Dünyanın en büyülü gökyüzü manzaralarına sahip olan Kapadokya'ya ulaşmak için salı günü Nevşehir'e iniş yapıyorum. Hava sıcaklığı 31 derece, "Yanına polar mutlaka" diyen arkadaşıma güneşli bir fotoğraf yolluyorum; gece sıcaklık 14 dereceye düşünce başıma geleceklerden habersizim! Kapadokya için yola çıkarken hedefimiz sabah ezanıyla gökyüzü sanki paletlerle rengarenk boyayan balonları izlemek değil. O işin bonusu.
Sebebi ziyaretimiz, önemli bir ralli yarışının iki etabını yerinde seyretmek, yarışçılarla sohbet etmek. Dünyanın zorlu ralli yarışlarından olan TransAnatolia, bu sene özel rotayla bir Samsun'dan start aldı. Ralliyi izlemek için Kapadokya'da bir tepede çadırda geceliyoruz. Çadırda kalmamızın sebebi, günün ilk ışıklarıyla gökyüzünü donatan balonlara dokunacak kadar yakın olmak. Hem balondakiler hem de onları hayretle izleyen bizlerin düşüncesi aynı: Başka yerde yaşanmaz!
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) destek verdiği TransAnatolia'nın genel koordinatörü Burak Büyükpınar, yarışın 13'üncü yılında gitgide artan yarışmacı sayısına dikkat çekiyor. Eski bir rallici ve yıllardır organizasyonlar yapan bir isim olarak Büyükpınar, özel sohbetimizde önemli görüşlerini SABAH Pazar'la paylaşıyor.
"Korkunç güzel bir coğrafyada yarışıyoruz. Özellikle yabancılar yarışın sonu yaklaşırken 'Gelecek yıl rota nasıl olacak?' diye sormaya başlıyor. Geride kalan 13 yılda tüm dünyayı sarsan pandemi yaşandı. Ama bir açık hava organizasyonu olarak TransAnatolia'ya her sene daha çok ülkeden daha fazla sporcu geliyor. Ülkemiz çok büyük coğrafya, tarihi ve doğal güzellikler sonsuz. Şu an Türkiye bu yarışla dünyanın en iyi ralli yarışlarıyla mücadele edecek seviyeye geldi. Biz şimdi İzmir'den başlayıp dost kardeş Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den sona erecek bir rota düşünüyoruz. Şu an dünyadaki 10 yarıştan biriyiz. Bence ilk beşteyiz. Bu yarışa gelen sporcular, araçların bakım ekipleri, yarışı izlemeye gelen ralliseverler, ortalama bir hafta 10 gün içerisinde sürekli harcama yapıyor. 17 şehirden geçen bu organizasyonun Türk turizmine ve bölge esnafına büyük katkı sağladığını düşünüyoruz. Bir sporcu 10 günde yakıtı dahil yaklaşık 13 bin Euro bırakıp gidiyor."
BAKANLIKLAR TAM DESTEK VERİYOR
Geniş bir coğrafyadan geçen rallide nasıl çalışmalar yürüttüklerini soruyorum Büyükpınar'a: "Rotamızı belirleyip Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'na (TOSFED) bildiriyoruz. Onlar da İçişleri Bakanlığı'na yazıyor. Sonra bütün bu illere yazı gidiyor. Ve koordinasyon başlıyor; ilgili tüm bakanlıklar bize yardımcı oluyorlar. Sağlık Bakanlığı bizim en büyük destekçimiz, ambulanslar hazır bekliyor. Bir şey olursa helikopter geliyor. Bizden bunlar için para alsalar yapamayız! Gittikçe büyüyor bu destekler. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın (TGA) destekleri bizim için çok kıymetli. Ayrıca her daim yanımızda Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ve 112 Acil Çağrı ekiplerinin yarışın düzenlendiği geniş coğrafyamızda bizi bir an bile yalnız bırakmamaları çok önemli" ifadelerini kullanıyor.
KAMYONU SEÇTİK, ÇÜNKÜ SÜRMEK DAHA KOLAY
Organizasyona katılan iki kamyondan birinde iki kadın sürücü var: Holly Wicklow ve Dan Scarr. Biri İngiliz diğeri İskoçyalı... (solda) Ülkelerinin aksine direksiyonun solda olduğu ve trafiğin onlara göre tersten akmasının etkisini soruyorum İngiliz Scarr'a:
"Yarışmada pek sorun olmuyor. Sadece bir kez dönüşü şaşırdık. Ama asıl sorun ülkeme döndüğümde direksiyona geçince oluyor." Neden kamyonla yarıştıklarını sorunca ise, "Diğerleri kolay gözüküyordu" diyor. Beraber kahkaha atıyoruz.
SÜREKLİ ÇADIRDA KALIYORSUNUZ
TransAnatolian'da rastladığımız 'Türkiye'nin en genç kadın ralli şampiyonu' Burcu Erenkul ile ayaküstü sohbet ediyoruz: "Bu yarışı çok merak ediyordum. Bu yıl ilk kez dahil oldum. Kilometre olarak çok uzun, bizim yarışlarımıza göre etaplar daha zorlu. Her gün başka bir şehirden geçmek çok güzel. Çok değişken etaplardan geçtiğimiz için bu benim için çok büyük bir tecrübe. Etaplarımız insanın ulaşamayacağı yerler aslında. Sivas'tan Kapadokya'ya geldik, Sivas'a daha önce hiç gitmemiştim. Tuz Gölü'nü çok merak ediyordum. İsteyip de geçemeyeceğim yerlerden geçiyorum. Haliyle bu yarışta insan kendini özel hissediyor. Ama bazen keşke hız limiti olmasa burada çok gazlasak dediğimiz etaplar da oldu. Rate (izleyici) kategorisinde katıldığımız için 60 kilometre sınırımız var. O bizim için ölümcül bir şey. (Gülüyor) Hiç görmediğiniz hiç bilmediğiniz sade road book (yol rehberi) var elinizde, internet çekmiyor. Yanlış olduğunu düşündüğünüz yerde geri dönüp bakmanız gerekiyor. Çok konsantrasyon gerektiren bir yarış."