Tarih, zamanın ötesindeki gizemlerle dolu bir labirenttir ve anahtarları, tutkulu gönüllü arkeologların elindedir. Eğitimleriyle donatılmış, çapaları ve kazmalarıyla hazır bekleyen bu araştırmacılar, geçmişin izlerini sürmek ve tarih katmanlarını çözmek için kazı alanlarında yer alırlar. Bir de gönüllüler vardır, işte onlar benim kahramanlarım.
Kim mi onlar, Taşağıl köyünden Şenay Keskin, Fatma Babacan ve Hanife Karataş ablalar. Bu özverili çaba, sadece çapalarla toprağı kazmak değil, aynı zamanda insanlık tarihini merakla ve saygıyla açmak anlamına gelir. Gönüllü arkeologlar, kazdıkları her çukurda geçmişi yeniden hayata döndürerek, tarihle dans ederler ve iz bırakan bir maceranın başlangıcını oluştururlar.
Kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Side Antik Kenti gibi tarihi zenginliklere ev sahipliği yapan bölgelerde büyük bir önem taşıyor. Antalya Kültür Yolu Festivali sayesinde Side Antik Kenti'nde gerçekleştirilen kazı ve restorasyon çalışmalarını yakından takip etme fırsatı buldum.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy bu festivalde bu yıl kazılar için 115 milyon liralık finansman desteği sağladıklarını açıkladı. Bu açıklamanın üzerine Side Kazı Başkanı Prof. Dr. Feriştah Alanyalı ile antik kentteki kazıların bir kısmını ziyaret ettik. Kazılarda kadınların etkin bir rol oynadığını fark etmemek mümkün değil. Prof. Dr. Feriştah Alanyalı liderliğindeki uzman ekiplerin yanı sıra, Taşağıl köyünden Hanife Babacan, Fatma Karataş ve Hanife Karataş gibi kadınların da bu alanda önemli roller üstlendiğini gördüm.
GÖRDÜKLERİMDEN BÜYÜLENDİM
'Kültürel Miras Yolu' projesi, adeta bir tarih mozaiği gibi. Side Antik Kenti'nde gerçekleştirilen kazılarla tarihin derinliklerine iniyor. 600 milyon liralık bütçesi, 150 kişilik uzman ekibiyle birleşerek, Antalya'nın geçmişini günümüze taşıyor. Side Antik Kenti'nin en önemli ve görkemli yapılarından birisi olan tiyatro binasında ve çevresinde, 1982 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Doktor Ülkü İzmirligil ve ekibi tarafından başlatılan kazı, belgeleme, düzenleme ve onarım çalışmaları 2008 yılına kadar sürdürülmüştür.
Side Antik Kenti'nde gerçekleştirilen kazıların bir kısmını ziyaret ettiğimde, gönüllü arkeologlar tarafından ortaya çıkarılan eserlerin büyüleyici olduğunu bir kez daha fark ettim. Side Kazı Başkanı Prof. Dr. Feriştah Alanyalı liderliğindeki ekip, özellikle Taşağıl köyünden gelen gönüllü arkeologlarla birlikte antik kentin derinliklerini keşfetmekte. Bu özverili kadınlar, evlerine ekmek götürmenin yanı sıra tarih ve kültür mirasına katkı sağlamak adına gönüllü olarak çalışıyorlar.
Fatma Abla, Hanife Abla ve birçok diğer gönüllü arkeolog, kadın gücünün eserleri gün yüzüne çıkardığını bir kez daha kanıtlıyor. Onların çabaları, antik kentin dirilişine tanıklık etmek ve geçmişin izlerini günümüze taşımak adına değerli bir katkı sunuyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'de bulunan 144 Türk ve 31 yabancı kazı başkanlığının 12 aylık kazı dönemine geçirileceğini duyurdu. Geçmiş dönemde Türk kazı başkanlıklarının tamamının bu döneme geçirildiğini hatırlatan Ersoy, yeni dönemde ise 31 yabancı kazı başkanlığının da bu sürece dahil edileceğini açıkladı. Bunlardan 18'ine yıl sonuna kadar koordinatör Türk hoca atanacağını belirten Bakan Ersoy, hocaların atanması sırasında ekipman, ekip ve finansman desteği sağlandığını vurguladı.
İlk olarak Efes'te başlatılan çalışmaların ardından Denizli'de Hierapolis'te devam ettiğini ve bu süreçte Patara ve Side gibi önemli alanlarda hızlı sonuçlar alındığını ifade etti. Bakan Ersoy, kazı çalışmalarının turizme ciddi katkı sağladığını ve ören yerlerindeki ziyaretçi sayısının bir önceki yıla göre yüzde 48 arttığını belirtti. Ayrıca, Türkiye'nin dünya rekoru kıran en çok kazı yapılan ülke olduğunu dile getirerek, bu çalışmaların bölge ekonomisinin kalkınmasına destek olduğunu vurguladı.
KAZI EĞİTİMLE BAŞLIYOR
Bu heyecan verici yolculuk genellikle bir eğitimle başlıyor. Gönüllü arkeologlar, kazı çalışmalarına başlamadan önce temel arkeoloji eğitimi alarak, tarih öncesi dönemlerden antik uygarlıklara, yapıların altındaki gizemli katmanları çözmeye hazırlanırlar.
Bu eğitim süreci, arkeolojinin temel prensiplerini öğrenmek, kazı tekniklerini anlamak ve arazi çalışmalarında pratik yapma fırsatı sunuyor. Arkeoloji eğitimini tamamladıktan sonra, gönüllü arkeologlar, bir kazı alanına adım atarlar. Ancak, bu adım atma süreci sadece bir çapa ve kazma almakla başlamaz; aynı zamanda sabır, dikkat ve titizlik gerektirir. Büyük yapıları çapayla kazmak, aslında tarih katmanlarını titizlikle açmak anlamına gelir.
Side Antik Kenti'nde yapılan kazı çalışmalarında çıkarılan, Roma dönemine ait iki erkek ve bir kadın heykelinin önündeyiz. Üstelik yanımda bu heykelleri çıkaran Taşağıl köyünden Fatma Karataş, Hanife Babacan, Şenay Keskin var. Milattan sonra 3. yüzyıla ait eserleri koruma altına alan uzmanlar, buluntular üzerindeki çalışmalarını sürdürüyor. "M Binası" olarak adlandırılan yapıda ortaya çıkan nişlerin önünde bulunan heykellerin, giyimli ve düşmüş vaziyette olması dikkati çekiyor.
Kazı alanında bulunan "porticus" içerisindeki başsız bir kadın heykeli ile ortaya çıkan giyimli 2 erkek heykeliyle, Roma dönemine ait yüksek memuriyetten kişilerin tasvir edildiği düşünülüyor. Nişlerde ayakta durması beklenen heykellerin yere düşmüş vaziyette olması da uzmanların incelemeleri açısından önem taşıyor. Buna göre, uzmanlar, milattan sonra 4. yüzyılda M binasının güney porticusunun yeniden yapısal olarak değiştirilmesi sırasında oluşturulmuş nişlere yerleştirilmek üzere heykel gerektiğinde, daha önceki yüzyılda yapılmış olanların kullanıldığını ve bu sırada da heykellerin baş kısımlarının yeniden yontularak yeni portre betimlemelerinin yapıldığını tahmin ediyor.
TAŞAĞIL KÖYÜ'NDEN GÖNÜLLÜ ARKEOLOGLAR KONUŞTU
Şenay Keskin
"Taşağıl Köyü'nden geliyoruz her gün. 2017'de kazıya başladım. Kazmak çok zevkli, bu yıl fazla bir şey çıkaramadık ama geçtiğimiz yıllarda kayda değer şeyler çıkardık. Başımızda hocalarımız var onların gözetiminde küçük çağalarla dikkatli bir şekilde kazıyoruz. İşimizi çok seviyoruz. Bize diyorlarki 'Aa kadınlar da kazıyor', onlara 'Niye yapamasın kadınlar' diye cevap veriyoruz. Çoğunluk kadın zaten, aylığımızı alıyoruz ve evimize destek oluyoruz. Bu heykelleri çıkardığımızdaki mutlululuğumuzu size anlatamam. Tarihi bir olaya tanıklık ediyoruz, acayip bir his. Köydekiler de yaptığımızın çok hoş karşılıyor, destekliyorlar bizi. Tarihin katmanlarını çapayla değil, aynı zamanda merakla ve saygıyla açıyoruz."
Hanife Babacan
"Geçmiş yıllarda bu heykelleri bulduk. Bu gördüğünüz yerler hep topraktı. Biz kazdık ve çıkardık. O heyecan ve mutluluk tarif edilemez. Kazmak, çok güzel bir deneyim. Ben başka bir işte çalışıyordum, buradan teklif gelince hemen koşarak buraya kaçtım. Toprak işi çocukluktan bizde, o yüzden toprakla alakalı bir şey yapmayı ilgimi çekiyor. İşimizi severek yapıyoruz diyebilirim. Her kürek dolusu toprak, geçmişin izlerini daha yakından incelemek için bir fırsat sunuyor sanki."
Fatma Karataş
"Çeşme kazısında çalıştım ben de, Taşağıl köyünden geliyorum her gün. Evelallah her şeyi yaparız biz. Çalışması lazım kadının, biz çalışıyoruz durmadan, kazıyoruz. Her kazı, bir bulmacayı çözmek gibidir ve her parçanın doğru yere yerleştirilmesi için birlikte çalışma önemlidir."