Mükemmeliyetçilik, insan ruhuna yüklenebilecek en ağır yüklerden biridir. Sürekli en iyisini yapma baskısı, insanı ezer ve ruh sağlığını tehlikeye atar. Kişi, farkında bile olmadan kendini tükenişe sürükler. Yaptığın işi en iyi şekilde yapmak elbette bir erdemdir. Ancak, kusursuzluk arayışı, kişinin asla ulaşamayacağı bir hayali kovalamasına yol açar. Bu arayış, nihayetinde kişinin kendine olan saygısını ve güvenini zedeler. Mükemmeliyetçilik, üretkenliği ve yaratıcılığı da boğar. Kişi, hata yapma korkusuyla yenilikten kaçar ve durağanlık içinde boğulur. Avrupa turnesi kapsamında Çekya'nın başkenti Prag'a da gittik. Prag, Eski Şehir Meydanı, kalesi, dini yapıları ve köprüleri ile tarih severler için nostaljik bir yer. Bir yazar olarak Prag'a gitmişken, çocukluğumda okuduğum "Dönüşüm" romanının yazarı Franz Kafka'nın müzesini de ziyaret etmek istedim. Kafka'nın müzesini gezerken, onun mükemmeliyetçiliği ve bu yüzden kitaplarını yayımlamaması geldi aklıma. Kafka, edebiyat dünyasında devrim yaratmış bir isimdi.
Ancak, mükemmeliyetçilik onun en büyük düşmanı oldu. Yazdığı eserleri asla yeterince iyi bulmadı; hep daha iyisini yazabileceğini düşündü ve bu yüzden yayımlamak istemedi. Hatta ölüm döşeğindeyken, en yakın arkadaşı Max Brod'dan tüm yazdıklarını yakmasını istedi. Düşünebiliyor musunuz? Kafka, kendi eserlerini dünyayla paylaşmaktan o kadar çekindi ki, onları yok etmeyi tercih etti. Neyse ki Max Brod, Kafka'nın bu isteğine uymadı ve eserlerini yayımladı. Bugün Kafka'nın eserleri milyonlarca insan tarafından okunuyor ve edebiyat dünyasında büyük bir etki yaratıyor. Kafka, eserlerini hiç yayımlamadığı için doğduğu şehirde bile okurlarıyla buluşamadı, ama ben, onun şehrinde yabancı bir yazar olarak okurlarımla buluştum. Ne kadar ironik değil mi? Bu bile mükemmeliyetçiliğin bize verdiği zararın en büyük örneği değil mi?
Mükemmeliyetçiliğin nedenleri
Temel olarak mükemmeliyetçiliğin dört nedeni vardır:
1. Yüksek Beklentili Yetiştirilme: Çocukluk döneminde ailesi tarafından sürekli yüksek beklentilerle yetiştirilen çocuklar, mükemmeliyetçiliğe eğilimli olurlar. Aileleri, okulda, hayatta ve sporda hep en iyisini beklemiş ve çocuk da ailesinin onayını almak için sürekli mükemmel olmaya çalışmıştır. Bu davranış, bilinçaltında yer edinmiş ve kişi farkında olmadan bu çabayı sürdürmeye devam eder.
2. Sürekli Eleştirilen Geçmiş: Geçmişte sürekli eleştirilen kişilerde mükemmeliyetçilik sıkça görülür. Bilinçaltında, eleştiri almamak için "mükemmel olmalıyım" düşüncesi yatar. Bu kişiler, eleştirilerden kaçınmak amacıyla her şeyi kusursuz yapmaya çalışırlar.
3. Yetersizlik ve Değersizlik Hisleri: Bazı kişiler, yetersizlik ve değersizlik hislerini başarı elde ederek aşmak isterler. Eğer başarılı olurlarsa hem kendilerini yeterli hissedecekler hem de başarılarından dolayı toplum onlara değer verdiği için değerli hissedeceklerdir.
4. Yok Sayılma: Başka bir neden de, geçmişte yok sayılmaktan kaynaklanan toplum tarafından saygı ve itibar arayışıdır. Bu, her insanın içinde belli bir düzeyde var olan bir güdüdür. Birçok sanatçının, siyasetçinin ve iş insanının en büyük itici gücü saygı görme ve kalıcı itibara sahip olma arzusudur. Ancak, geçmişte yok sayılmış veya değersiz hissettirilmiş bireylerde itibar hırsı daha yüksektir. Bu konuyu ayrı bir yazıda ayrıntılı olarak anlatacağım.
Mükemmeliyetçilik, bizi yıpratır ve potansiyelimizi sınırlamaktan başka bir işe yaramaz. Kendimize yaptığımız bu haksızlıktan vazgeçmeli ve kusurlarımızla barışmalıyız. Hayat mükemmel değil, biz de mükemmel olmak zorunda değiliz. Kendi potansiyelimizi gerçekleştirmek için mükemmeliyetçiliği bir kenara bırakmalı ve cesurca adım atmalıyız.