Moda dünyası düzenli olarak algılarımızla oynuyor, belli aralıklarla belirli konularda tüm bildiklerimiz ve yıllarca bize dayatılan her şey yanlış kabul ediliyor. Ve sonra her şey yeniden değişiyor, en başa dönüyoruz. Bunu bir kez kabul ettiğimiz zaman bence modaya dair birçok şeyi de tam anlamıyla çözmüş oluyoruz... Bu hafta The Newyorker dergisi bünyesinde yer alan online içeriklerin yer aldığı The Cut'ta yer alan bir makalenin başlığını okuduğumda tam olarak bu cümleler geçti içimden... "O zaman vücut olumlama sadece kocaman bir yalan mıydı?" Makalenin başlığı sizi de etkiledi değil mi? Özellikle de son dönemde gazetelerde sıklıkla 2000'ler modasının etkisiyle anoreksiya gibi çeşitli beslenme bozukluklarının arttığına, normal şartlarda diyabet için kullanılan ve yan etkisi kilo kaybı olan çeşitli ilaç gruplarının satışında patlama yaşandığına dair haberler okuduğumuz için...
SAĞLIKSIZCA KİLO ALINDI
Vücut olumla kavramıyla bir nesil neredeyse sağlıksızça kilo almaya, kalça-basengöbek bölgesindeki fazlalıklara rağmen kısacık üstler ve taytlar giymeye teşvik edildi. Bu görüntünün son derece normal olduğu, vücut olumlama çerçevesinde istedikleri kadar kilo alabilecekleri ve bu şekilde de istediklerini giyebilecekleri öğütlendi bu nesle... Sonuç mu algımızla oynaya moda dünyası vücut olumlama kavramıyla 38 ve 40 beden üstünde kıyafetler giyen nesillerin oluşmasını sağladı... Ve sonra da aynı moda dünyası yeniden fit mankenlerin ve 2000'ler modasının geri gelmesine karar verdi... Sonuç mu herkes bir anda kendisini ya ağır bir depresyon içinde buldu ya da son derece sağlıksız beslenme ve diyet modelleriyle hızlıca kilo vermenin yolunu tutmaya çalıştı.
AŞIRI YUVARLAK HATLI
"Neden ne oldu da bu kadar karamsar bakıyoruz bu hafta modaya?" diye soranlara 2016 yılında köşemde yazdığım şu satıları hatırlatarak cevap vermeye başlamak isterim: "Yıllar boyunca modaevleri 'kusursuz' olarak lanse edilen bir güzelliğin peşine düştü. 1.75'in üzerinde boyu olan, 90-60-90 hatta daha da ince bir vücut formuna sahip olan bu mankenin yine de kadınsı hatlarını korumasını bekledi moda dünyası. Uzun, sağlıklı saçlar, etli dudaklar, hokka burunlar, uzun kirpikler, büyüleyici gözler, çıkık elmacık kemikleri, küçük kulaklar... Anoreksiyanın, blumiyanın bu kadar yaygın olmasının, estetik ameliyatlara her yıl yüz milyonlarca dolar harcanmasının nedenidir moda endüstrisi... Ama son 10 yılda bu dev endüstri de şekil değiştirmek zorunda kaldı. Tabii ki tamamen ekonomik nedenlerden. Podyumlara çıkan ve olmayan bir güzellik kavramını sürdürmeye çalışan yavaş yavaş yok olmaya; ölümler, intiharlar yaşanmaya başlayınca hükümetler de olaya el atınca ister istemez şekil değiştirdi moda dünyası... Zaten 90'lar ve sonrasında doğanların bu gerçekçi olmayan güzellik algısıyla uğraşacak pek hali yoktu. Cebinde para olan bu yeni kuşak, modadan uzak durmaya başlayınca modaevleri yeni pazarlama yöntemleri geliştirmek zorunda kaldı. Barbie bebekleri kıskandıracak mükemmeliyetteki kızlar yerine bu sefer de fiziksel olarak güzellik normundan uzak kızların devri başladı. Aşırı güzel, aşırı zayıf, aşırı uzun derken, aşırı yuvarlak hatlı, aşırı kilolu farklı mankenlerin devri başladı..."
TRENDLERİN GEÇİCİLİĞİ
O günden bugüne kadar vücut olumlama 'trendi' tüm dünyayı sardı. Ama ismi trend olduğu için zaten onun da bir ömrü vardı... Bu trend öyle bir noktaya geldi ki bizden önceki nesillerin "Vücut proporsiyonuna göre giyin. Proporsiyonlarında seni mutlu etmeyen bölgeleri gizle, güvendiğin ve beğendiğin vücut özelliklerinin altını çiz" tavsiyelerini tamamen unuttuk. Ve sokakları saran genç ama 42 beden civarında siyah taytlı, kısa üstlü genç kızlarla karşı karşıya kaldık oldukça uzun zaman... Ve beklenen oldu herkesi neredeyse 'ne kadar kiloluysan o kadar iyisin' diyerek ikna eden moda dünyası bu sefer de yine tam ters uca savruldu. Ve moda dünyası bir süreliğine yücelttiği vücut olumlamayı bir yana bırakıp yeniden anoreksik görüntüyü yüceltmeye başladı.
10 YILDA BİR YAŞANAN DEĞİŞİKLİK
Dedim ya bir uçtan diğer uca geçiyoruz yaklaşık 10 yılda bir... Ne normal ve 'sağlıklı' vücut ölçülerinin üzerindeki bir kilo durumunu yüceltmenin ne de anoreksik görüntüyü ön plana çıkarmanı bir anlamı var aslına bakarsanız... Ama dedim ya başta kabul etmek lazım moda dünyası bizim tüm algılarımızla oynuyor. Oysa yine 2016 yılında arka arkaya beslenme bozukluklarına bağlı manken ölümleri nedeniyle arka arkaya birçok Avrupa ülkesinde anoreksiyaya savaş açılmıştı. Fransa mesela vücut kitle indeksi 18.5'un altında olan mankenleri çalıştıran model ajanslarının maddi cezalar alması yönünde ilk yasa tasarısını parlamentonun alt kanadında oylamıştı. Sağlık tehlikesi altındaki mankenleri çalıştıran ajansların 75 bin euro'ya kadar ceza alması hatta mankenlerin sağlıklarını tehlike altına sokacak baskı yapan ajans görevlilerinin dokuz aya kadar hapis cezası alması yönünde oy birliğine varılmıştı. Fransa anoreksiyayı internette bile 'iyi bir şeymiş' gibi gösterenlere 10 bin euro ceza verilmesine karar vermişti. Oysa geçen yılların ardından 2000'ler modasının geri dönmesiyle birlikte bu tür kıyafetleri 'en iyi taşıyacak' olduğu düşünülen aşırı zayıf mankenler podyumlarda arz-ı endam etmeye başladı. Dediğim gibi bir uçtan diğer uca...