atv'nin her geçen bölüm heyecanını ve takipçi kitlesini yükselten, kendine has bir izleyicisi olan Aldatmak dizisinin öne çıkan isimlerinden biri de Feyza Sevil Güngör... Dizide canlandırdığı Oylum karakteri; kimileri için nefret objesi kimileri kader kurbanı genç bir anne. Dizi oyuncuları genellikle haftada bir gün izinlerini özel hayatlarına ayırırken, Feyza Sevil Güngör perşembe gününü İstanbul Üniversitesi Onkoloji Bölümü'nde tedavi gören çocuklarla geçirdi. Çocukların vaktinden çalmamak için çıkışta kendisiyle soru-cevap yaptık.
- Çapa Tıp Fakültesi'nde onkoloji bölümününde tedavi gören çocukları ziyaret etme fikri nasıl ortaya çıktı? Psikoloji bölümü mezunu biri olarak bugün neler hissettiniz?
- Aslında bu benim fikrim değildi. Haklarını yiyemem İstanbul Üniversitesi'nin bir etkinliğiymiş. Bu topluluğun, çok tatlı insanların, çok tatlı öğrencilerin akıllarına gelmiş bir şey ve iyi ki de bu projeyi yapmışlar. Bir psikoloji öğrencisi olarak bakmaktan ziyade bir insan olarak bile beni çok etkiledi. Yemek yaparken Elif'le beraber duygusallaşma ya da derinleşmemeye çalıştım. Çünkü o zaman onun için de benim için daha zor olurdu, fakat sonrasında insan ister istemez düşünüyor. Annesiyle konuştuk neler yaşadığını, sürecini öğrendim ve inanılmaz zor bir süreç ve en çok ihtiyaç duydukları şeyin oyun olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar çocuk, ne olursa olsun en büyük ihtiyaçları oyun aslında. Bir de Elif'in kendinin söylediği bir şey vardı. "O kadar da canım acımıyor benim" dedi, aşıdan gelmişti.
Annesi "Kaç yaşında kadınım, benim daha çok canım acıyor kızıma yapılanları görünce, ne kadar güçlü diyorum" dedi. Ben çocukların bu süreçleri daha güçlü geçirdiklerine inanıyorum.
- Bildiğiniz yerden devam edelim. Aldatmak dizisinden teklif geldiğinde aklınıza gelen ilk ne oldu?
- Görüşmeye gittiğimde ilk merak ettiğim şey oyuncu kadrosuydu. Gitmeden bildiğim tek kişi annemdi.
Annemin kim olacağı açıkçası diziye bu kadar sıcak bakmamı ve bu kadar heveslenmemi teşvik etmiş bir detaydı benim için. Çünkü Vahide Ablanın -ama o zamanlar benim için Vahide Perçin'di benim için- kızını oynamayı çok istemiştim, ona çok sevinmiştim.
- Dizi kadrosunda usta isimler yer alıyor. Hiç "Dışardan göründüğü gibi değilmiş, çok sevdim, hayran kaldım" dediğiniz bir isim oldu mu?
- Vahide Abla'nın çok daha soğuk biraz daha fazla mesafeli biri olabileceğini düşünmüştüm. Ki zaten aslında mesafeli de biri. Bana göre, bu benim düşüncem. Güzel bir mesafesi var. Bu mesafeyi kişiden kişiye değiştirdiğine şahidim. Benim kendi adıma Feyza ve Vahide Abla ilişkisi adına sandığımdan çok çok daha güzel, çok daha sıcak, çok samimi, daha gerçek bir ilişki oldu. Çünkü benim için çok önemliydi aile arasındaki ilişki. Özellikle annemle ilişkim, hikaye gereği, setteki yoğunluktan dolayı kimlerle geçirdiğin vakit çok önemli. Ercan Kesal Abi de göründüğünden çok çok daha samimi, sıcak biri. Mustafa Uğurlu Abi de uzaktan çok daha böyle soğuk gözüküyor ama inanılmaz sıcak biridir.
Çok mutluyum ama yani inanılmaz hissediyorum.
- Dizide canlandırdığınız Oylum ile gerçek hayatta arkadaş olur muydunuz mu?
- Gerçek hayatta Oylum ile arkadaş olurdum yani denk gelirdik. Oylum'u Oylum olarak seviyorum. Oylum'un kendisini seviyorum. Fakat Oylum'un hayatı çok zor, Oylum'un hayatını bilseydim eğer, bunu duyup arkadaş olmak istemezdim. Oylum'un hayatını bilmeden tanısaydım olurdum.
Oylum çok tatlı bence, çok eğlenceli, kendi dünyası olan, kendi hayalleri olan, çok tatlı bir kız, niyet olarak. Benim için arkadaşlıkta önemli olan niyettir.
VİYANA ÇOK MUTLU EDERDİ
- Türk dizileri, yurt dışında büyük başarılara imza atıyor. Seçme şansınız olsa nerede ünlü olmak isterdiniz?
- Spesifik olarak bir şey söylemek çok istemem ama tabii ki her yer beni çok mutlu eder. Bir şey seçmek aklıma çok gelmiyor, fakat ben gelir düzeyi yüksek ülkelerde çok çok çok ünlü olmak isterdim herhalde. İsviçre'de, İsveç'te filan çok isterdim tabi ama her yerde olmak beni çok mutlu eder. Viyana'da olmak da beni çok mutlu eder. Refah seviyesi çok yüksek ülkelerde tanınıyor olmak sanki daha iyi, daha seçici olabiliyorlar çünkü.
Seçenekleri çok daha fazla olabiliyor, yaşam kalitesi ve yaşam düzeylerinden dolayı daha özel hissettirebilirdi. Bu soruya illa cevap vermem gerekirse bu cevabı veririm.
Yoksa spesifik olarak benim için öyle bir yer yok, ha bir de İtalya'ya çok isterdim, çünkü çok sıcakkanlılar. Tatlı, çok sıcak bir hayranlıkları olduğunu düşünüyorum.
Samimiyeti çok güzel ifade ettiklerini düşünüyorum bu konuda, sıcaklığı çok da severim. İsviçre, İsveç bir tık daha soğuklar.
UMARIM UĞURCAN OKUMAZ
- Uyuya kaldınız, sete geç kalmışsınız. Bahaneniz ne olur?
- Daha önce uyuya kaldığım oldu ama geç kalmadım. Geç kalsaydım herhalde köpeğim Roka ile ilgili bahane sunardım.
Aniden bir şey oldu ya da veterinere götürmem gerekti gibi.
Umarım Uğurcan okumaz çünkü henüz sezon bitmedi ve garantisi yok geç kalmayacağımın.
- Yaz kış dondurma yediğinizi duyduk. En sevdiğiniz hangi dondurma türü?
- Çok genel bir cevap veremem çünkü her dondurmacıyı bilirim de ona göre yerim zaten. Genel olarak tahinli dondurma çok severim, bademli çok severim, kestaneli de bu arada çok severim. Kavunlu ve limonlu da meyve de çok sevdiğimdir.
- Rehberinizde "Açma" diye kaydettiğiniz biri var mı?
- Evet, açma diye kaydettiğim insan var, hatta 'sakın açma' diye kaydettiğim insan da var.
YEMEK YEMEK İÇİN YAŞIYORUM
- En sevdiğiniz yemekler?
- Ben yemek yemeyi çok seven biriyim. Hep derler ya yaşamak için yemek yemek ya da yemek yemek için yaşamak. Ben yemek yemek için yaşıyorum. Çok isterdim yaşamak için yemek yemeyi. Çünkü bana çok daha kolay geliyor yaşaması. Ben her şeyi çok severim. Sevmediklerimi söyleyeyim; ben bir tek bamya sevmem, tek sevmediğim yemek diyebilirim. Diğer her şeyi çok severim. Bir Ege mutfağı düşkünlüğüm var. Ekstradan zeytinyağlılara bayılırım. Et de çok sevmem, etli yemekleri çok tercih etmem. Aklıma şu anda ilk gelen en sevdiğin zeytinyağlılardan da kabak çiçeği dolması, kesinlikle bayılıyorum.
ŞEF FEYZA'DAN FIRINDA BALIK TARİFİ
- Sürpriz bir misafir aradı, yemeğe geliyor. Mutfağa girdi- girdiniz, ne yaparsınız?
- Fırın yemekleri benim için çok kolay, çok da pratik gelir. Bir de ben balık çok severim, fırında balık yapmayı, levrek ya da so- somon yapmayı çok severim. Fırına mon atarım üzerine, yanına patatesleri atarım, altına da üzerine soğan sarımsak ve baharat komple böyle kapatırım. Bazen üstünde kapatırım pişirme ka-kağıdıyla, bazen kapatmam pişer ğıdıyla, çok da güzel pişer. Altına da bir fırın tepsisine de zeytinyağlan- zeytinyağlanmış, baharatlanmış sebzeler mış, atarım. Yanına bir tane salatası yaparım. Minik bir balık menüsü benim için direk biri aradığında yaptığım fix menüdür.
VOLEYBOL KARİYERİM İYİ Kİ BİTMİŞ!
- 178 boyla çok rahat voleybol kariyeriniz olabilirdi. Dünya Şampiyonu Voleybol Milli Takımızı izlerken neler hissettiniz, "Keşke voleybola devam etseydim" dediniz mi?
- Travmatik bir yerden, 'yok izleyemem ben' gibi bir şey asla olmuyor, gurur duyarak izliyorum. Zaten aynı takımda oynadığım daha doğrusu benim oynadığım kulüpte oynayan oyuncular var tanıdığım. O yüzden ekstra mutlu ediyor beni. Simge var, Aslı ve daha çok vardı. Çok da güzel giden kariyerim sakatlıktan dolayı bitmek durumunda kaldı. Kulüp seçmelerinde checkupa girmem gerekiyordu. Elenmek durumunda kaldım. Çünkü iyileştiğini zannettiğim sakatlıkta hiçbir iyileşme olmamıştı, hatta genetik problemim de vardı kalbimle ilgili, o çıkmış ortaya. Bu yüzden de çok büyük bir yaram yok aslında. Çünkü vazgeçiş değildi benimki, sağlığım daha önemli.
ANKARA YEMEK İÇİN KEYİFLİ BİR ŞEHİR
- Ankara doğumlu bir Çerkez olarak İstanbul'da yaşamak nasıl bir şey?
- Evet Ankaralıyım fakat ben Ankara'da yaşamadım yani bir yaşında taşıyoruz ve benim haberim bile yok, bu yüzden de Ankara'yı çok iyi de bilmem. Akrabalarımın hepsi orada. Anne baba tarafı orada ve onlar için tabii ki neredeyse her bayram oraya gittim. Boşluklarımızla bir şekilde gittik. Ben Ankara'yı çok sevenlerden değilim ama hep Ankara'da yaşamayan Ankara'yı sevmezmiş derler. Ben yaşamadığım için galiba çok sevemiyorum. Bana biraz İstanbul'dan dolayı belki de, biraz ölü geliyor. Her şey sanki hemen kapanıyormuş gibi geliyor. Akraba ziyareti için Ankara'ya gittiğimde de çok da huzur bulmam aslında. Çünkü ben küçükken annemle babam arasında çatışmalar olurdu ya da benim kendi içimde kaybım olurdu. Önce hangisine gitmeliyim, en çok hangi akrabamda vakit geçirmeliyim? Benim için Ankara hep böyle oldu, yani iki aile tarafında anne baba tarafında, akrabalar için ayıp olmasın, birilerini unuttun mu? Ne yalan söyleyim çok sevdiğim bir yer değildir, gidince huzur bulmam ama ailem orada ve hep gidiyorum. Fakat şu var yemek için yaşayanlardan olduğum için balığın en güzelinin Ankara'da olduğunu söylerler hep ya da birçok şeyin en güzelini orada yersin derler ve ben öyle olduğuna inanıyorum. Yemek yemesi çok keyif veren bir şehir benim için Ankara.