireceğini düşünmek size nasıl hissettiriyor?
- Söylediğim her şey, yaşananlardan süzülüyor. Gencecik insanların saçma sapan yanlışlar yapması, sosyal medyayı ve oradaki kişileri, duyguları gerçek sanarak hayatlarını riske atmaları çok üzücü ama bir o kadar da yaygın bir gerçek. Bir kişinin başına gelmiş gibi gördüğümüz şeyin benzerlerini yaşayanlar da çok var. Bunu bilince belki onlar da dinler öğrenir diye bazı gerçekleri sarsarak söylemeyi tercih ediyorum. İnsanı bazen sarsmak bazen de omuzuna dokunmak gerekiyor. Tek bir kişinin bile hayatına dokunuyorsam, ne mutlu bana.
Yıllardır yüzlerce belki binlerce insanla karşılaştınız programda. Birbirinden ilginç hikayeler... Peki hâlâ sizi şaşırtabiliyor mu gelen konuklar?
- Hem de nasıl. Artık şaşırmam dediğim her durumda yeniden şaşırabiliyorum. İnsanlar ve olaylar matruşka gibi, bir durum var gibi ama içinden bin durum çıkıyor.
PROGRAMIMIZIN TEZİNİ YAZIYORLAR
Bir apartmanı uzaktan çekmişler, her katta programınız izleniyor. Siz de görmüşsünüzdür. Neler hissettiniz?
- Tabii biliyorum, Ankara Keçiören'de bir binaydı. Hatta fotoğrafı paylaşan altına "Geleneksel Esra Erol tutulması başladı" yazmıştı. Bayıldım fotoğrafa, altında yazana da çok güldüm. Bize hastane odasında, otobüste, dolmuşta, yemek yaparken, hatta yolda yürürken Esra Erol'da izleyenlerin fotoğrafları geliyor. Zaman, mekan tanımadan bizi takip ediyorlar. Esra Erol'da programı üzerine yazılan master tezleri var. O tezlerden okuduğuma göre, seyircilerimizin beni sevmekten öte, benimle ailelerinden biriymişim gibi bağ kurdukları yazıyor. Bu ne büyük sorumluluk düşünebiliyor musun? Arada ekran olmasa "Hadi kızım bir su getir" diyecek kadar yakın hissediyorlar, bu harika bir şey. Ben hep "Yalnız değilsiniz" diyorum ya, herkesin, hepimizin yalnız olmadığımızı bilmeye ihtiyacımız var. En duygulandığım anlar, çözüm bekleyen konuğumun yayında "Esra Erol var, yalnız değilim dedim, sana geldim" demesi. "Korkma Esra Erol var" hissi dünyaya değer.
HER ZAMAN GÜVENİLİR OLMAYI SEÇERİM
Sizin kuşağınızdaki programlar çok gerinizde kaldı, haftanın birkaç günü mutlaka birincisiniz. Prime time dizileri geçiyorsunuz. Sizce bu başarının sırrı nedir?
- Benim için başarı sıralamalarla değil, evlerine mutlu ve huzurlu olarak gönderdiğim insanlarla ilgili bir şey. Geçen sezon tam 281 konuğumuzun sorununu çözdük. İşte bizim için başarı bu. O zaman tüm ekip başımızı yastığa huzurla koyuyoruz. Bunu başarmanın sırrı ise yürekten ve çok ama çok çalışmak. Eğer onu geçeyim, bunu geçeyim, birinci olayım diye çalışırsanız etik ilkelerden uzaklaşırsınız,seyirci de bunu hisseder ve sizden uzaklaşır. Yaptığım tek şey, o anda, orada yardımıma ihtiyacı olan konuğun içini rahatlatmak için çalışmak. İşini hakkıyla yapmaya odaklanan herkes karşılığını görür.
Bu kadar sevilen, güven listelerinin üst sıralarında yer alan biri olarak büyük sorumluluk hissediyor musunuz?
- Sevilmek beni çok mutlu ediyor ama insanların bana güvendiğini bilmek çok büyük bir sorumluluk. Güven kolay kazanılan bir şey değil. Bana "Bunu bir tek sen çözersin", "Bana bir tek sen yardım edebilirsin" diyerek gelen o kadar çok insan oluyor ki... İşte o zaman o sorunu çözene kadar nefes almak yok. Bana deseler ki bu yol yüksek reytinge gider, şu yol da çok güvenilir olmaya. İkincisini seçerim. İkisi birden olursa da şahane olur.
Esra Erol'da saatinde her evde, markette, dükkanda vs. Herkes sizi izliyor. Bu kadar geniş bir kitleye hitap edeceğinizi hayal eder miydiniz?
- Ben hayal kurmam, işimi yaparım. O iş, o anda, en doğru, en iyi şekilde nasıl yapılacaksa ona odaklanırım. İşe kendini adamaya inanırım. Halkımız, her zaman işini hakkıyla yapanları destekler. Siz işinizi iyi yaptığınızda, samimi olduğunuzda, ekranda kendiniz olduğunuzda insanlar bunu hissediyor.
KENDİMİ ACIMASIZCA ELEŞTİRİRİM
Her gün ekrandasınız. Peki yayınları kaydedip sonradan izlediğiniz oluyor mu? Kendinizi eleştirir misiniz?
- Haftanın beş günü canlı yayın, yayın öncesi hazırlıklar, annelik. Bu tempoda kendimi izleme fırsatım olmuyor. Ama kendime karşı acımasızım, hem kendim eleştiririm hem de güvendiğim dostlarımın beni eleştirmelerini isterim. Eleştirinin insanı geliştirdiğine inanıyorum. Uyandığım her gün, kendimi geliştirmek, daha iyi olmak için bir fırsat.
Sabah kalkıyorsunuz çocuklarla ilgilenip okula gönderiyorsunuz, sonrasında program için kanala geliyorsunuz. Aynı koşturmaca program sonrasında da devam ediyor. Siz ne zaman kendinize vakit ayırıyorsunuz?
- Tabii çok kolay olmuyor. Yıllar geçtikçe kendimle vakit geçirmeyi daha çok seviyorum. "Kendime sadık olmak" için çalışıyorum. Önce kendine verdiğin sözleri tutmalısın. Eğer yürüyüş yapmaya karar verdiysem ya da bir kitabı bitirmek istiyorsam, kendime sadık kalıp bunun için vakit yaratıyorum. Hayat ertelenebilecek kadar uzun değil.
"Başka bir iş yapıyor olsam psikolog olurdum, dert dinlemek benim kaderimde var" demiştiniz. Dert dinlemek yormuyor mu? Size yük olmuyor mu?
- Sadece dert dinlesem çok yorulurdum. Düşünsenize her hafta sayısız kişinin derdini dinliyorsunuz... Ama ben o dertlere bir çözüm üretmek için çabalıyorum. O derde derman olunca, karşımdaki kişinin gözlerinin içi güldüğünde benim tüm yorgunluğum uçup gidiyor.
EVDE KURALLARIMIZ VAR
Ailenize çok önem veriyorsunuz. Her hafta mutlaka tüm aile buluşmaya özen gösteriyorsunuz. Gelenek görenekleri yaşatmaya ve çocuklarınıza aşılamaya çalışıyor musunuz?
- Bu dünyada aileden daha önemli hiçbir şey yok. Hem aileden gelen hem de millet olarak geleneklerimizden vazgeçmeyiz. Gelenekler bizden öncekilerle bizden sonrakileri birbirine yapıştırıyor, bir arada yaşamayı güzelleştiriyor. Ali de ben de aile büyüklerimizden ne öğrendiysek, çocuklarımıza da onu öğretiyoruz.
Evde kurallarınız var mı? Yemekte mutlaka tüm aile toplanır vs.
- Elbette var. Kuralsız ev olur mu? Özellikle çocuklar için kural koymak önemli. Yemek her zaman birlikte yenir, yemekte gün özeti alınır, eve dönüş için belirli saatten sonraya kalınmaz. Yatmadan mutlaka kitap okunur.
Oğullarınızın biri size, diğeri babasına çok benziyor. Peki huy olarak da böyle bir ayrımları var mı?
- Aslında pek belli olmuyor. Bazen babalarına benziyorlar bazen bana. Duruma göre değişiyor. Bazen ikimize de benzemiyorlar.
HAYAT BİRLİKTE YAŞAYINCA GÜZEL
Yazı nasıl geçirdiniz? Sizin kitap kurdu olduğunuzu biliyoruz. Hangi kitapları okudunuz?
- Bu yaza o kadar yorgun başlamıştım ki, dinlenmek istiyordum, bunu başardım. Gökyüzüne baktım, denize baktım, telaş yapmadım, acele etmedim. Kitap okumak için ben yazın gelmesini zaten beklemem, okumak bir alışkanlık. Nihan Kaya Erteleme, İlber Ortaylı Hocanın Gel Dünyayı Keşfedelim veTeşhir Toplumu okuyabildiklerim.
Esra Erol'un hayat felsefesi nedir?
- Hayat birlikte yaşanan bir şeydir, ailenle, dostlarınla, arkadaşlarınla, mahalledeki esnafla, hayatına dokunan, hayatına dokunduğun herkesle birlikte anlam kazanır. Bir de zaman, en çokmuş gibi görünen ama en az sahip olduğumuz şey. Değerini bilmek, içinde bulunduğun anda yaptığın her neyse onu hakkıyla yapmak.