11 yaşındayken oyuncu olmak istediğini biliyordu... Düşünsenize yaşıtları henüz sokakta oynarken, okuluna giderken ve kariyer planı yaparken bir şekilde bulunduğu ortamda hayatta kalabilmesinin mümkün olmadığını ve hayatta kalabilmek için çok paraya sahip olması gerektiğinin farkındaydı... Oyunculuk onun için bu nedenle tek yoldu... 1991 yılında henüz 17 yaşındayken Mahluklar 3 (Critters 3) filmindeki rolüyle sinema dünyasına adım attı. Ve bundan yaklaşık altı yıl sonra 1997 yılında James Cameron'ın Titanic fimiyle uluslararası üne kavuştu.
Kimden bahsettiğimiz o kadar net ki, ismini yazamamıza bile gerek yok neredeyse öyle değil mi? 1974 doğumlu ve kısa süre önce 49 yaşına basıp 50'sine merdiven dayayan Leonardo DiCaprio'dan bahsediyoruz pek tabii ki...
Annesinin karnını ilk tekmelediği sırada annesi ve İtalyan asıllı olan babası Floransa'da Leonardo da Vinci'nin tablolarından birine bakıyormuş... İsmi de aslına bakarsanız bu nedenle Leonardo olmuş ünlü aktörün. Ve üniversite eğitimleri sırasında tanışan ve ilişki yaşamaya başlayan anne ve babası, o henüz bir yaşındayken boşanma kararı almış... Babası da hemen bir başka kadına aşık olup bambaşka bir yola gitmeyi seçmiş. Ve kısa süre içinde babasının yeniden bir bebeği olmuş.
Aile kavramını ne yazık ki tam da yaşayamamış DiCaprio... Ama anne ve babası onu ikisinin de sıcaklığından mahrum bırakmamak için yine de çok çalışmış... Los Angeles'ın oldukça mütevazi bir banliyösünde anne ve babası yan yana küçük kır evlerinde oturmayı seçmiş mesela... Leonardo DiCaprio böylece babasının yeni küçük ailesiyle de, kendisinden kısa süre sonra dünyaya gelen küçük kardeşiyle de bağ kurabilmiş.... Dedik ya oldukça mütevazi bir hayata doğmuş DiCaprio en basit ifadeyle... Onun verdiği nadir röportajlardan birinde şu söyledikleri paraya ulaşma isteğinin temelini de net bir şekilde ortaya koyuyor... DiCaprio hayatının o kısmını "Suçluların, hayat kadınlarının ve uyuşturucu tüccarlarının yaşadığı bir yerdi. Annem ve babamın yaşam şekli oldukça bohemdi. Mütevazi ve bohem bir hayat" diyerek anlatıyor...
E peki ne oluyor da oyunculuk ve para arasında bir bağ kurmayı başarıyor ünlü aktör? Onun küçük yaşta oyunculuğa yönelmesinin en büyük etkenlerinden birisi küçük kardeşinin şans eseri bir reklam filminde rol alması ve bu sayede 50 bin dolar kazanması olmuş... Anlıyor ki DiCaprio oyunculuk sayesinde paraya ulaşması mümkün... Arka arkaya çeşitli reklam filmlerinde yer almak için seçmelere katılmaya başlıyor... 14 yaşına kadar reklamlarda ve çeşitli TV dizilerinde küçük roller alarak yavaş yavaş oyunculuk dünyasına adım atmış oluyor aslına bakarsanız.
Ama bu dönemi yönetmesi gerektiğini de net bir şekilde anlıyor bir yandan... Sonuç olarak oyunculuk üzerine de eğitim almıyor... Ama gözlem yeteneği çok yüksek... Tüm bu süreçte iyi bir menajer bulması gerektiğini anlayan ancak birçok menajerin kendisine daha 'Amerikan vari bir isme ihtiyacın var" demesi nedeniyle hiçbiriyle de doğru dürüst anlaşamayan oyuncu yaklaşın 1.5 yılını hiçbir rolü alamayarak geçiriyor. Hep derler ya sonunda başarılı olanlar aslında yılmayanlar, vazgeçmeyenler diye.... DiCaprio bunun ete ve kemiğe bürünmüş hali aslına bakarsanız...
O süre zarfında toplam 100 deneme çekimi yapan DiCaprio yine de durmamış ve bu yolda istikrarlı bir şekilde devam etmiş. Dedik ya içine doğduğu mütevazi hayattan tek çıkış noktasının oyunculuk olduğunu henüz çok küçük yaşta anlamış sonuç olarak... Yaşıtları sınavlarda daha başarılı olmaya çalışırken DiCaprio bir şekilde okulla oyunculuk kariyerini de yürütemeyeceğini anlayıp liseden sonra eğitimine devam etmeme kararı da alıyor tabii ki bu süreçte... Ve 11 yaşında girdiği bu yolda, şu an sahip olduğu şöhrete kavuşuyor.
KABA SABA VE SERT MİZAÇLI
1991 yılı onun hayatındaki kırılma yılı oluyor. Robert de Niro'nun onu 400 genç erkek oyuncu arasından seçip This Boy's Life filminde kendisiyle beraber rol alması için seçmesi de hayatındaki bir başka önemli kırılma noktası oluyor. 1992 yılında sinema dünyasının en saygın isimlerinden biri tarafından seçilmiş olması onun kendisine olan güveninin de artmasını sağlıyor.
Yetenekli, yakışıklı, istediği zaman çok tatlı dilli olabilen bu genç oyuncu bir yandan sette ve rol arkadaşlarıyla da sık sık gerginlik yaşıyor aslına bakarsanız tüm bu süreçte... Oyuncularla dalga geçen, kadın oyunculara kötü davranan, kaba- saba hareketleri, yersiz güveni ve sert yorumları çevresindekilerin sık sık ondan hızla soğumasına da neden oluyor.
Bu kadar güzel bir yüzün arkasında bu kadar kötü bir karakter olması sık sık setlerde hakkında konuşulmasına da neden oluyor. 19 yaşında Johnny Depp'in özürlü kardeşini canlandırdığı What's Eating Gilbert Grape filmindeki rolüyle 19 yaşında Oscar'a En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday oluyor. Ve bu adaylığı alan en genç erkek oyunculardan biri olarak tarihe geçiyor.
GENÇ KIZLARIN ROMEO'SU
1996 yılında rol aldığı Romeo+Juliet filmiyle bir anda genç kızların en çok aşık olduğu ünlü oluyor... Ve bir yıl sonra onun sinema tarihinde bambaşka bir yere sahip olmasını sağlayan Titanic'in başrolünde yer alıyor... Tek kelimeyle hayatı sonsuza kadar değişiyor DiCaprio'nun... Film gişede 2.1 milyar dolar kazanırken DiCaprio'da bir anda bir süperstar oluyor...
BELGESELLERE YÖNELDİ
Catch Me if You Can, Gangs of New York, Empire, Blood Diamond, Inception, The Great Gatsby... Her biri sinema tarihine geçen oldukça iddialı projelerde yer alan DiCaprio, en tartışılacak senaryoları, en zor oyunculukları ve en güçlü oyuncu kadrosunda yer almaktan çekinmemesiyle tanınıyor. Tüm gençlik yılları sayısız parti, kavga ve flört hikayesiyle geçen oyuncu bir de 25 yaşına bastığında yollarını ayırdığı kadınlarla farklı bir üne sahip... Bu konu hakkında konuşmayan ve son yıllarda özellikle yardım çalışmaları, belgesel projeleri gibi konularda yoğunlaşan DiCaprio, 50 yaşına basmamış olmasına rağmen yarı yarıya gözlerden uzak bir hayat sürüyor...