Bir bilge şöyle der: "Neyseniz onu çekersiniz, ne isterseniz değil!" Biraz düşünün... Başlangıçta hayatınıza giren o insanın aslında farklı olduğunu düşünüyordunuz. Ancak sonra, ne oluyorsa, zaman içinde o da diğerlerine dönüşüyor ve sizi istemediğiniz sona götürüyor. Buradaki anahtar kelimeler "sizin davranışlarınız" olabilir mi? Fazlasıyla karşı tarafa vazgeçilmez olduğunuzu hissettirdiğiniz için giderek umursanmaz mı oluyorsunuz? "Hayır" demeyi başaramadığınız için sınırlarınız ihlal ediliyor olabilir mi? Yaşanılan her olay sonrası kendini suçluyor ve karşındaki insanın gözünde kişiliğini değersizleştiriyor olabilir misin? Bu soruların cevaplarına çok önem veriyorum, çünkü sorununuza başka bir pencereden bakmanın yolunu açmak, sağlıklı sonuca ulaşmamızı sağlayacaktır. Özsaygısını yitiren insanlar, hayatlarında düzen, huzur ve mutluluğu nasıl oluşturabilir? Kendini haksız yere suçlamak, bir yerde kendini onaylamamak, küçük görmek ve önemsememektir. Kendini onaylamayan, kendine karşı hoşgörülü, affedici, toleranslı, sevgi dolu ve anlayışlı olamayan biri, doğal olarak sürekli kendini suçlayacaktır. Kendini suçlamak, öfke, nefret, hırs ve karamsarlık hislerini besleyerek çoğaltacaktır. Suçluluk hissi, tek başına bir hayatı karartmaya yetecek kadar kuvvetli bir yanılsamadır.
Kendine karşı barışçıl ol! Kendine karşı barışçıl olmak zorundasın. Kendindeki hatayı görüp düzeltmek başka, kendini suçlayıp küçümseyerek köreltmek başka bir şeydir. İkisi dışarıdan bakıldığında birbirine benziyor gibi görünse de aslında iki ayrı konudur. Herkesin hataları vardır. Yanlış seçimler, yanlış tutumlar, yanlış sözler, yanlış tepkiler söz konusu olabilir. Bunları görüp sağduyuyla değiştirmeyi seçmek, pozitif bir hamledir. Fakat kendini suçlamak, küçümsemek, aşağılamak, köreltici, yıpratıcı ve olumsuz bir tepkidir. Başkalarına karşı kolayca affedici olabildiğin halde, kendine karşı neden bu kadar acımasız ve katı olduğunu düşün. Kendini neden sevmiyorsun? Sen de hata yapabilir ve bu hatayı sevgiyle düzeltebilirsin. Kendinize bu soruları sormanızı istiyorum... Başkalarını kolayca affederken, kendine neden bu kadar katısın? Başkalarına bu kadar fedakarken, kendine karşı neden bu kadar umursamazsın?
Hayatınıza nasıl bir insan istiyorsunuz? İnsanlara ilişkiler konusunda yardımcı olurken çok sevdiğim bir uygulamam vardır. İsmi: "Nasıl birini istiyorsunuz?" Boş bir kağıt alıp ön yüzüne nasıl birini aradıklarını açıkça yazmalarını istiyorum. Hem de en ince ayrıntısına kadar. Bunu keyifle, eğlenerek, heyecanla ve coşkuyla yapmalarından emin olabilirsiniz. Fakat sonra kağıdın arka yüzünü çevirdiğimde onlara başka bir soru daha soruyorum: "Tarif ettiğiniz bu kişi, sizce nasıl biriyle birlikte olmak ister? Şimdi bunu yazın..." İşte o zaman, işin rengi değişiyor. Gerçekler istemsizce ortaya dökülür. Herkes gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalır. Çünkü her kimi bekliyorsanız, önce o kişi olabilmelisiniz. Eğlenceli birine talipseniz, siz de eğlenmeyi biliyor olmalısınız; güler yüzlü birini istiyorsanız, sizin de yüzünüz gülüyor olmalı; özgüvenli birini arzuluyorsanız, sizin özgüveniniz tam olmalı; açık sözlü birini istiyorsanız, kendiniz açıkça her şeyi ifade edebiliyor olmalısınız. "Kural basit: Benzer, benzeri çeker. Hepsi bu..."
MÜKEMMEL KADINI ARAYAN ADAM
Yaşlı adam arkadaşıyla sohbet ediyordu. Arkadaşı ona, "Bu yaşa kadar niçin hiç evlenmedin?" diye sordu. Adam, "Mükemmel kadını arıyordum" dedi. Arkadaşı, "Kocaman dünyada mükemmel kadını bulamadın mı?" diye sordu. Adam cevaben, "Bir keresinde Hindistan ziyaretimde çok güzel bir kadınla karşılaştım ama kültürlü değildi. Onunla konuşacak çok şeyim yoktu. Daha sonra Japonya'da çok kültürlü, saatlerce sohbet edebileceğim bir kadınla tanıştım, ama o da güzel değildi" dedi. Arkadaşı, "Yani mükemmel kadını bulamadın mı?" diye sordu. "Buldum" dedi yaşlı adam, "İtalya'da hem çok kültürlü hem de çok güzel bir kadınla tanıştım" Arkadaşı merakla, "Peki, onunla niçin evlenmedin?" diye sordu. "Çünkü o da mükemmel erkeği arıyordu" dedi yaşlı adam.
BENZER BENZERI ÇEKER
Madem her şey bu kadar kolay ve benzer benzeri çekiyorsa, o halde stratejimiz belli, değil mi? Ne yapacağımızı bilmeliyiz... Hemen şimdi ilişkine bak ve hangi benzerliklerin hangi benzerlikleri oluşturduğunu keşfet. Nasıl mı? Mesela, ilişkide kararlarını özgürce alabiliyor musun? Kolayca "hayır" diyebiliyor musun? İsteklerini açıkça ve yeterince ifade edebiliyor musun? Yeterince özgüvenli misin? Sorunlara karşı yaklaşımın pozitif mi? Eğer hiçbirini tam anlamıyla yapamıyorsan, ilişki ilk günkü yüksek enerjisini kaybetmeye başlamış demektir. Enerjiyi değiştirip akışı hemen ters yöne çevirmeyi de biliyorsun artık. Peki, bütün bunları yeterince yapmaya başladığında yaşadığın ilişki neye dönüşecek? Elbette iki ihtimal var: Ya ilişkideki insan değişecek ya da daha uygun biri çıkacak ve o kişi hayatından gidecek. Unutma, burada sadece sevgili ilişkisinden bahsetmiyorum; hayatın içindeki her türlü ilişkide bu kurallar geçerlidir.
İLİŞKİLERİN AYNASINDA KENDİ YANSIMAMIZI GÖRMEK
Hayatımıza giren insanlar, aslında kendi iç dünyamızın birer yansımasıdır. Bu yolculukta karşılaştığımız her kişi, bize kendimiz hakkında değerli dersler sunar. Kendimizi daha iyi anlamak ve geliştirmek için, ilişkilerimizdeki tekrar eden desenleri fark etmeli ve bunlardan öğrenmeliyiz. Belki de değişmesi gereken şeyin kendimiz olduğunu kabul etmeliyiz. Karşımıza çıkan insanların nitelikleri, bilinçaltımızın derinliklerinde saklı tuttuğumuz inanç ve beklentilerimizin bir yansımasıdır. Bu yüzden, ilişkilerimizi dönüştürmek istiyorsak, öncelikle kendi içsel yolculuğumuza odaklanmalıyız. Kendimize dürüst bir şekilde bakmak, sınırlarımızı belirlemek ve kişisel değerlerimizi geliştirmek, daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkilere kapı aralayacaktır. Özetlersek, ilişkilerimizi ve hayatımızı dönüştürmenin anahtarı, kendimizi tanımak ve geliştirmekten geçer. Kendimize karşı dürüst ve açık olduğumuzda, hayatımıza giren insanların kalitesi de buna eşdeğer olarak artacaktır. Kendi içsel yolculuğumuzda ilerledikçe, karşımıza çıkanların da uygun şekilde değiştiğini göreceğiz. Bu, sadece bir ilişki meselesi değil, aynı zamanda kişisel büyümenin de bir parçasıdır. Haftaya yeni bir yazıda görüşmek üzere yol arkadaşım.