İstanbul'un köpekleri, kedileri ve şirin evleriyle öne çıkan şirin semti Kuzguncuk'ta, son yıllarda Kars'ın Susuz ilçesinde köpek kısırlaştırma konusundaki çalışmalarıyla dikkat çeken Rabia Öztürk ile buluştuk. Köpek sorununun sebeplerini, kısırlaştırmada belediyelerin neden başarısız olduklarını ve çözümü konuştuk. Tabii ki sohbetimize semtin baktığı kedi ve köpekler de eşlik etti. Öztürk'e ilk sorumuz, "Sürekli Kars'tasınız, siz ne iş yapıyorsunuz?" oluyor. Muhabbet su gibi akıyor.
- Karşıma en çok çıkan soru bu. Tabii ki siz de insanlar da merak ediyor. 'Böyle bir kadının, -10 derecede Kars / Susuz'da çamurunda içinde ne işi var' diyorlar. Aslında merak etmek demeyelim de beni sorguluyorlar. Tatile gittiğimde orada kaldığımda sorun olmuyor ama ertesi gün Kars'ta görünce hakarete varan mesajlar geliyor. Onların görmek istedikleri çamur içinde, kirli pas içinde bir hayvansever. Artık ruj sürerken dahi baskı altında hissediyorum kendimi. Keşke onlar da gelse, bir kulübenin yapımına katkı verse, veteriner çalışırken serumu uzatsa, gönüllülere bir tas çorba kaynatsa! Birlikte el ele versek, yıkıcı değil yapıcı olsak, çok daha iyi olacak.
- Nerede büyüdünüz, ailenizden bahseder misiniz?
- Eskişehir'de büyüdüm. Anadolu Üniversitesi, işletme mezunuyum. Memur bir ailenin çocuğuyum. 17 yaşından beri çalışıyorum. Kafelerde komilik, garsonluk yaptım. Kazandığım parayla mahallenin köpeklerine bakardım. Erken yaşta iş hayatına atıldım. Sekiz yıl mağaza yöneticiliği yaptım. En son Ülker'de İç Anadolu bölge sorumlusuydum. Ama çılgın kariyer hedefleri beni heyecanlandırmıyordu. Kendime zaman ayırmadığımı fark ettim. İstifa ettim. İş seyahatlerinde yollarda yaralanmış, terk edilmiş hayvanlar görüyordum. Annemle yardımcı oluyor, tedavilerini yaptırıyorduk, besliyorduk. İşi bırakmam sonrası doğayı ne kadar özlediğimi fark ettim. Tamamen hayvanlarla ilgilenmeye başladım. Yaptıklarımdan hoşlanan insanlar 'Bizim için de mama götürür müsün?' demeye başladı. Çalışmalarım ve gelen destekler çoğaldı. Sonra bir mama markasının yüzü oldum. Hem geçimi sağladım, hem hayvanlar için yardım yapabildik. Pilates eğitmenliğim de var ama onu da öteledim. Kendime ait sosyal medya çalışmalarım ve marka danışmanlıklarım var.
KALYON HOLDİNG'İN DESTEĞİ ÖRNEK OLUYOR
- Desteklerden biraz bahseder misiniz?
- Bu konu önemli. 'Köpek sorunu var' diye söylenip duranlar keşke Kalyon Holding gibi elini taşın altına koysa. Sosyal medyadaki çalışmalarımızı görüp bizimle temasa geçtiler. Her ay köpeklerin kısırlaştırılması gereken ilacı temin ediyorlar. Bu, her ay devam eden bir proje. Sanırım Kocaeli taraflarında da bir kısırlaştırma merkezinin kurulmasına katkı sağladılar. Bu çok önemli. Neden çünkü arkadan başka sonsorluklar da geldi hayvanlar için. Böyle iyi niyetli çalışmalar beni de daha çok proje üretmeye sevk ediyor.
ÇÖZÜM İTLAF DEĞİL, NÜFUS KONTROLÜ
"Hayvanseverleri ne yazık ki hiç tanımıyorlar ya da yanlış tanıyorlar. Bir kısmı da bilinçli olarak olayları yanlış aksettiriyor. Hiçbir hayvansever, sokaktaki köpek popülasyonundan mutlu değil. Hepimizin istediği, belediyelerin görevleri olan kısırlaştırmayı yapıp durumu kontrol altına alması. Eskiden nasıldı; mahallemizde bildiğimiz, aşılı, küpeli köpeğimiz vardı. Bizler de bugün köpek nüfusu, kontrol altına alınsın istiyoruz. Ama bir grup insan bu kontrolü itlaf ile sağlamak istiyor. Bizler ise kısırlaştırma yapılarak nüfus kontrolü istiyoruz."
EN BÜYÜK SORUN KIRSALDA
"Çalışmalarımız şunu gösterdi insanlara: Kısırlaştırma çok da zor bir şey değilmiş. 300-500 lira bağışları birleştirip toplu kısırlaştırma yapabiliyorlar. Ahırdan bozma bir yerde, hayvanların güle oynaya gelip, yine gülerek çıktığı operasyonlarla bu iş oluyormuş. Türkiye'nin en zor yerinde bu şartlarda yapılabiliyorsa niye başka yerlerde yapılamasın? Ancak özellikle kırsalda köpekleri kısırlaştırmak istemiyorlar. İstese de öyle bir merkez yok. Niye istemiyor; çünkü kurda saldırmaz, çobana eşlik etmez, havlamaz! Ne yapıyor, yılda iki kere doğurtuyor. En iyi iki yavruyu kendine ayırıp kalan sekizi çöpe atıyor. Çözüm itlaf diyenler bunları bilmiyor. İstediğiniz kadar köpekleri öldürün sorunu bitiremezseniz. Köylerdeki köpekler bir yasayla denetim altına alınmalı, kısırlaştırılmalı."
YAKINDA SARUHAN'I DA BENİMLE YOLLARDA GÖRÜRSENİZ ŞAŞIRMAYIN
"Allah dağına göre kar verir derler ya, sevdiğim insan da hayvanlarla çok içli dışlı olmasa da onlara da sevdama da saygı duyan, bana her anlamda destek veren biri. Herkes sevgilisinin her ay Kars'a gitmesine sessiz kalmaz yani! Ama Saruhan Hünel beni tanıdıkça, hayvanlar için çabamı gördükçe benimsedi. Allah karşıma böyle bir insan çıkardığı için hep şükrederim. Onun anlayışı olmasa Kars'ta birçok hayvanın kaderi farklı olurdu. Kendisinin de beni tanıdıktan sonra bu konuda farkındalığı arttı. Eskiden yapmadığı şeyleri şimdi yapıyor. Bir restorana gittiğimizde artan yemekleri benden önce paket yaptırıyor. Yolda gördüğümüz hayvanların hasta olup olmadıklarına dikkat ediyor. Yakında onu da benimle yollarda görürseniz şaşırmayın."