Çin ile Hindistan arasındaki nüfus yarışı, genç ve dinamik bir toplumun, ekonomik bir refaha kapı araladığının da göstergesi oldu. Teknolojik anlamda gelişmiş birçok devletin, vatandaşlarını çocuk yapmaya teşvik etmesi son yılların en dikkat çekici gelişmelerinden biri. Genç bir toplumun neden önemli olduğunu, ülkelerin nüfusunu gençleştirmek için attığı adımları ve devletlerin nüfus yarışını konu aldığımız bu çalışmamızı gelin hep beraber okuyalım... Uluslararası arenada güçlü olmanın yolunun genç nüfustan geçtiğine değinen Erciyes Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Müdürü, Sosyal ve Beşeri Bilimler Uzmanı Dr. Mustafa Atak, "Uluslararası ilişkilerde söz sahibi olmanın yolu olarak görülen nüfus fazlalığı, aynı zamanda topluma bir psikolojik üstünlük duygusu da yaşatmaktadır.
Nüfus artışının ekonomik büyümeye, teknolojik gelişmeye, sermaye birikimine önemli katkısı var. Sonuçta nüfusun; eğitimi, istihdamı, genç ve bağımlı olmayan nüfusun artırılması ve aile müessesesinin ayakta kalabilmesi için acilen önlemlerin alınması ve gerekli çalışmaların yapılması zaruret halini almıştır.
Gelecekte söz sahibi devletler, bunları önemseyenler olacaktır" dedi. Tarihten bugüne kadar genç nüfusun devletler için hep önemli olduğunu söyleyen Dr. Atak, "Tarih boyu birçok devlet nüfusun artırılması yönünde politikalar geliştirmiştir. Eski Yunan'da belirli yaşa gelen gençlere evlenme zorunluluğu getirilmiş ve çok çocuğa sahip babalara ayrıcalıklar tanınmıştır. Roma'da Sezar tarafından nüfusu artırma amacıyla bekarlar ve kısırlar aleyhine kanun çıkarılmıştır.
Katolik Hristiyanlar, İncil'de çoğalmak ve arzı doldurmak ile ilgili metinlerden hareketle genç yaşta evlenip çocuk sahibi olmayı teşvik etmişlerdir. İslam dininde de 'Evleniniz, çoğalınız, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla övüneceğim' hadisi şerifi ile 'İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyelerinizden de evliliğe müsait olanları evlendirin. Eğer onlar fakir iseler Allah onları lütfuyla zengin eder' (Nur 32) gibi ayeti kerimeler evliliği ve çoğalmayı teşvik etmektedir. 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa'da nüfus artışı sürekli teşvik edilmiştir. Mesela İngiltere'de en az üç çocuk sahibi olma düsturu benimsenmiştir" ifadelerini kullandı.
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA TEŞVİK VARDI
Cumhuriyetin ilk yıllarında da nüfus artışına önem verildiğini kaydeden Atak, "1912-1923 yılları arasında Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi üç önemli savaştan çıkan Türkiye, yetişmiş ve genç işgücünü kaybederek ekonomik olarak tarihteki en zayıf dönemini yaşamıştır. Dolayısıyla cumhuriyetin ilk dönemlerinde nüfusun artırılması konusunda 1923-1960 yılları arasında büyük çaba gösterilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında çocuk sahibi olmanın özendirilmesi ve misak-ı milli de olmasına rağmen Lozan Anlaşmasıyla sınırlarımız dışında kalan Türklerin getirilmesi gibi adımlar atılmıştır" diye konuştu.
ERDOĞAN'IN ÜÇ ÇOCUK ÇAĞRISI
Türkiye'de doğum oranlarının düştüğüne değinen Atak, "TÜİK verilerine göre 1960 yılında binde 28.5 olan yıllık nüfus artış hızı 2021 yılında binde 12.7'ye düşmüştür. 2008'de nüfusun azalmasının tehlikesini fark eden dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 'En az üç çocuk yapın' demiştir. Çünkü Türkiye'nin nüfusu gittikçe yaşlanmakta, bağımlı nüfus sürekli çoğalmakta, doğum oranları düşmekte, evlenme oranları azalmakta ve boşanma oranları sürekli artmaktadır. Bu konuda çalışan annelere yönelik çeşitli iyileştirmeler yapılsa da yeterli düzeyde değildir. 2006 yılında nüfusun yüzde 6'sı 65 yaş üzerinde iken bu şekilde devam ederse 2050 yılında bu oran yüzde 18'e çıkacağı öngörülmektedir" şeklinde konuştu. Aile müessesesinin korunmasının önemine de dikkat çeken Dr. Atak, "Son dönemde çocuksuz aile ve ailesiz toplum oluşturma çabaları cinsel yönelim ve cinsiyetsizleştirme ile sonuçlandırılmaya çalışılan küresel bağlamda nüfusu azaltma ve aileyi yok etme projelerinin hayata geçirilmesi çabalarına şahit olmaktayız. Aile müessesi bu hareketlerle birlikte büyük tehdit altındadır. Bu durum evlenmeyen bireylerin sayısını artırarak nüfusun azalmasına yol açmaktadır" dedi.
ÇİN BİLE NÜFUSUNU ARTIRIYOR
Dünyanın en kalabalık ülkelerinden olan Çin'de bile nüfusu gençleştirici politikalara teşviklerin yapıldığını kaydeden Atak, "Çin'de nüfusun azalması karşısında çeşitli önlemler alınmaya başlanmış ve tek çocuk sahibi olma zorunluluğu kuralında değişikliğe gidilerek 2015 yılında iki çocuk sahip olabilmenin önünü açılmıştır. Tüm bu gelişmeler Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın 2008 yılında yaptığı çağrının gereği olarak devlet kurumlarının ve sivil toplumun aile kurumuna sahip çıkmasını ve çocuk sahibi olmayı teşvik edici çalışmalar yürütmesini elzem hale getirmiştir" ifadelerini kullandı.
BATI HAREKETE GEÇTİ
Batı'da da yeni nüfus politikaları uygulandığına değinen Atak, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Nüfus azalması karşısında Batılı ülkeler çeşitli önlemler de almışlardır. Mesela Fransa çeşitli reklam kampanyaları düzenlemiş, ailelerin çocuk yapmaktan kaçınmalarını önlemek için çocuk sahibi olanlara esnek çalışma imkânı sağlamıştır. Çocuk sahibi ailelere ulaşım konut ve eğitim alanında teşvikler sunulmuş ve üç çocuk sahibi ailelere bedava otomobil verilmiştir. Yanı sıra tek çocuk için 320 Euro, iki çocuk için 430 Euro, 3 çocuk için 540 Euro aylık ödemeleri yapılmıştır."
ÇOCUK TEŞVİĞİ İÇİN ADIM ATIYORLAR
Almanya'da aileler ilk çocuk için ayda 636, diğer her çocuk için ise 530 Euro sosyal yardım alacak. Bu miktar şu anda çocuk başına aylık 250 Euro olarak belirlenmiş vaziyette.
Macaristan'da ise dört ve daha fazla çocuk yapan aileler gelir vergisinden ömür boyu muaf tutuluyor. Ayrıca vergi indirimi, faizsiz kredi, eğitim ve araç yardımı gibi sosyal desteklerden faydalanabiliyor.
Danimarka'da üç sene boyunca çocuk malzemesi yardımı alıyor. Hamile kalmak isteyen anneler, eşleriyle yurt dışına tatile gönderiliyor.
Singapur, yüzde 0.83 ile dünyanın en düşük nüfus artış hızından birine sahip. Hükümet bu sebeple çocuk yapan ailelere yaklaşık 10 bin Euro destek sağlıyor. Bunun yanında vergi indirimi ve uzun süre hamilelik izni gibi kolaylıklar da sunuyor.
Güney Kore'de hükümet çocuk yapan ailelere maddi destek imkanı sunuyor. Çocuk yapan annelere yardımcı olmak adına, kreş ve anaokulları sayısı artırıldı. Buralarda hizmet ücretsiz olarak veriliyor.
Japonya'da da nüfusu gençleştirmek için çeşitli teşvikler veriliyor. Japon hükümeti, çocuk teşvikini artırmak için yılda yaklaşık 25 milyar dolar bir ödenek ayıracak. Daha esnek çalışma koşulları sunacak.
PUTİN'DEN AİLELERE 7-8 ÇOCUK ÇAĞRISI
Rusya'da doğum oranı 1990'ların başından bu yana istikrarlı bir şekilde düşüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin katıldığı bir toplantıda Rus nüfusunu artırmanın gelecek yıllarda öncelikli hedefi olacağını söyleyerek, Rus ailelerine yedi veya sekiz çocuk sahibi olmaları yönünde çağrıda bulundu. Putin şu ifadeleri kullandı: "Halklarımızın çoğu, dört, beş veya daha fazla çocuğun yetiştirildiği aile geleneğini sürdürüyor. Rus ailelerde büyükannelerimizin yedi, sekiz çocuğu olduğunu hatırlayın. Bu gelenekleri koruyalım ve canlandıralım. Çok çocuk sahibi olmak, geniş bir aileye sahip olmak, Rusya'nın tüm halkları için bir norm, bir yaşam biçimi haline gelmeli."