Yaklaşık sekiz yıldır Türkiye'nin en çok okunan gazetelerinden birinde moda hakkında yazılar yazıyorum, bir köşem var... Geriye dönüp tüm o yıllarda yazdığım köşe yazılarına baktığım zaman özel röportajlar, moda haftaları, trendler üzerine birçok yazı kaleme almışım. Ancak en az o kadar da modanın göz ardı edilen diğer daha kirli yüzü hakkında yazmışımdır... Çünkü dünyanın en büyük üçüncü sanayisi olan moda ve tekstil endüstrisinde her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünmek çok naif bir bakış açısı gerektirir... Bu kadar büyük paranın ve o parayla doğan gücün olduğu bir yerde sayısız oldukça büyük sorun da var... Manken ve endüstrinin görünür kısmında çalışan ağırlıklı olarak kadınlara yönelik taciz, reşit olmayan çocukların çalıştırılması, insan haklarına aykırı çalışma koşullarında çalıştırılan işçiler, güvenlik ve sağlık önlemlerinin alınmadığı üretim tesisleri, dünyayı kirleten baş edilemeyecek tekstil atıkları, üretim sırasında kullanılan kimyasalların doğayı zehirlemesi ilk anda aklıma gelenler... Kim bilir kaç kez lüks modaevlerinin göz ardı ettiği etik kurallar hakkında bir şeyler yazmışımdır artık ben bile hatırlamıyorum...
EMEK HIRSIZLIĞI
Ama son bir haftadır İtalya'da bir şirket üzerinden yapılan araştırma ve bu araştırmanın mahkemeye yansıması ve mahkemede alınan kararlar lüks moda dünyasının yeniden gündeme gelmesine neden oldu... Aslında konu işçi hakları, ürünlerin düşük maliyetle üretilmesi için yabancı iş gücünün kullanılması... Düşük maliyet ve yabancı iş gücü demek ise aslında insanlık dışı koşullarda çalışan ve tüm günlük çalışması karşılığında sadece birkaç euro kazanan emekçiler demek... Tabii ki biz haberi her yerde "Binlerce euro'luk çantanın maliyeti aslında sadece 53 euro'ymuş!" diye okuduk... Haberi okuyan herkes de "Ay yüzlerce hatta binlerce euro veriyoruz o çantalara, topu topu bu kadara mal ediyormuş markalar. Ay dolandırıcılık resmen bu!" diye geçirdiği içinden...
İnsanoğlu işte maliyetin bu kadar düşük olmasının esas nedeninin yüzlerce hatta binlerce insanın açlık sınırında çalıştırılması olduğu ne yazık ki aklımıza bizim de pek gelmedi... Uzun uzun yazdım yine... Gelelim konumuza geçtiğimiz hafta AB üyesi İtalya'da yaşandı tüm bu gelişmeler.... Fransız lüks marka devi LVMH'nin çatısı altında bulunan Dior için çanta üreten İtalyan yan kuruluş aslına bakarsanız davalık oldu. Ve haziran ayının başlarında mahkeme denetimine alındı. Bu denetim kararı da bu kuruluşun 'işçi haklarını ihlal eden Çinli taşeron şirketlere iş verdiği' iddiasına yönelik soruşturmanın ardından geldi.
DÜŞÜK ÜCRETLE İŞÇİ ÇALIŞTIRMAK
Ve Milano savcıları ayrıca üretici şirketin yerel fabrikalardaki çalışma koşullarına ilişkin de soruşturma başlattı. Bu soruşturmada Dior ve Armani için el çantaları ve diğer deri ürünleri yapan atölyelerin, yüksek kaliteli ürünleri 'perakende fiyatlarının çok altında üretmek için' düşük ücretle yabancı iş gücü kullandığı ortaya çıktı. Mahkeme, Christian Dior Italia SRL'ye ait olan Manufactures Dior SRL'nin bir yıl süreyle yargı denetimine alınmasına, bu süre zarfında şirketin faaliyetlerine devam etmesine hükmetti. Öte yandan yine bir başka soruşturma kapsamında İtalyan mahkemesi, tedarikçilerini yeterince kapsamlı denetlemediği suçlaması ile Armani'ye ait bir şirketin yönetimine de kayyum atama kararı aldı. Yazının başında da dediğimiz gibi tüm bu haberler ne yazık ki sosyal medyada tüketiciler nezdinde büyük bir tepkiye neden oldu. O rakamları hakketmeyen bir çantaya herkes o rakamları ödediği için büyük bir hayal kırıklığı yaşadı! Ama dedik ya aslında o rakamları alan şirketin kar marjını düşürüp üretim tesisinde çalışanlara da emekleri karşılığında hak ettiği rakamları vermesi gerekiyordu temelde... Sorun biz son tüketicinin 'kandırılması'nın ötesindeydi... Bunun üzerine son dönemde özellikle genç kuşağın dikkatle incelediği marka ve modaevlerine ait transparanlık indekslerine şöyle bir göz gezdireyim istedim.
KÖLELİK DÜZENİNE YAKIN
İlk iş KnowTheChain isimli kar amacı gütmeyen bir şirketin moda dünyası üzerinde yaptığı araştırmaya bir bakmak istedim. Bu şirket markaların üretimlerini nerede yaptığını, oradaki koşulları ve çalışanların verdiği emek karşılığında tutarlı bir rakam kazanıp kazanmadığını inceliyor sözün kısası... Celine ve Rimowa gibi birçok markanın Bulgaristan ve çevresinde yer alan Avrupa merkezine yakın ülkelerdeki üretim tesislerindeki üretim koşulları ve işçi haklarına yönelik ihmaller uzun uzun anlatılıyordu mesela şirketin açıkladığı son raporda. Burberry ve Ralph Lauren gibi dev çatı grupların altında bulunmayan lüks şirketlerinde durumun biraz daha iyi olduğunun altının çizildiği raporda "Dev holdingler genelinde lüks markalarda transparanlık yok oluyor. İşçi hakları neredeyse hiç korunmuyor" ifadelerine yer verildi. World Bank Group tarafından açıklanan bir başka rapora göre lüks moda ve tekstil endüstrisi dünya genelinde 60 milyona yakın kişiyi istihdam ediyor. 100 büyük şirketin analiz edildiği raporda bu büyük firmaların yüzde 37'si 'forced labor' (zorla çalıştırma ya da insanlık dışı koşullarda kölelik düzenine yakın, çalışanın sadece hayatta kalacağı kadar para kazandığı bir çalışma düzeni) düzeni içinde olduğunun altı çizildi.