İsveç, uzunca bir suredir ülke dışına taşan sorunlarıyla dünya gündemini meşgul bir eden bir ülke oldu. Gençlerin ruhsal bunalımlarının ciddi şekilde artması, yine gençler icin obezitenin en kritik sağlık sorunu olması, Kur'an-ı Kerim yakılması, İsrail terörünü kınayan öğrenci gosterilerinin yasaklanması, iklim aktivisti İsvecli Greta Thunberg'e eylemleri icin para cezası kesilmesi ve ekonomistlerin ülkenin para birimi kronun 2024 senesini parlak geçirmeyeceği öngörüleri... Dünyanın refah ve ekonomisi en iyi ulkelerinden biri olarak görülen İsveç'te neler oluyor? Yıllardır İsveç'te yaşayan Uzman Psikolog Meleknur Alevcan'a ulaştık. Rüya ülkeye ne oluyor, orada neler yaşanıyor, öğrenmek istedik. Söz hocamızda.
- Ne zamandır İsveç'te yaşıyorsunuz? Eğitiminiz ne üzerine?
- Yaklaşık 10 yıldır İsveç'teyim. Uzun süredir ülkenin en büyük hastanesinin psikiyatri bölüm yöneticiliğini yapıyorum. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Ardından İsveç'te Lulea Teknik Üniversitesi'nin psikoloji bölümünü bitirdim.
ABD'deki State University of New York'ta psikoloji ve psikoterapi eğitimi aldım. Sonra İsveç'te Kristianstad Universitesi'nde psikoloji alanında master yaptım. West Universitesi'nde çocuk ve ergen psikoloji üzerine ikinci yuksek lisansımı yaptım.
- İsveç'de Türkiye aleyhine yapılan propagandalar sırasında neler hissediyorsunuz?
- Turkiye aleyhine yapılan propagandaları gerek iş yerinde İsvecli çalışanlarım ya da hastalarımla, gerek sosyal ortamlardaki arkadaşlarımla sürekli tartışıp, gerçekleri anlatmaya çalışıyoruz. Ülkemizi burada ve gittiğim her yerde en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum.
Kültürel zenginliğimizi, lezzetli gurme mutfağımızı, yardımseverliliğimizi, misafirperverliliğimizi, tarihi zenginliğimizi, sıcaklığımızı sürekli anlatıyorum. Yakın çevremde ülkemize duydukları ilgiden dolayı Türkçe öğrenmeye başlayan, Türk yemekleri yapan ve bir gün ülkemizde yaşamayı hayal eden İsveçli dostlarım var.
- Son dönemde Avrupa'ya giden gençlerimizle ilgili olarak, yurt dışında yaşayan bir Türk olarak neler düşünüyorsunuz?
- Avrupa'ya giden gençlerin büyük bir kısmında hayal kırıklığı yaşandığını görüyoruz. Bunun temel sebeplerinden biri; kafalarında kurdukları rasyonel olmayan, tozpembe bir Avrupa algısının gerçeklikle bağdaşmaması. Avrupa'da göç edilen ülkenin şartları ne kadar iyi olursa olsun, göç eden kişi için oryantasyon süreci psikolojik olarak yıpratıcı olabiliyor. Özellikle ekonomik problemler, ırkcılık, dışlanma, dil ve kültürel problemler, yalnızlık, aidiyet ve kimlik krizi gibi türlü sıkıntılar yaşanabilmekte. Bütün bu sorunlara hazırlıksız bir şekilde yakalanan genç bireyler için bu durum bazen başa çıkılamaz bir hal aldığı için depresyon ve anksiyete bozuklukları yaşanabiliyor. Elbette bilinçli bir şekilde araştırma yaparak ve bu problemlere hazırlıklı bir şekilde gelen gençlerde bu hayal kırıklığı daha az yaşanmakta. Bu grup uyum sürecini çok daha iyi yönetmekte.
KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMİYORLAR
- Nerede hata yapıyorlar sizce?
- Coğu zaman insanlar travmalarından kacmak için de göç etmek ister. Yaşanılan şehri ya da ülkeyi değiştirdikleri zaman bütün problemlerin çözüleceğine ve çok daha mutlu olacaklarına inanırlar. Fakat insan nereye giderse gitsin, travmalarını da beraberinde getireceği ve kendisinden kaçamayacağı icin, bu bir çözüm değildir. Böyle bir durumda kaçmak yerine kişinin kendi içine dönmesi ve psikoterapi desteği alması gerekir. İsveç'e gerek çalışma amacıyla gerekse doktora ya da yüksek lisans yapmak için geldikten sonra ciddi anlamda uyum problemi yaşayıp Turkiye'ye geri dönen danışanlarım mevcut. Bu konuda yaşadıkları en büyük ortak sıkıntı İsveç'te sosyalleşmenin çok zor olması ve kendilerini yalnız hissetmeleri. Psikolojik sağlamlılık için sosyal desteğin önemi çok büyük, bu yüzden kişinin kendisini güvende hissettiği ortama geri dönmesi çok anlaşılır bir sebep.
- İsveç'in adı Kur'an-ı Kerim yakılması olayıyla çok duyuldu. Münferit bir eylem olduğu belli. İsveçlilerin tepkisi nasıl oldu?
- Kur'an-ı Kerim yakılması ve bu duruma hiç bir yaptırım getirilmemesi İsveçliler tarafından da protesto edilmekte aslında. İfade özgürlüğü adı altında insanların kutsalına, dini değerlerine saldırılarda bulunmanın nefret suçu olduğuna inanıyor büyük bir çoğunluk.
Bu tür provoke edici saldırganlara prim vermemek gerektiğini ve derhal bir yasal yaptırıma gidilmesi gerektiği düşünülüyor.
- Göteborg'ta öğrencilerin İsrail'i kınama gösterisi, üniversite tarafından yasaklanmıştı.
Sonra geri adım atıldı di mi?
- Goteborg'da üniversite öğrencilerinin yapmış olduğu İsrail'i kınama gosterilerini yasaklamasını tamamen ikiyüzlülük olarak değerlendiriyorum.
Neyse ki eleştirilerden sonra geri adım atıldı ve üniversite rektörü özür diledi.
- İsveç'te çocukların ruhsal sağlıkları için internette bazı sınırlamalar getirildi. Bu konuda bize bilgi verebilir misiniz?
- Son dönemde yapılan çalışmalar, özellikle İsveç'te yaşayan çocuklarda görülen depresyon, yeme bozuklukları artışına dikkat çektiği icin ülkedeki psikologlar aktif olarak bu konuda çalışmalar ve projeler gerçekleştirmekte.
Siber suçlara karşı ve çocukların sosyal medyada maruz kalacağı olası travmalara karşı bazı filtreler geliştirilmekte.
KONUŞMAYAN ŞİZOFREN İSVEÇLİ YUNUS EMRE SAYESİNDE DİLE GELDİ
- Müzikle de ilgileniyorsunuz. İsveç'e gittikten sonra Doğu ve Batı müziği arasındaki farkı ilginç bir şekilde yorumluyorsunuz. Bizimle de paylaşır mısınız?
- Çocukluğumdan beri müzikle ilgileniyorum. Klasik Batı müziği enstrümanları ile başladım müzik hayatıma. Klasik gitar, piyano, keman, çello çalıyorum. Fakat son yıllarda Doğu enstrümanlarına ve müziğine yöneldim. Bir bağlama, saz ya da ud çalarken aldığım haz bambaşka. Bunu mesleğime de uyarladım. İsveç'te müzik terapi uygulamaları yapıyoruz bazı hasta grupları ile. Mesleğe ilk başladığım sene çok uzun yıllardır konuşmayan yaşlı İsveçli bir şizofreni hastasına Yunus Emre'nin Gel Gör Beni Aşk Neyledi eserini çalarak ilgisini uyandırmayı başardım. Yıllar sonra ilk kez benimle konuşmaya başladı. Şarkının sözlerinin ne anlam ifade ettiğini ve hangi dilde olduğunu sordu bana. Bu durum İsveç'te çalıştığım hastanede büyük yankı uyandırdı. İnsanlar dilini bilip anlamasa bile belki hissedilen acılar ortak nokta olabiliyor. Müzik de, özellikle bizim müziğimiz evrensel bir dil gibi birleştirici ve iyileştirici bir etkiye sahip olabiliyor. Ben de bulunduğum ülkede elimden geldiğince bunu uygulamaya ve geliştirmeye çalışıyorum.
GENÇLERDE OBEZİTE VE ANKSİYETE ARTIŞTA
"Yeme bozuklukları ile anksiyete, İsveç'te rekor seviyede artış göstermekte. Vücut ağırlığında anormal derecede düşüklük ve hissedilen yoğun kilo alma kaygısı, kalori alımını kısıtlamak için yemek yedikten sonra kusma, sürekli yiyecekleri düşünme ve tartılma isteği, asla yeterince zayıf olduğuna inanmama, aşırı derecede egzersiz yapma, yemek yememek için sosyal ortamlardan soyutlanma gibi belirtiler ile gösterir kendisini. İsveç'te genç kadınlarda görülme sıklığı çok daha fazla. Moda dünyası, sosyal medya, dansçılar, mankenler gibi zayıflığın ön planda olduğu mecralarda özellikle genç kızların sürekli kendilerini kıyaslaması sağlıksız diyetlere sebebiyet veriyor."