Uzun süredir Dış Haberler Birimi'nde çalışıyorum. Dolayısıyla çok fazla acıya tanıklık ediyorum. Hele ki son zamanlarda. Kâbuslar üst üste geliyor. Pandemi, ekonomik krizler, doğal afetler... Bitmedi! Biden başkanlığa uygun mu? Yeni dünya düzeni kurulur mu? Ukrayna savaşı yayılır mı? Ve hatta Üçüncü Dünya Savaşı kapıda mı? Aklımda derin sorular dolaşıyor. Tabii bir de uykularımı kaçıran İsrail'in Gazze soykırımı var. Çevirmen Ayçin Kantoğlu "Bu savaş, insan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bir savaştır. Çünkü haysiyetin yeryüzünde ineceği bir yer kalmadı" demişti aylar önce. Ne güzel anlatmıştı katil İsrail'in zulmüne dünyanın seyirci kalmasını.
HABERLERİ YOK SAYMA EĞİLİMİ
Bir yanım dünyanın karanlık yüzüyle kaplı yani. Okuyucuların ise bu karanlık yüzden kaçtığını biliyoruz. Reuters Enstitüsü ve Oxford Üniversitesi'nin raporuna göre insanlar bir süredir 'haberleri yok sayma' eğiliminde. Bu şu demek; 'savaş, salgın, ölüm' gibi haberlerden uzak duruluyor. Alternatif içeriklere yönelme var. Dolayısıyla haber kaynakları bir yandan savaş ve gözyaşını aktarıyor, diğer yandan soft içeriklere bolca yer veriyorlar. Havalar ısınınca da sağlık haberleri ön plana çıkıyor. Biz de haberimizde bu alanda son zamanlarda ortaya atılan ve "Sağlıklı olmak gerçekten bu kadar kolay mı?" dedirten gelişmelere odaklandık.
SABAH ERKEN KALK MUTLU OL
"Güneş üzerine doğmayacak..." Siz de bu tavsiyeyi büyüklerinizden işitmişsinizdir. Sabahın bereketi dinimizde de mevcut. Erken kalkmanın mucizesi son zamanlarda yine çok popüler. Üretkenlik gurularından kişisel gelişim uzmanlarına kadar herkesin mutluluk formülünde erken kalkmak ilk sıralarda yer alıyor. İngiliz Guardian gazetesine göre de "Sabah 5 tarikatı" var artık. Jennifer Lopez, Gwyneth Paltrow, Jennifer Aniston gibi ünlülerle Tim Cook, Mark Zuckerberg gibi iş insanları üyeleri arasında. Habere göre günü kazanmak için herkesten erken kalkmak yetiyor. Toronto Üniversitesi araştırmasında ise erkenci kuşların gece baykuşlarına göre daha sağlıklı ve mutlu oldukları belirlendi.
KAYGILARDAN UZAK DURABİLİRSİNİZ
Modern tıbbın en çok ilgilendiği konuların başında depresyon geliyor. New York Times, CNN, BBC, Le Monde, Telegraph... Saymakla bitmez. Batı medyasında neredeyse her gün depresyon ile ilgili bir araştırmaya yer veriliyor. Ancak geçen gün Daily Mail gazetesindeki bir haber dikkatimi çekti. Mutsuzluk bulaşıcı olabilir mi? Finlandiya'da yapılan araştırmada bu sorunun cevabı aranmış. Helsinki Üniversitesi'nden Profesör Christian Hakulinen araştırmaya öncülük etti. 16 yaşından itibaren 700 bin çocuğun 11 yıllık sağlık kayıtları incelendi. Çalışmanın sonuçları ünlü JAMA Psychiatry Dergisi'nde yayınlandı. Buna göre depresyonu, mutsuzluğu ya da kaygıları tıpkı soğuk algınlığı ve grip gibi kapmak mümkün oluyor. Şöyleymiş; eğer sınıfta depresyonda olan bir öğrenci varsa sınıf arkadaşlarında da benzer semptomların ortaya çıkma riski yüzde 18 artıyormuş. Benzer verileri 2014 yılında ABD'deki Notre Dame Üniversitesi uzmanları da bulmuş. Oxford Üniversitesi'nden Dr. Jack Andrews depresyonun bulaşıcılığını "negatif ve derin düşüncelerin karşıdakine transferi" şeklinde özetliyor. Dolayısıyla uzmanlar "çevrenize dikkat edin, negatif düşüncelere sahip olanlardan uzak durun" diyor.
SAHİP OLDUKLARINIZA ŞÜKREDİN UZUN YAŞAYIN
Uzun yaşamak konuşulduğu zaman akla hep Japonya ya da İtalya geliyor. Sağlıklı beslenmek, genler, düzenli egzersiz, alkol ve tütünden uzak durmak... Tüm araştırmalarda uzun bir hayatın genellikle en basit formülleri arasında gösterilen faktörler bunlar. Ancak Japonlara göre uzun ve sağlıklı yaşamalarının arkasında sosyalleşmeleri de var. İtalyanlar için de iyi bir aile – dost sofrası uzun bir ömrün kilidi. Harvard Üniversitesi uzmanları tarafından geçtiğimiz günlerde ise uzun bir hayatla ilgili yeni bir araştırma yayınlandı. Uzmanlar ortalama 79 yaşlarında olan 50 bin kadını inceledi. Los Angeles Times gazetesinde detaylarına yer verilen araştırmanın sonuçlarına göre sahip olduklarına şükür edenler diğerlerine göre daha uzun ve sağlıklı bir ömür sürüyor. Haberde şu ifadelere yer verildi: "Ölüm kaçınılmaz, ama bilimsel araştırmalar, mümkün olduğunca uzun yaşamanın yollarını aramaktan vazgeçmiyor. Bu alanda yeni bir aday daha var. Üstelik ücretsiz, ağrısız ve sizi terletmeyecek bir yöntem bu: Şükretmek. Araştırmaya göre çevresindekilere karşı minnettarlık duygusuna sahip olanların diğerlerine göre özellikle kalp hastalıklarından ölme riski daha düşük oluyor.
TOPLU SELFIE'DE BİTLENEBİLİRSİNİZ
Hafta içerisinde Washington Post ve Guardian sitelerinin Sağlık sekmelerinde ilginç bir haber vardı. Saç biti salgını varmış. ABD ve Avrupa'daki bazı ülkelerde son zamanlarda çok sık görülüyormuş. Uzmanlara göre bit bulaşımının arkasında hiç akla gelmeyecek bir neden var: Selfie. Birden fazla kişiyle baş başa çekilen selfie'ler esnasında bitlerin yayıldığı düşünülüyor. Gülümse zıplıyoruz yani. Uzmanlar ayrıca "Güzel anlarınızı çok fazla paylaşmayın, size özel kalsın" tavsiyelerinde bulunuyor. Sosyal ağlarda sürekli mutlu gözükme çabası aslında kişiyi yoruyor. Dolayısıyla bitlerden kaçınmak bahanesiyle hayatınızda bir süre selfieleri çıkarıp daha fazla anı yaşayabilirsiniz.
ÇOCUKLAR VAZGEÇİN ARTIK ŞU TELEFONLARDAN
Biz yazmaya, uzmanlar araştırmaya, anne babalar da çocuklarına söylemeye bıktı: Bırak artık şu telefonu. Finlandiya'da yaşları 15 ile 16 olan bin 164 kız öğrencinin telefon alışkanlıkları incelendi. Sonuç beklendiği gibi çıktı. Genç kızların telefon bağımlılığı endişe verici! Erkekler farklı mı sanki. İki oğlum var. Sarp büyük olan. 13 yaşında. LGS'ye girecek. Daha dün kendisi bile "Baba telefonu bana belirli saatlerde verin. Zamanım çok boşa gidiyor" dedi. Küçük oğlum da Mert. 8'ine geliyor o da. Mert'e telefonu neredeyse hiç vermemeye çalışıyoruz. Ama gerçekten çok zorlanıyoruz. Şimdilerde Fransa, İtalya, ABD ve daha birçok ülkede okullarda cep telefonu kullanımı yasaklanıyor. Hatta ABD Kamu Sağlığı Başkanı Doktor Vivek Murthy geçtiğimiz ay "Akıllı telefonlar ve sosyal medya sitelerinde sigaranın sağlığa zararlı olduğunu gösteren uyarılar gibi uyarılar olsun" açıklamasını yaptı. Özetle çocuklar; sürekli ekrana bakmak gözlerinize, sosyal ağlarda takılmak zihinsel sağlığınıza, editler yani kurgularla dolu kısa videoları izlemek de gerçeklik algınıza zarar veriyor.
YATAĞA KÜS GİRMEYİN
Bilim dünyasının araştırmalarından çıkan sonuçlar, görüldüğü gibi çoğu zaman çok basit oluyor. Geçmiş hikayelerde de benzer durum yok mu? Âlime sormuşlar "Hocam bize öyle bir öğüt verin ki kurtuluşa erelim?" Cevap çok net: Az yiyin. Nasıl ya bu kadar mı yani. Koskoca Harvard Üniversitesi bile "uzun yaşamak için şükredin" diyor sonuçta. Ama sanırım esas sorun bu basit gibi gözüken ama devamlılık isteyen altın kuralları yapmak oluyor. Gelin şimdi de kısa kısa basit sonuçlarla karşımıza çıkan bazı araştırmalara bakalım:
University College London uzmanlarına göre, yatağa öfkeli girmek sağlığa iyi gelmiyor. Dolayısıyla çiftler dikkat. Mutlu bir evliliğin sırrı yatağa küs gitmemekte saklı. Hem bu sağlığınız için de önemli.
Çin'deki Soochow Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne göre, günde bir ya da iki fincan kahve içmek masa başında çalışanların kardiyovasküler hastalık riskini azaltıyor.
SİVİLCELERE KARŞI AKDENİZ DİYETİ
Uzmanlar gün içerisinde 4-7-8'i de bolca tavsiye ediyor. 4 saniye derin nefes al, 7 saniye nefesini tut, 8 saniye boyunca ağızdan nefesini ver.
Almanya'daki Ludwig Maximilian Üniversitesi'ne göre bol balıklı, yeşillikli ve zeytinyağlı Akdeniz diyeti sivillerin oluşumunu önlüyor.
Scientific Reports'a göre yalnızlık, ölüm riskini yüzde 45 artırabiliyor. Uzmanlar yalnızlıkla mücadele için selamın yayılmasını tavsiye ediyor.
GÜLMEK YASAYLA ZORUNLU OLDU
Japonya'nın Yamagata bölgesinde bir yasa çıktı. Buna göre, günde en az bir kez gülümsemek zorunlu oldu. Yetkililer düzenli olarak gülmenin kalp sağlığına iyi geldiğini ve uzun yaşamaya faydalı olduğunu belirterek böyle bir yasa çıkardıklarnı dile getirdi.