İstihbarat hem edebiyat aleminde hem de günlük haber akışında en çok okur bulan alandır. Hele bir de Ortadoğu gibi bir coğrafyada yaşıyor, edebiyata ya da ülkeler arası casusluk faaliyetlerine meraklı iseniz algınız hep bu yönlere kayar. Ferhat Ünlü bir Adanalı olarak heyecanın, yüksek tansiyonun içine doğmuş bir isim. Gazeteciliğinin yanına roman yazarlığını da ekleyerek farklı bir alanda eserler veriyor. İstihbaratı merak edenler için yine üretti, heyecanla okunacak MİT Gerçeği kitabını kaleme aldı. Kitabın hikayesini yazarından dinledik.
- En son sorulması gerekeni en başta sorayım: 25 yıldır kitapları yayımlanan bir yazarsın. Türkiye'de kitap yazmak maişet için yeterli oluyor mu?
- Artık her şeyi ekonomik parametrelerle ölçmeye başladığımız için sorduğun soru gerekli bir soru. Her yazarın macerası farklılık arz eder. Hem bir araştırma inceleme kitapları yazarı, hem de roman yazarı olduğum için soruyu iki eksende cevaplamam gerekiyor: Türkiye'de derin, kökleşmiş bir kurmaca kültürünün varlığından söz edilemez. Bu da kurmaca kitapların satışını zorlaştırıyor. Biz hikâye anlatmayı çok seven bir toplumuz, ama bu; günümüze kadar ağırlıklı olarak sözlü hikâye anlatmayı geleneği biçiminde gelmiş. Roman, Avrupa orijinli bir türdür. 17. Yüzyıl'ın başından itibaren yerleşen roman geleneği; bilhassa romanın hem gerçek hem de mecazi anlamıyla bir ayna olduğu 18., 19. Yüzyıl'da maddi/manevi başarısının zirvesine erişmiştir. Charles Dickens, misal milyonlarca kopya satmış bir 19. Yüzyıl yazarıdır. Bugün romanın daha ziyade sinemayı beslediğini görüyoruz. Bunda da şaşılacak bir şey yok. Araştırma-İnceleme türünde de tıpkı romanda olduğu kitabın kaderi pek çok farklı parametreye bağlıdır. Ben yazarlıkla geçen son çeyrek asrımda öğrenmeyi ve giderek bilgiyi merkeze koydum. Sadece okuyarak değil, yazarak öğrenen bir insanım. Hiç para kazanmasam da (ki bugüne kadar geçinecek kadar kazanmadım) yazmaya devam ederim. Ama sırf kitap yazarak maişeti sağlasam daha iyi tabii. Çünkü artık bunun için gerekli kıdeme eriştiğimi düşünüyorum.
-
MİT Gerçeği, yine Turkuvaz Kitap'ın bir markası olan Sahi Kitap'tan çıkan MİT Efsanesi'nin ikinci cildi mahiyetinde. Öncelikle istihbarat konusunda şunu sormak istiyorum: 25 yıl önce neredeydik, bugün neredeyiz?
- Soy adaşıyız, akraba değiliz ve torpil geçmemek adına zor sorular soruyorsun Serkan. Zor ama cevaplanması gereken de bir soru. Her şeyden önce istihbarat kavramının son çeyrek asırda çok ciddi evrim geçirdiğini görmemiz lazım. Yirmi beş yıl önce istihbarat, gerekirse canı pahasına çok gizli bir bilgiyi ele geçirmek için risk almak anlamına geliyordu. Bugün de öyledir. Ama 25 yıl önce ulaşmak için her türlü risk almanız gereken bir bilgiye bugün bilgi Süpermeni Google sayesinde hemen erişebiliyorsunuz. İstihbarat dünyada ve ülkemizde buna uygun bir evrim geçirmiştir. Kuramsal ve yapısal olarak istihbaratın daha müdahaleci bir olguya dönüştüğünü düşünüyorum. Bilgiyi ele geçirmekle kalmamak, o bilgiyi dönüşüm için kullanmak zorunda. Geçmişte de öyleydi, ama bugün daha çok öyledir. Türkiye, tarihi itibarıyla bir bilgi deryası. Ancak bu bilgiyi lehine kullanmaktan çok istihbari anlamda kendi iç çekişmeleriyle meşguldü ülkemiz. Bu çekişmelerin bana bir gazeteci olarak çok bilgi sağladığını söylemeliyim. Türkiye'de geçmişte müsteşarlık yapmış bir ismin bile mason olduğunu bu çekişmeler sayesinde öğrendim.
MİT'TE MASON VAR MI SORUSUNUN CEVABI
- Kitapta 'MİT'te mason kardeş, masonlarda MİT'çi birader var mı?' sorusunu cevaplayan bölüm var. Masonluk, Türkiye'de bu kadar etkili miydi?
- Evet, etkiliydi. Halen de göreceli olarak etkilidir.
Ancak masonlar deyince Türkiye'de benim aklıma
şüyuu vukuudan beter sözü gelir. Masonluğun bu
derece dilden dile dolaşması, gücünün abartılması
olguyu, şüyuu vukuudan beter seviyesine
taşımıştır. Kitapta da yazdım; tanıdığım
masonlar oldu. Masonluk; felsefi ve bilgisel
yönünden ziyade ekonomik bir dayanışma
ve giderek bir sınıfsal örgütlenme olarak
temayüz ediyor. Bugün eskisi kadar
popüler olmaması, 'ikbal için' masonluğa
eskisi kadar ihtiyaç duyulmamasındandır.
- 31 yıldır istihbarat çalışan bir gazetecisin. Çok sayıda istihbaratçı ile teşriki mesain oldu. Bu tecrübeye rağmen MİT Gerçeği'ni yazarken öğrendiğin en enteresan şey neydi?
- Bilgi ihracı için yola çıkıp da iktidar peşine
düşen yapılardan birini keşfetme imkânı buldum
mesela. Bunlardan Türkiye'de etkin olan bir küresel
grubun Türkiye temsilcisi 2018'de ülkemizden
sınır dışı edildi. Elbette terör operasyonları da
çok önemlidir, ama bu mesela bana bir terör
operasyonundan daha önemli görünüyor. Öğrenirken
eğlenmeyi seven de bir okur-yazar olduğum
için okura şifreyi çözmesi için ipuçları bıraktım.
Apokalips'in anlatıldığı bölüm Adana'dan başlar.
İspanyol postmodern polisiye yazarından Arturo
Perez Reverte'den bir epigrafla... Bahsettiğim örgüt de
15 Temmuz 1957'de dünyanın İspanyolca konuşulan
bir ülkesinde kurulmuştur. Geçtiğimiz günlerde
sosyal medyadan bir okurum, şifreleri yakaladığını,
ancak bulmacayı tam çözemediğini söyledi. Yeni
ipuçları verdim. Dediğim gibi öğrenirken tıpkı benim
gibi okurun da eğlenmesini istiyorum.
İLK KEZ AÇIĞA ÇIKAN ÖRGÜT RAPORLARI
- Kitapta ilgi çekici başka neler var peki? Sen okurun yerinde olsan bu kitabı hangi bilgi vaatlerinden dolayı alırdın?
- Bir defa istihbarat benim çalışma alanım. Bir başkası yazsaydı da almak durumundaydım. Ki bu alanda çalışan kıymetli yazar arkadaşlar var, kitaplarını alıp okuyorum. Bir defa MİT'in 25 yıllık evrimini göstermeyi vadediyor MİT Gerçeği. Terörle mücadele açısından bakarsak PKK, FETÖ, DEAŞ'la ilgili kamuoyuna yansımamış raporlar var. MİT'te 13 yıllık bir Hakan Fidan olgusu var, Fidan'ın birikimini daha yakından bilmek isteyenler için yeterli bilgi bulunuyor kitapta. Yabancı servislerin, misal CIA'in Burç Operasyonu gibi enteresan operasyonları var; bir emekli istihbaratçı anlatmıştı bana. Gerçekleri sanki birer efsanelermişçesine zamana dirençli bir üslupla anlatmaya çalıştım. Umarım maksat hâsıl olmuştur.
- Kısaca cevaplayabileceğin son bir soru: MİT Gerçeği serinin ikincisiydi. Devam edecek mi?
- Üç kitap olarak tasarlanmıştı MİT serisi. Ancak bir sonraki için erken. Çünkü bugüne kadarki dönemi anlattık. Zamanını beklemek lazım. Bundan sonra tekrar romanlarıma yöneleceğim Serkan. Roman yazımında beş seneyi aştım mı kendimi kötü hissediyorum. Yaş da kemale erdi, yarım asra merdiven dayadık. Bizim nesil -istisnalar kaideyi bozmaz- "Yoruldum yoruldum" dedikçe daha fazla çalışmayı şiar edinmiş bir nesildir. Hazır sağlık varken yazmak lazım. MİT serisinin üçüncüsü Allah ömür verirse en az beş yılı bulur.