Yeşilay'ın 11 yıldır düzenlediği, artık "Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu" olarak anılan etkinlik için derneğin Sarayburnu'ndaki merkezi Sepetçiler Kasrı'ndayız. Harika, güneşli bir İstanbul sabahında başlayan turu anlatmadan önce Yeşilay'ın yüz yılı aşan tarihinin başladığı günlere dönelim.
5 Mart 1920 tarihindeki resmi kuruluş öncesi, Büyük Millet Meclisi henüz açılmamış, ülke hali hazırda işgal altında. Lakin birileri memleketin gençlerinin sağlık sıhhatini dert edinmiş. Bunların başında elbette Dr. Mazhar Osman geliyor. Daha sonra Ordinaryüs Profesör unvanına da layık görülecek Türk hekim, yanına aldığı arkadaşlarıyla gençliğin sigara ve alkolden uzak durması böyle dernek kurmaya girişiyor. Birinci Dünya Savaşı devam ederken böyle bir girişim, o zaman sosyal medya olsaydı elbette topa tutulurdu. Sultan Vahdeddin'in feraseti ve izni ile Şeyhülislam İbrahim Haydarizade'nin himayesinde İstanbul'da Hilal-i Ahdar adıyla kuruluyor bugünkü Yeşilay. Devam etmeden önce Şeyhülislam İbrahim Haydarizade'ye bir parantez açalım. Kendisi, önceki şeyhülislamın Kuvayi Milliyeciler için ölüm fetvasını imzalamayı reddedip istifa edecek kadar dik duran bir din adamıydı. Yeşilay'ın bir asrı aşan milli kimliğinin kodları bu yüzden böyle sağlam.
ŞIRNAK'TAN TRABZON'A, HER YERDE AYNI ANDA
"Sağlıklı yaşamın keyfini birlikte sürelim" sloganıyla Şırnak'tan Trabzon'a, hatta Muğla'nın ilçesi Kaş'a kadar Türkiye'nin tüm şehirlerinde eş zamanlı gerçekleşen tur bu yıl; Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Bisiklet Federasyonu'nun iş birliğiyle yaklaşık 10 bin bisikletseverin katılımıyla gerçekleşti. Daha sağlıklı toplum için sadece alkol ve sigara ile değil tüm bağımlılıklarla mücadele eden Yeşilay'ın turu öncesi bisikletseverlerle etkinliğin önemini konuştuk.
MÜCADELEMİZ TÜM BAĞIMLILIKLARA KARŞI
Yeşilay Genel Müdürü Muhammed Nurullah Atalan, düzenledikleri bisiklet turu ve bağımlılıklar üzerine konuştuk: "Geçen sene iki bin küsürlerdeydik. Bu yıl üç bini zorladık. Bu bir yarış değil. Amaç bağımlılıklara karşı bir farkındalık yaratmak. Burada sporun gücünü kullanıyoruz. O yüzden isteyen herkes istediği kişiyle gelebiliyor. Bu organizasyona katılabilmek için bisikletinizin olması yetiyor. Dolayısıyla isteyen annesiyle, kardeşleriyle geldi. Bu harika ortamda onları da ağırladık. Yeşilay'ı yakından takip edenler bunu biliyorlar, bizim beş alanda bağımlılıkla mücadelemiz var: Tütün, alkol, madde, kumar ve teknoloji bağımlılığı. Dolayısıyla bu bağımlılıklarla mücadelemizi sürdürüyoruz. Teknoloji çok yeni bir bağımlılık. Bunu biz arka planda yürütüyoruz. Çok yeni olduğu için bilimsel anlamdaki çalışmalarımız devam ediyor. Geleceğimizin teminatı olan gençleri başta teknoloji olmak üzere bütün bağımlılıklardan kurtarmaya çalışıyoruz. Bağımlılık boşluk doldurur o yüzden gençlerimizi, çocuklarımızı kültür ve sanata yönlendirmemiz lazım. Teknoloji bağımlılığı konusunda Yeşilay olarak ciddi çalışmalarımız sürecek."
GENÇLER, İNTERNETE KÖLE OLMASIN
Yeşilay'dan emekli olan 64 yaşındaki Ferdinaz Koyuncu, turun başlatılmasında rolü olan isimlerden olduğunu söyledi: "Bu etkinliği başlatan kişilerden birisiyim. Etkinlik birim uzmanıydım. 11 yıldır düzenli yapılıyor. Başlatırken amacımız insanları kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak idi. Ben hiç alkol sigara kullanmadım. Kullananlara da bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bisiklete çocukluğumdan beri biniyorum. İnternet bağımlılığı yayılıyor. Gençlerimiz biraz kendilerine değer versinler, köle olmasınlar, bağımlı olmasınlar, özgür olsunlar."
AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR
Turun en eğlenceli ailesinin yanına yaklaşıp kayıt cihasını uzatıyorum: "Ben Fuat Gürbüz, doktorum. Bisiklete binmeye başlayalı 10 yıl olmuştur. Eşim üniversitede başladı bisiklet kullanmaya. Oğlumuz Selim 2.5 yaşında, doğduğundan beri bu sporun içinde. Şu an pedalsız kullanıyor ama genellikle bizle beraber, uzun yollara da çıkıyoruz. Hep didonu tutup kontrolü ele almak istiyor. Bu onun gelişimi ve sorumluluk bilincini oluşması için çok değerli." "İsmim Gonca Gürbüz, avukatım. Eşim ne zaman bisiklete binmek için hazırlansa, hemen oyuncaklarını bırakıp kaskını aramaya başlıyor. Biz de her zaman onunla biniyoruz. Bisiklet sayesinde bizim neslimiz gibi sokakta büyümesini arzu ediyoruz. Daha kontrollü oluyor hem de onun görüş açısı daha iyi oluyor. Sinyal ver diyoruz, elini kaldırıyor, zil çalıyor."