Modern dünyanın hayatımıza kattığı birçok kavram var. Bunlar içerisinde öyle bir tanesi var ki, istisnasız bütün insanlığın her bir ferdini yakından ilgilendiriyor: Küresel İklim Değişikliği... Dünya üzerinde hemen hemen herkes bir defa duymuştur. Duyması bir yana etkilerini, bütün insanlık olarak hissediyoruz. Mevsimlerin yaz ve kıştan ibaret olmaya başlaması, nadiren rastlanan hava olaylarının sıklıkla görülmeye başlanması, istilacı su ve kara hayvanlarının türemesi ve gün geçtikçe artan anormal derecedeki hava sıcaklıkları... Bütün bu süreç, dünyanın daha önce yaşadığı olağanlığın bugün yeniden bizim dönemimize denk gelmesinden mi ibaret? Ya da komplo teorisyenlerinin tabiriyle, Küresel İklim Değişikliği söylemi kocaman bir yalan mı? Yaşadığımız bu olağandışı sürecin peşine düştük ve işin uzmanına sorduk. Küresel İklim Değişikliği kavramını bu alanda uzun süredir çalışmalar yapan Doç. Dr. Abdulkadir Bektaş ile konuştuk.
YAŞAM TARZIMIZIN SONUCU
İklim değişikliği; uzun süre boyunca iklimde gözlenen doğal değişimler ile doğrudan ya da dolaylı olarak insan faaliyetlerinin neticesinde ortaya çıkan ve küresel atmosferin bileşimini bozan değişiklik olarak tanımlanabilir. İklim değişikliği, 20. yüzyılın özellikle son çeyreğinde en çok konuşulan ve tartışılan çevre sorunu olmuştur.
Doç. Dr. Abdulkadir Bektaş
1.5 DERECE, HAYATİ BİR SINIR
İklim değişikliğinin insan sağlığına ve üretkenliğine; tarım, ormancılık ve turizm faaliyetlerine vereceği zarar düşünüldüğünde, ekonomiye olumsuz etkisinin küreselde çok büyük olacağı öngörülmektedir. İklim değişikliğiyle (krizi) mücadele, bu yüzyılda insanlığın önündeki en büyük zorluklardan birisidir. Gerek Birleşmiş Milletler gerekse bilim insanları dünyanın, iklim değişikliğinin kötü etkilerinden kaçınmak için küresel sıcaklık artışını, Sanayi Devrimi'nin yaşandığı 1750 yılına kıyasla 1,5 dereceyle sınırlamamız gerektiği uyarısında bulunuyorlar. Dünya o dönemden bu yana 1,1 derece daha ısındığı iddia edilmektedir.
ÜLKEMİZ DE ETKİ HAVZASINDA
Halihazırda İklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden birisi ülkemizin de bulunduğu Akdeniz Havzasıdır. Avrupa ve Akdeniz Havzası'ndan 43 ülkenin yer aldığı hükümetler arası Akdeniz için Birlik kuruluşunun hazırlamış olduğu, 600 bilim insanının çalışmalarının aktarıldığı rapora göre, Akdeniz Havzası'nda sıcaklık artışı dünyanın diğer alanlarına göre daha yüksek. Raporda, Sanayi devrimi öncesindeki döneme kıyasla dünyanın diğer bölgelerindeki sıcaklık artışı ortalama 1,1 derece iken Akdeniz Havzası'ndaki ortalama sıcaklıklar zaten 1,5 santigrat derece artmış durumda.
DOĞAL AFETLERİN YÜZDE 91'İNİ OLUŞTURUYOR
Son yıllarda hem ülkemiz hem de dünyamız için, iklim değişikliğinin etkilerinin her alanda hissedildiği doğa kaynaklı afetlerle mücadele içindeyiz. Ayrıca, iklim değişikliği kaynaklı afetlerin sıklığı ve şiddeti de her geçen gün artmaktadır. İklim değişikliği kaynaklı afetler toplam doğal afetlerin yüzde 91'ini oluşturmaktadır. Değişen iklimle birlikte yaşadığımız düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar ve seller; heyelanları, erozyonu ve çölleşmeyi artırıyor. Artan rüzgâr fırtınaları ise şiddetli yağmur, dolu, hortum, yıldırım, ani sel, şehir selleri gibi afetlerin daha sık, daha şiddetli, daha uzun süreli ve her yerde etkili olmasına neden oluyor.
İSTİLACI TÜRLER YAYILIYOR
Sıcaklıklardan meydana gelen az bir artış bile canlıların yaşamlarını ciddi etkilemektedir. Yükselen sıcaklıklar nedeniyle sıcaklık toleransı yüksek olan istilacı türlerin yayılış alanları genişlemektedir. Nitekim; Balon Balığı, Aslan Balığı gibi Kızıldeniz kökenli istilacı yabancı türler Akdeniz'de yayılmaya başlamıştır. Bu istilacı türler yeni habitatlarındaki yerli türlerle besin rekabetine girmekte ve yerli türlerin yaşamını tehlikeye atmaktadır. Ayrıca, turizme ve ekonomiye zarar vermekte ve kıyı balıkçılığını da olumsuz etkilemektedir. Bunun yanı sıra iklim değişikliği nedeniyle artan sıcaklıklar, canlı türlerinin yaşam alanlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilerken, bazı türlerde cinsiyet dağılımını da etkilemektedir.
TÜRBÜLANSLAR İKİ KAT ARTTI
Bilimsel çalışmalar, dünyanın birçok noktasında türbülansların iki kat arttığını gösteriyor. Türbülanslı hava koşullarının coğrafyasında, dağılışında, sıklık ve şiddetinde iklim değişikliğine bağlı olarak değişiklikler yaşanabilmektedir. Şehirlerimiz artık çok fazla ısınıyor, ısınan bu havada yükseliyor. Belirli seviyeye kadar yükselen hava, tekrar çökmek istiyor. Uçaklar, iklim değişikliğinden etkileniyor ve türbülanslara daha çok giriyor. İklim değişikliği nedeniyle -ki bunu dünyanın fiziksel iklim sistemini bozarak yapıyoruz- sıcaklık, buharlaşma, nem ve bunların sonucunda ışınım dengesini bozduğumuz için, bulutluluk koşulları da değişiyor. Tüm bunlar değiştiği zaman türbülanslı hava koşullarının hem coğrafyasında hem de dağılışında hem de sıklık ve şiddetinde değişiklik olabileceğini düşünüyorum. Doğayı korumak artık sadece bizim için değil, gelecek nesillerimiz için de bir varoluş meselesidir. Bugüne kadar yapılanlardan çok daha hızlı ve önemli adımlar atılmalıyız.
BİTKİLERİ DE ETKİLİYOR
Sıcaklık artışına bağlı olarak bitkilerin daha erken çiçek açması, arılar gibi tozlaşmayı sağlayan türlerin aynı hızda uyum sağlayamaması halinde tohum ve meyve oluşumunda sorunlara ve bal üretiminde kayıplara neden olmaktadır. Kuşların daha erken göçe başladığı ve kuluçkaya yattıkları tespit edilmiştir.
ORMAN YANGINLARI SÖNDÜRÜLEMİYOR
ABD'de orman yangınlarıyla mücadele sürüyor. Oregon eyaletine bağlı Deschutes County'de dün çıkan orman yangını, şiddetli rüzgarın etkisiyle hızla yayıldı. İtfaiyeden yapılan açıklamaya göre şu ana kadar bin 700 dönümlük alan küle döndü. ABD'nin New Mexico eyaletinde çıkan yangın da günler sonra söndürülmüştü. Yunanistan'ın Nafpaktos, Nea Artaki, Markopulo'daki orman yangınları güçlükle söndürüldü. İtalya'nın Napoli kentinde de geniş çaplı bir orman yangını çıktı. Yangınlar canhıraş bir mücadelenin sonucunda söndürüldü.
HAVADA TEHLİKE ARTIYOR
Bilimsel araştırmalar, iklim değişikliğinin, dünyanın en güvenli ulaşım aracı olarak lanse edilen hava yollarını da tekinsiz hale getirdiğini gözler önüne seriyor. Bilim adamları, son dönemde yaptıkları araştırmalar sonucunda,