Düşünün sosyal medya ne kadar uzun süredir hayatımızda... Konu üzerinde yapılan akademik araştırmalarda 1971 yılında ilk e-mail'in atılmasıyla birlikte sosyal medyanın start aldığı savı benimsenir. Yani bugün mesela Facebook üzerinde açılmış bir milyarı aşkın hesabın temelleri şu an bildiğimiz tüm sosyal medya platformlarının başlangıcı olarak da yine o yollanan ilk e-mail kabul ediliyor. 1997'de weblog terimi ortaya çıktı. 2004'te Wordpress ile blog ve blogger'lık daha fazla önem kazandı, kazanç kaynağına dönüştü. 2004'te Facebook açıldı. Tüm bu platformlar da dijital sosyalliği hızlandırdı. LinkedIn 2002 senesinde iş dünyası ve kariyer odaklı profesyoneller için kuruldu. 2010'da Instagram hayatımıza girdi. Ve sonrasında ardı ardına çeşitli platformlar kuruldu o günden bugüne kadar...
ARTIK 'NAİFLİĞİNİ' KAYBETTİ
1990'ların sonundan itibaren sosyal medya dünyayı birbirine hiç olmadığı gibi farklı bir şekilde bağladı. İnsanlar hatta birbirini daha önce hiç birbirini tanımayan insanlar birbiriyle tanışma, birbirlerinin hayatlarını takip etmeye başladı. "Peki o günden bugüne ne oldu? Sosyal medyaya olan bakış açısı neden değişti, neler değişti? diye sorabilirsiniz. En başında çok naif, çıkarsız, objektif ve 'gerçek' görülen sosyal medya dünyası yıllar içinde ne yazık ki bir dönem büyümesini ve etkili olmasını sağlayan her bir kalesini kaybetti. Zaman içinde tam olarak orman kanunlarının geçerli olduğu her türlü ahlaki yozlaşmanın yaşandığı alanlar haline geldi sosyal medya platformları... Eleştiri de acımasızca yapılıyordu, özel hayata dair en ince ayrıntısına kadar tüm detaylar da korkusuzca paylaşılıyordu...
ÜNLÜLER KULLANMAMAYA BAŞLADI
Sık sık sosyal medyayı eleştiren yazılara denk gelmeye başladık. "Neler oluyor?" diye sorduğunuzu işitir gibiyim... Prestijli bir yayın olan Business Insider geçtiğimiz günlerde oldukça iddialı bir makale yayınladı. Bu makalede "Gittikçe daha çok insan sosyal medyayı kullanmaktan vazgeçti. Birer birer sosyal medya hesaplarını silen birçok kişiye rastlamaya başladık. Özellikle de ünlüler dünyasında sosyal medya sahibi olmama yeni bir statü sembolü haline geldi. Birçok ünlü isim sosyal medya kullanmamaya başladı" diye yazdı... Biz de bunun üzerine sosyal medyadan uzak duran ünlülerin kim olduğu, yabancı medyanın konu üzerindeki bakış açısını ve özellikle de bizim şov dünyamızın önemli isimlerini yakın mercek altına alalım, bu konuyu masaya yatıralım istedik.
HÜLYA KOÇYİĞİT: İNSANLARI GERÇEK HAYATTAN UZAKLAŞTIRIYOR
Sosyal medyayı kişisel haberleşme tarzında kullanıyoruz. Benim sadece Instagram hesabım var. Bu hesabımı kullanmaya da devam edeceğim. Çünkü orada herhangi bir sosyal kampanyayı destekleme imkanım olabiliyor. Aslında sosyal medyada ne amaçla ve ne kadar süre vakit geçirdiğimiz ayrıntısı da çok önemli. Kimisinin telefonu sadece bu sebeple elinden düşmüyor mesala. İşte bunu çok tehlikeli buluyorum. İnsanların özel hayatlarını her yönüyle açmalarını ben de pek hoş karşılamıyorum ve de "-mış" gibi hayatlar görüyoruz. Gerçeklikten uzaklaştırıyor insanları, aynı prototipe sokuyor gibi geliyor. Sosyal medyanın türlü tuzağı var. Bu tuzaklara düşmemek gerektiğini düşünüyorum.
SİNAN AKÇIL: SOSYAL MEDYA MI GALİP GELECEK, BİZ Mİ?
Instagram, Twitter ilk ortaya çıktığında da uzun bir süre hesap açmamak için direndim. Hatta etrafımdakiler şaşırıyordu. Ama daha sonra buna karşı duramadım, çünkü istediğim an gazete, televizyon beklemeden kendi sayfamdan istediğim haberi yayabilmek çok rahatlatıcı oluyordu. Ama günümüzde 'sosyal medyasızlık' fikrini daha çekici, daha gizemli ve daha merak ettirici bulmaya başladım. Twitter, Instagram ve Facebook'ta beni takip eden 10 milyon kişi zaten bir şekilde önemli haberlerimi alır, her anıma da şahit olmalarına gerek yok diye düşünüyorum. Burada önemli olan ilk adımı atmak. İlk ben yapar mıyım bilemiyorum ama şayet bu bir akıma dönerse bu akımın öncülerinden biri olmaya hazırım. Tek aklıma takılan bazen yardımlarımız oluyor, bu kişilerin bana ulaşması için başka bir yol bulmam gerekebilir. Bakalım sosyal medya mı galip, biz mi? İleride göreceğiz...
İLKİN TÜFEKÇİ: KAPATSAM, YOKLUĞUNU ARAMAM
Sosyal medya, elbette hepimizin hayatında yer almakta. Ben esiri olanlardan değilim açıkçası. Daha çok mesleğimle ilgili paylaşımlar yapıyorum. Mesleğimiz gereği göz önünde olunca, sevgiyle , heyecanla paylaşım bekleyen, bu paylaşımlara ilgi duyan takip eden insanlar için belli bir dengede kullanmayı tercih ediyorum. Ama kişisel olarak çok zaman geçirmem. Hemen hemen kimsenin story'sini izlemem. Kendi paylaşımımı yaparım ama orda kim ne yapmış, gündem ne olmuş diye çok vakit geçirmiyorum. Dolayısıyla bugün kapatsam, yokluğunu aramam.
SELEN GÖRGÜZEL: İŞLERİMİZİ DUYURMA İMKANI OLUYOR
Biz kapasak fake'mizi açarlar! Sosyal medyada kendi kontrolümüzde işlerimizi duyurabilme imkanımız olduğu için şu an uzak durmak istesem de duramam. Ama ben de Brad Pitt olsam direk kaparım hesaplarımı. Oradan özel hayat paylaşımı yapmayı zaten çok doğru bulmuyorum.
LİNET: İŞİMLE VAR OLMAM ÖNEMLİ
Çok önemli bir konuda benden fikir istediniz. Ben sosyal medyanın sadece iş için olduğunu düşünüyorum. Evet teknoloji çok güzel fakat bunu yararına kullanıldığında güzel. Zarar vermeye başladığı anda sınırını çizmek önemli. Dolayısıyla katılıyorum, özel hayat adı üstünde deşifre etmenin kimseye faydası yok. Özellikle benim için hep işimle var olmak için kullanmam gereken bir ortam sosyal medya. Tanıtım için kullanırım ama kendi özelimde hayır diyorum.
IMAN CASABLANCA: SOSYAL MEDYA, EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN MERKEZİ
Ara sıra sosyal medyaya ara vermeyi tercih eden biri olarak yabancı oyuncuların tercihini anlayabiliyorum, bazen sosyal medya çok yorucu olabiliyor. Ama sosyal medyanın gücünü inkar edemeyiz. Dünya çapında eğlence sektörü onun etrafında dönüyor hatta bir sürü isim sosyal medyada ünlü olup öyle ekrana geçiş yaptı. Yabancı oyuncular, eski jenerasyon ayrıca onlar zaten çok yüksek bir noktada kariyer açısından dolaysıyla sosyal medyasız da iş teklifleri alabilirler. Genç jenerasyon içinse bu mümkün değil. Ben kaliteli paylaşım yapma taraftarıyım, öyle de yapıyorum.
TÜLİN ŞAHİN: KİMSENİN DOĞRU DÜZGÜN BİR ŞEY ÜRETTİĞİ YOK
Bu akımı başlatan fikre katılıyorum. Yorucu, stresli ve fazla paylaşımı gereksiz buluyorum. Herkes 'dijital içerik üreticisi' oldu artık. Ama herkes birbirinin içeriğini kopyalıyor, o da ironik! Kimsenin doğru düzgün bir şey ürettiği orijinal bir içerik yok bence. Ve tabii ünlülerin özel hayat durumu! Biz yıllarca 'Aman şurada şöyle görünmeyim, dikkat edeyim' diye yaşadık. Bence kendi eliyle en özel anlarını paylaşanları anlamak mümkün değil. Bir sürü dijital ajans oluştu. Bana da var olmak için takipçilerim ile her anımı paylaşıp bir etkileşim yaratmam gerektiğini söylediler. Neden? Ne mecburiyetim var? Yıllardır beni mesleğimden dolayı tanıyorlar ve medyadan da hep öyle takip ettiler. Benim mesleğim ne? Modellik. Yıllardır defile, TV, dergi ve sosyal medya oluştuğundan beri moda, güzellik, sağlıklı beslenme, spor, seyahat yani bir modelin hayatında olan şeylerin tüyolarını paylaşıyorum. Onun dışında zıt pıt aç her şeyini anlat, sergile; bunları doğru bulmuyorum. Ben zaten Instagram'ı çok geç açtım. Çok uzun süre gizli tuttum. Bazen story atıyorum post falan üşeniyorum. Ve tabii ki sorguluyorum, neden hayatımızı bu kadar uluorta yaşamlıyız ki diye. Herkes daha doğrusu buna dünden hazırmış. Arabamın içinde giderken sokaklarda adım başı poz veren kişileri gördükçe gülüyorum. Herkes model, herkes fotoğrafçı, herkes filozof...
AYDİLGE: EŞYAYA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDAYIZ
Pazarda beğeni alan ya da linçlenen bir metaya, yani eşyaya dönüşmüş durumdayız. Ama sosyal medya tamamen kötü demek değil bu. Ben müziğimi, konserlerimi paylaşmak ve toplumsal konulardaki fikirlerimi paylaşmak için kullanıyorum sosyal medyayı. Beğenilerden oluşan bir skor tabelası olarak değil, dinleyicimle bağ kurabildiğim bir sevgi ağı olarak düşünüyorum. O yüzden kapatmam. Bıçak gibi sosyal medya, ekmek de kesebilirsiniz, kötüye de kullanabilirsiniz.
GÜLSİM ALİ: ÇOK BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR
Günümüzde bir çok "ünlü" sosyal medya sayesinde bir popülarite kazandı. Bu yabancı ünlü isimler en uç örneklerden ve onlar sosyal medya olmadan da herkesin dilinde olan başarılı insanlardı. Ben de kapatmayı düşünmüyor değilim, bazen uzaklaşmak istiyorum çünkü yararlı olduğu kadar da bilgi kirliliği de var.
SCARLETT JOHANSSON: ÇOCUKLARIMIN VAKTİNİ ÇALDI
Herhalde dünyada en son yapacağım ya da yapma ihtimalimim en az olacağı şey özel hayatıma dair detayları bir platformda paylaşmak olurdu. Bir keresinde üç günlük bir Instagram tecrübesi yaşadım. Bir anda bir arkadaşımın yanında bir süre çalışmış olan birinin Instagram sayfasında yaklaşık 20 dakika geçirdiğimi fark ettim. Çocuklarımla uğraşırken daha farklı bir şeyleri kaybettiğimi düşündüm. Ve bence bu çok korkutucu, çok üzücüydü. Sanırım kalbim çok kırılgan ve kesinlikle bu tarz platformlar bana göre değil.
OLIVIA COLMAN: ARTIK NEFRET YAYIYOR
Sosyal medyayı insanların başkaları tarafından kabul görme çabası ve kibirlerini sergilemenin bir yolu olarak görüyorum. Ayrıca kendisi hakkında yazılan yorumları okumanın iyi bir şey olmadığını düşünüyorum. Herkes herkesten nefret ediyor gibi. Artık nefret yayıyor.
COLIN FIRTH: ZATEN GÖZ ÖNÜNDEYİZ...
Zaten gözler önünde bir hayatımız var. Evde olduğum zaman bana özel anların bana ait kalmasını istiyorum. Bir de kimsenin bana objektif doğrultmadığı o anlarda da kendi kendime fotoğraf çekip paylaşmam bana garip geldi.
KATE MOSS: BENLİK DEĞİL
Mankenlik dünyası şu an çok farklı. Sürekli sosyal medyada olmanız gerekiyor gibi... Benim yapabileceğim bir şey değil. Benlik bir iş değil. Sosyal medyada yokum.
BRAD PITT: GENÇ OLSAYDIM BELKİ!
Kabul edelim ki sosyal medya birbirimizden haberdar olmamızı sağlıyor. Doğru bilgi verebilir, haberdar olabilir, hatalı bilgiyi düzeltebilirsiniz. Daha genç olsaydım, kariyerimin daha başında olsaydım kesinlikle sosyal medyada olurdum. Ama artık şu anda bana katacağı bir şeyi olmadığını düşünüyorum.