İstanbul, oldukça ilgi çekici ve sanatseverler açısından oldukça heyecan uyandırıcı yeni bir müzeye daha kavuştu. Zeytinburnu Belediyesi Mozaik müzesi, yüzlerce yıl öteden günümüze gelen misafirlerini sergilemek için kapılarını açtı. Geç Roma-Erken Bizans dönemine ait mozaiklerin, bir sandık tipi mezar ve orijinalliği büyük oranda korunmuş bir lahitin de yer aldığı müze, 17 Ekim'den bu yana ziyaretçilerini ağırlıyor. Kreatif bir anlayışın yansıması olarak tasarlanan müze, tarihin dokusunu da üzerinde taşıyor. Müzede ayrıca çalışmalar esnasında çıkan objeler de aslı muhafaza edilerek sergileniyor. Zeytinburnu Belediyesi'nin başkanlık binasının 2015 yılından başlayan restorasyon çalışmaları sırasında Geç Roma-Erken Bizans dönemine ait mozaik yapının keşfedilmesiyle başlayan süreç bir tarih yolculuğuna dönüştü. Orijinalliği ve sağlamlığı büyük ölçüde korunan mozaiğin devamı olacağı düşüncesi çalışmaların 2019 yılına kadar sürmesini sağladı. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Başkanlığı ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı finansman ve teknik desteğiyle gerçekleşen kazıda 190 metrekarelik tarihi mozaiğin bütününe ulaşıldı. Çalışmalar esnasında ise heyecan verici gelişmeler birbirini kovaladı. 2021 yılına gelindiğinde aynı bölgede birbirine çok yakın halde bir sandık tipi mezar ve büyük ölçüde korunmuş bir lahit bulundu. Bütün bu gelişmelerin ardından alanın büyük bir kültür sanat kompleksi haline getirilmesine karar verildi. Ve Surdışı'nın en büyük mozaik müzesi olan Zeytinburnu Mozaik Müzesi kapılarını sanatseverlere ve tarihin büyüleyiciliğine meraklı olanlar için 17 Ekim'de açtı.
RESTORASYON BEŞ YILA ÇIKTI
5. yüzyıla kadar uzanan keşifler sonrası çalışmalar bina dışına uzandı. 2021 yılına kadar süren çalışmalar esnasında mozaiğin devamı bulundu. Büyük bir titizlikle yürütülen çalışmaların her anında tarihin bir hediyesi gün yüzüne çıktı. 190 metrekarelik tarihi mozaiğin tamamına ulaşılmasının sevincini yaşayan araştırmacılar, büyük bir sürprizle daha karşılaştı. Kazıda, 2021 yılında bir sandık tipi mezar, mermer bir lahit ve iskeletler bulundu.
MOZAİKLER DE GÖRÜLEBİLİYOR
Müzenin kapısından adım attığınız andan itibaren, kendinizi eşsiz bir manzarayla baş başa buluyorsunuz. Sizi tarihin gizemli misafirlerinden önce Marmara Denizi'nin muazzam görüntüsü karşılıyor. Müze duvarlarının surları andıran biçimleri ise size adeta tarihin içine çekiyor. Müze geniş bir kompleksten oluşuyor. İçerisinde, sergi alanı ve ihtisas kütüphanesi de bulunuyor. Toplamda 190 metrekarelik bir alanı kapsayan mozaik, iki ayrı alanda bulunuyor. Cam bir tavanın altından görüntülediğiniz mozaiğin sağlamlığı sizleri şaşırtıyor. Neredeyse hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiş. Ve problemli yerler sanatkar eller tarafından onarılarak, muhafaza altına alınmış. Mozaiğin ilk parçasının sergilendiği kısımda, çalışmalar esnasında bulunan diğer objeler de sergileniyor. Ziyaretçiler; mozaik döşemeyi oluşturan tesseralar, mozaik parçaları, mozaikli yapıya ait bir kısım tuğla malzeme ve keramikleri sergide görebiliyor.
BİNLERCE YILLIK BİR LAHİT
Mozaiğin ikinci kısmın görebilmek için müzede farklı alan var. Burada bizi iki sürpriz karşılıyor. Birincisi bir mezar, ikincisi de olanca görkemiyle kendini muhafaza etmiş olan bir lahit. Lahit, Latin işgali sırasında hiçbir darbe almamış. Günümüze kadar gelmiş. Yine cam bir tavan altından görüyorsunuz. Baktığınız noktada gördüğünüz şey, sadece bir lahit değil. Binlerce yıllık bir geçmiş. Bu da sizi heyecanlandırmaya yetiyor.
BAŞKAN ARISOY'UN KATKILARI BÜYÜK
Lahit içerisinden çıkan kemiklerin yaşı karbon 14 testi ile belirlenmiş. TÜBİTAK incelemelerine göre lahit mezarda bulunan iki iskeletin birinin bin 750 yıllık diğerinin ise bin 775 yıllık olduğu tespit edilmiş. Lahit mezardaki kişilerin 4. ve 5. yüzyıl tarihleri arasında yaşadıkları, kadının 30-40 erkeğin ise 40-50 yaşlarında olduğu belirtilirken erkeğin kaburgasında bir kırık ve romatizmal hastalığı olduğu raporlanmış. Bütün bu bilgileri müzeyi gezerken bize eşlik eden Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy'un danışmanı Yüksek Mimar Olcay Aydemir hanımdan alıyoruz. Aydemir, sürecin başkan Arısoy tarafından titizlikle takip edildiğini ve emekleri sayesinde müzeye dönüştüğünü vurguluyor. DNA testleri Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde devam eden iskeletlerin ise süreç tamamlandığında müze alanında sergileneceğini de Aydemir'den öğreniyoruz.
SERGİ ALANI VE KÜTÜPHANE DE VAR
Müzede bir de sergi alanı bulunuyor. Oldukça geniş olan sergi alanında halıhazırda Fahrettin Paşa sergisi gerçekleşiyor. Ziyaretçiler bu sergi alanını da görebilme imkanına sahip. Sergi alanının üst katında ise ihtisas kütüphanesi yer alıyor. Gezmekten yorulduysanız ve biraz soluk almak istiyorsanız, restoran ve kafeterya da müze kampüsü içerisinde var. Ve her iki mekanda Marmara Denizi'nin eşsiz manzarasına sahip. Tarihe keyifli bir yolculuk yapmak ve aynı zamanda İstanbul'un manzarasına doymak istiyorsanız gidebileceğiniz mekanların başında buranın geldiğini unutmayın. Şimdiden keyifli gezmeler