İstanbul'un adına şarkı yapılmış semti Kalamış'ta; Belgin Doruk, Ayhan Işık ve Sadri Alışık'ın Küçük Hanımefendi" filminin setindeyiz. Bu tarihi seti canlandıran heykellerin karşısındaki rejisör Ertem Eğilmez'in koltuğu boş. Biz oraya eski iş kadını, 40'ından sonra sporcu olan Ayça Çömlekçiler'in oturmasını istiyoruz. Çünkü o, hayatının yönetmeni koltuğuna oturmuş, suyun tersi yönünde kürek çekerek dizginleri ele almış bir insan. 50'li yaşlarını sürerken, hem sporcu hem antrenör olarak yaşıtları kadar gençlere de ilham veren bir sporsever. Ayça Hanım'dan 40 yaşından sonra bilmediği üç spor olan koşu, bisiklet ve yüzmede antrenörlük yapacak seviyeye gelmesi, aslında hayatını nasıl değiştirdiğini dinliyoruz:
"1972 Ankara doğumluyum, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İktisat mezunuyum. Uzun yıllar uluslararası önemli şirketlerde çalıştım. Oğlumun doğumu ile çalışma hayatımı sonlandırdım. Yılarca masa başında çalıştım. Çocukluğum gençliğimde bile hiç spor yapmadım. Beden eğitimi dersi korkutucu gelirdi. Takla bile atamazdım. Kilolu sayılabilecek bir genç kızlık dönemim vardı. Sağlıksız beslenen, gittikçe kilo alan bir bedenim vardı!
AYÇA İÇİN BİR ŞEYLER YAPMALIYIM
Oğlumun doğumundan önce hafif spor yapmaya başladım. Spor salonuna yazılıp stüdyo derslerine katılıyordum. Oğlum altı yaşına geldiğinde Fenerbahçe'de yüzmeye başladı. O zamanlar havuza -şuan benim antrenman yaptığım havuz- yüzücü annesi olarak gidiyordum. 40'lı yaşlarımda biraz isteklerim ve amaçlarım değişti. Artık Ayça için bir şey yapmak istediğime karar verdim. O sıralarda birçok kişi sahilde açık havada koşuyordu ve kendime 'Sen niye koşmuyorsun?' dedim.
Koşmak ilk başlarda hiç kolay olmadı. Çok yoruluyordum ama mutluydum. Açık havada spor yapmanın keyfi bambaşkaydı. Rüzgar, yağmur, kar kış fark etmiyor bir süre sonra... İlk yarışımı güzel bir şekilde tamamladım. Sonrasında yeme düzenim, alışkanlıklarım, hayatım tamamen değişti. Spor hayatımın merkezine oturmaya başlamıştı. Yoga ve pilates eğitmenliği eğitimi aldım. Bir süre sonra hobim, işim oldu. Yıllarca şirketlerde çalışan ben, şimdi hem spor yapıyor hem de spor yaptırıyordum. Hayatımda en doğru kararı aldığımı anladım.
NAPIYORSUN, OTURSANA EVİNDE!
Bir süre sonra gazetelerden Ironman yarışlarını öğrendim, ilk defa Türkiye'de yapılacaktı. 'Ne kadar güzel üç farklı branşı bir arada yapılıyor, zor olmalı. Keşke ben de yapabilsem diye içimden geçirmiştim. Sonra da 'Neden yapmayayım ki?' dedim. Yüzmeye, bisiklete sıfırdan başladım. Çok zorlandım, denizde yüzmek hiç kolay olmayacaktı. Bisikletten kaç defa düştüm, havuzda kaç defa ağladım, hatırlamıyorum. 7-8 aylık bir hazırlık sürecinden sonra ilk Ironman 70.3 yarışımı bitirdim. Kolay mıydı? Tabii ki hayır. Yarıştayken 'Napıyorsun sen, otursana evinde' diye söylendim. Ama finiş noktasına ulaştığınızda bundan eser kalmıyor.
46 YAŞIMDA 14 SAAT YARIŞTIM
Hayatım değişti, tüm düzenimi antrenmanlarıma göre ayarladım. Yavaş yavaş o eski Ayça gitmiş yerine sporcu bir kadın gelmişti. 2018 yılında Barselona'da 140.6 koştum. 3.8km yüzme 180km bisiklet ve 42km koşu... Tabi bunları arka arkaya yapıyorsunuz 14 saate yakın sürdü. Hayatımdaki en önemli ve özel deneyimlerden biridir. Finişe koşarken elimde Türk bayrağı ile bitirmek, inanılmaz gurur verici bir olaydı ve bunu yaptığımda 46 yaşındaydım.
BU YAŞTAN SONRA OLMAZ
Maalesef toplumda 'Ya bu yaştan sonra olmaz!' 'Aman benden geçti' sözlerini çok duyuyoruz. Ama öyle değil işte, hiçbir şey için hiçbir zaman geç değil. Bunun ne yaşla ne spor geçmişiyle ilgisi var. İstediğinizde bunun için çalıştığınızda ve severek yaptığınızda vücudunuz size tepki vermeye başlıyor. Sağlığınız, yaşam kaliteniz, cildiniz, psikolojiniz düzeliyor. En önemlisi kendinizi iyi hissediyorsunuz.
BESYO OKUMALIYDIM
Geçmişe dönsem evet belki ekonomi yerine BESYO (Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu) okuyabilirdim. Ama pişman değilim çünkü mesleğim bana çok şey kattı. Hatta belki sporcu olmama, sevdiğim işi yapmama vesile olmuş olabilir. Ve şuan 51 yaşımda Asics frontrunner Türkiye için seçilen dört sporcudan biriyim. Benim için çok gurur verici bu.
HAREKETSİZ YAŞAM ÇOK TEHLİKELİ
Teknoloji ile beraber insanlar çok daha hareketsizleşti. Masa başında oturuyor, bilgisayar karşısında ya da telefon elinde. Düşünün artık yemek, market, ne ihtiyacınız varsa ayağınıza kadar geliyor. Hiç dışarı çıkmadan yaşayabilirsiniz. Bunun sonucunda hareketsiz, kilo almaya eğilimli insanlar ve tabii ki sağlık sorunları baş göstermeye başlıyor. Bel, boyun, sırt ağrıları, depresyon vs.
SEN NORMAL BİR ANNE DEĞİLSİN
Oğlum eski yüzücü olduğundan bana çok destek olmuştur. Hatta ben yüzmeye başladığımda beraber çok antrenman yaptık, çok yardımı dokundu. Ve her zaman beni çok çok takdir ediyor, bazen takılıyor tabi 'Sen normal bir anne değilsin' diye.
ÜZERİMİZE SÜREN DE VAR, KORKUTMAK İÇİN KORNA ÇALAN DA!
Sık sık uzun bisiklet antrenmanları yapan Ayça Çömlekçiler'e, son dönemde artan ölümlü bisiklet kazalarını sormamak olmaz: "Evet, ne yazık ki artış bu kazalarda. Neredeyse her gün bir kaza haberi ile güne başlıyoruz. Maalesef trafikteki sürücüler -herkesi katmak istemiyorum- biz bisikletlileri kabullenmek istemiyorlar. Üzerimize süren de var, korkutmaya çalışan da! Korna çalıp panik olmamıza neden olan bile var. Sürücüler yolu kullanma hakkımızı önemsemiyor. Bizlerin antrenman yapacağı yerler yok, uzun sürüşler için artık neredeyse sabahın 05'inde yollara çıkmaya başladık. Onda bile sabah yarışan, sürat yapan araçlardan kaçabilirsek kendimizi şanslı hissediyoruz. Cezalar yetersiz. Sürücülerin bilinçlenmesi lazım."