Ağır bir depresyon ve yaşama karşı isteksizlik halinden aşırı, kontrolsüz bir coşkuya savrulma hali... Öyle bir coşku ki uyku uyutmayan, kıpır kıpır ama sonu yıkıma varan bir coşku... Halk arasında manik-depresif hastalık olarak da bilinen bipolar bozukluktan bahsediyoruz. Uzmanların gözlemlerine göre bipolar bozukluk son yıllarda artıyor. Bunun altında psikoloğa görünme alışkanlığının artması da var elbette. Ama en çok günümüzün, modern çağın gece hayatı, aşırı alkol, uykusuzluk ve stres gibi bileşenleri hastalığı tetikliyor yine uzmanlara göre.
Uzman Klinik Psikolog Aysu Çelenoğlu yapıyor ilk tespiti ve gözlemlerini bizimle şöyle paylaşıyor: "Günümüzde psikiyatrik sorunların varlığı dikkat çekecek ölçüde arttı. Psikiyatrik bozukluklar içinde en sık görülenlerden biri ise bipolar bozukluk! Geçmişte yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 1 olarak varsayılırken, son yıllarda yüzde 5 oranında olduğu tahmin ediliyor. Dünya üzerinde yaklaşık 60 milyon, Türkiye'de ise 2 milyon insanın muzdarip olduğu, kronik bir duygudurum bozukluğu olan bipolar bozukluk, son yıllarda çok daha fazla bilinir olmaya başladı. Bir hastalığın bilinir olması, tanı konulmasını kolaylaştıran önemli bir etmen. Eskiden normal denilip geçilen durumların, bir hastalıkla bağlantılı olabileceğini bilmek kişiyi ve çevresindekileri yardım arayışına sevk ediyor. Bununla birlikte; günümüzün getirdiği yaşam alışkanlıkları, gece hayatı, uykusuzluk, düzensiz ve sağlıksız beslenme, stres, aşırı alkol ve madde kullanımı, toplumsal ve bireysel travmalar gibi faktörlerin de bipolar bozukluğu tetikleyebileceği ve hastalığın ortaya çıkma potansiyelini arttırabileceği gerçeğini atlamamalıyız."
Uzman Klinik Psikolog Aylan Altaş ise gözlemlerini şöyle anlatıyor: "Bipolar bozukluk iki uçlu bozukluk olarak geçer. Bir ucu depresyon bir ucu ise mani dönemidir. Depresyon döneminde kişiler karamsar, mutsuz, enerjisi düşük, isteksizlik ve hayattan zevk alamama gibi belirtiler yaşar. Mani döneminde ise tam tersi kişiler aşırı enerjik, aşırı mutlu, her şeyden zevk alır, kontrolsüz cinsel birliktelik ve madde kullanımı gibi riskli davranışlar görülür. Son zamanlardan bipolar bozukluğun daha fazla görülmesi yaz döneminde olmamızla alakalı olabilir çünkü mani dönemi bipolar için ön plana çıkan ve kişilerin taşkın davranışlar gösterdiği bir dönemdir. Bipolar bozuklukta mani dönemi daha çok yaz aylarında görülür. Kişiler çoğunlukla yaz ayları mani dönemi ağırlıklı yaşarken kış ayları daha çok depresyon ön plandadır. Bundan kaynaklı artış algılanmış olabilir. Bahsettiğiniz yaşam alışkanlıkları bipolar bozukluğun belirtilerini tetikleyebilir fakat bipolar bozukluğu ortaya çıkarmaz. Bipolar bozukluğu olan kişilerin büyük kısmı saydığınız konularda sorun yaşamaktadırlar."
Peki, bipolar neden artıyor? Bu rahatsızlığı olan kişiler neler yaşıyor? Detaylarını uzmanlara sorduk...
DR. CEM KEÇE (PSİKİYATR)
YAŞAM DÜZENİ DAĞINIKLAŞTIKÇA HASTALIK ARTIYOR
"Son yıllarda bipolar bozukluk yaşan bireylerin sayısında artış dikkati çekiyor. Genel olarak konuşmak gerekirse, yaşam tarzı, uyku düzeni, stres, alkol ve madde kullanımı gibi faktörlerin bipolar bozukluğun seyrini etkileyebileceğini düşünüyorum. Çünkü bipolar bozukluk, duygusal durumun aniden değiştiği, mani (aşırı yüksek enerji seviyeleri) ve depresyon (aşırı düşük enerji seviyeleri) arasında dalgalanan bir psikiyatrik bozukluktur. Hızla değişen dünyanın, hızla değişen haz kaynaklarının, hızla değişen aile yapısının, hızla değişen ilişkilerin, hızla değişen çevresel faktörlerin, hızla değişen sosyokültürel faktörlerin genetik yatkınlıkla birleşerek bu bozukluğun yaşayan bireylerin sayısını arttırdığını düşünüyorum. Uyku düzensizlikleri veya uykusuzluk, mani ve depresyon ataklarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Yoğun stres, bipolar bozukluğu olan kişilerde nöbetleri tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Stres yönetimi bu durumda önemli bir rol oynayabilir. Alkol ve madde kötüye kullanımı, bipolar bozukluğun seyrini olumsuz etkileyebilir. Özellikle manik dönemde alkol veya uyuşturucu kullanımı, duygusal dengesizlikleri artırabilir. Düzensiz beslenme, düzensiz fiziksel aktivite, sosyal izolasyon gibi yaşam tarzı faktörleri de bipolar bozukluğun seyrini etkileyebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzının korunması, tedavi sürecini destekleyebilir."
AYSU ÇELENOĞLU (UZMAN KLİNİK PSİKOLOG)
GENETİK FAKTÖR ETKİSİ
"Bipolar bozukluğun ortaya çıkmasında, ortalama olarak her üç hastadan ikisinde genetik faktörlerin sorumlu olduğunu söyleyebiliriz. Bunun dışında, beyinde hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin düzeylerinde oluşan değişikliklerin de bipolar bozukluğun ortaya çıkmasında etkili olduğundan bahsedebiliriz. Bu durum, beyindeki iletiyi bozarak; düşünce, bellek, öğrenme ve duygu durumun düzenlenmesini etkiler. Diğer nedenlerden biri ise stresli veya travmatik olaylardır. Sevilen birinin ölümü, işini kaybetmek, doğum veya taşınma gibi durumlar bipolar bozukluğun ilk hastalık döneminin ortaya çıkmasına neden olabilir veya ilerleyen dönemdeki atakları tetikleyebilir."
BERNA ŞAHİNGÖZ (PSİKOLOG)
GECE HAYATI VE ALKOL TETİKLİYOR
"Bipolar bozukluk, iki uçlu duygu durum bozukluğu dediğimiz bir rahatsızlık. Kişinin ruh halinde çarpıcı şekilde yükselme ve alçalma dönemleri olur. Bu dönemlerden yükselmeye "manik", alçalmaya ise "depresif" ataklar deriz. Bu atakların meydana gelme sıklığı kişisel ruh hali, çevresel faktörler ve tetikleyici unsurlara (stresli bir durumla karşılaşmak) göre değişkenlik göstermektedir. Bugünün yaşam koşullarında bipolar bozuklukta artış gözlemlemekteyiz. Bunun en temel sebeplerinden biri; stresli bir olayı sağlıklı bir şekilde yönetememek. Sağlıklı stresin kişiyi geliştirici bir etkisi varken; sağlıksız bir şekilde yaşadığımız stres bizi hem fiziksel hem de psikolojik olarak güvenli ilişki kurmak bakımından tehdit eder. Örneğin; yakın çevrede görülen ani bir ölüm, iş değişikliği, deprem, doğum, taşınma gibi stresi tetikleyen yaşam olaylarında kişiler stresi sağlıklı bir şekilde yönetemediklerinde bipolar bozukluk geliştirme ihtimalleri artıyor. Bahsettiğimiz stresi sağlıklı bir şekilde yönetemediğimizde yaşam alışkanlıklarımızda değişiklikler meydana gelir. En belirgin değişiklikler, alkol alımında artış, düzenli bir sosyal hayatın olmaması (gece hayatındaki artış), uyuşturucu madde kullanımıdır. Bu etmenleri hayatımıza soktuğumuzda rutinden uzaklaşmış oluyoruz ve buna bağlı olarak patolojik sorunlar baş gösterir. Alkol ve madde kullanımı başlı başına beyin kimyasallarını etkileyen etmenler. Bipolar bozuklukta beyin kimyasallarıyla yakından ilgili olduğu için, kişiyi olumsuz yönde etkiler."
DEPRESİF ATAKLARDA BUNLAR GÖRÜLÜYOR
"Bipolar bozukluk; mani (taşkınlık) ve depresyon (çökkünlük) olmak üzere iki ayrı hastalık dönemiyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Hastalığın birkaç türü vardır. Bu türler mani, hipomani ve depresyon dönemlerini içerebilirler. Hastalık ataklarla seyreder ve hastaların yarısından çoğunda ilk atak depresyon ile başlar. Görülen ilk atağın depresyon olması çoğunlukla teşhisi geciktiren bir faktördür. Depresyon (çökkünlük) döneminde; iş, okul, sosyal hayat veya ilişkiler gibi günlük aktivitelerde gözle görülür zorluklar ortaya çıkar. Depresyon (çökkünlük) dönemi, aşağıdaki belirtilerden beş veya daha fazlasını içerir. Üzgün, boş, umutsuz veya ağlamaklı hissetmek gibi depresif ruh hali (Çocuklarda ve gençlerde depresif ruh hali sinirlilik olarak da gözlenebilir.) Belirgin ilgi kaybı veya neredeyse tüm aktivitelerden zevk alamama, diyet yapılmadan yaşanan önemli kilo kaybı veya kilo alımı, iştahta azalma veya artış (Çocuklarda beklenildiği gibi kilo alamamak da depresyon belirtisi olabilir.)
Uykusuzluk ya da çok uyumak
Huzursuzluk ya da yavaş davranışlar
Yorgunluk veya enerji kaybı
Değersizlik hissi veya aşır, yersiz suçluluk
duyguları
Düşünme veya konsantre olma yeteneğinde azalma
Kararsızlık
İntiharı düşünmek, planlamak veya intihar teşebbüsü
(AKTARAN: UZMAN KLİNİK PSİKOLOG AYSU ÇELENOĞLU)
MANİ ATAKLARINDA BUNLAR GÖRÜLÜYOR
Hastalık dönemlerinden mani (taşkınlık) ise; duygudurumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Mani ve hipomani iki farklı epizod türüdür, ancak aynı semptomlara sahiptir. Hipomani; manik atakların süresi ve şiddetinin daha hafif seyrettiği, hastaların çoğunda enerji artışı, yükselmiş özgüven ve duygudurum, normalden fazla konuşma, normalden az uyuma gibi belirtilerle karakterize dönemdir. Kişi çoğunlukla işlevselliğini kaybetmez. Hatta bu durumdan memnuniyet duyabilir.
Mani ise, hipomaniden daha şiddetlidir. İşte, okulda, sosyal aktivitelerde daha belirgin sorunlara ve ayrıca ilişki kurma güçlüklerine neden olur. Psikozu yani gerçeklikten kopmayı tetikleyebilir ve hastaneye yatış gerektirebilir. Mani ve hipomani dönemi, aşağıdaki belirtilerden üç veya daha fazlasını içerir:
Anormal derecede iyimser ve hareketli, girişken olmak
Artan aktivite, enerji veya ajitasyon
Abartılı refah ve özgüven duygusu (öfori)
Uyku ihtiyacının azalması
Olağandışı konuşkanlık
Aynı anda çok fazla düşüncenin varlığı
Dikkat dağınıklığı
Karar verme yeteneğinin kaybı, kötü kararlar
Aşırı alışveriş harcamaları, cinsel açıdan riskler almak veya aptalca yatırımlar yapmak
(AKTARAN: UZMAN KLİNİK PSİKOLOG AYSU ÇELENOĞLU)
MEVSİM GEÇİŞLERİ DE ETKİLİYOR
Mevsim geçişlerinin bipolar bozukluğu tetiklediği doğrudan bir kanıt veya neden yoktur. Ancak bazı durumlarda mevsim geçişleri, bipolar bozukluğu olan bireylerde semptomların değişiklik gösterebileceği bir faktör olabilir. Bu konuyla ilgili olarak bazı teoriler ve gözlemler vardır, ancak net bir nedensonuç ilişkisi henüz kesin olarak belirlenmemiştir. Mevsim değişiklikleri, özellikle kış aylarının karanlık, soğuk ve daha az güneşli olmasıyla ilişkilendirilen mevsimsel duygudurum bozukluğu (Seasonal Affective Disorder-SAD) gibi bazı ruhsal sağlık sorunlarını tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Bu bozuklukta özellikle kış aylarında depresyon semptomları artabilir. Mevsim geçişlerinin bipolar bozukluğu tetikleme veya etkileme nedenleri üzerine yapılan araştırmalar devam etmektedir."
(AKTARAN PSİKOLOG BERNA ŞAHİNGÖZ)
TEHLİKEYE GİDEN YOL: HİPOMANİ DÖNEMİ
"Hipomani maninin bir alt durumu. Zaman zaman içimiz çoşkuyla dolar, herkesi güldürmek isteriz. Sürekli üretiriz, hayata toz pembe bakarız. Bu tip kişileri hipomani olarak değerlendirebiliriz. Hipomanisi olan bir kişi çevreyle ciddi bir problem yaşamaz ancak bunun bir üstü 'manik depresif' (iki uçlu bozukluk) görülürse kişi kendisiyle ve çevresiyle ciddi problemler yaşar. Uykusu çok azalır bir saat bile uyuyamayabilir. Cinsel istekleri ciddi oranda artar. Aşırı ve kontrolsüzce para harcarlar, Tehlikeli davranışlar sergilerler (arabayla duvara çarpmak gibi). Depresif dönemde ise; hasta yataktan çıkmak istemez, kimseyle iletişime geçmez, dünyanın çok kötü ve yaşanılmaması gereken bir yer olduğunu düşünür tabi buna intihar düşünceleri eşlik eder. Öz-bakımı çok kötüleşir, öyle ki ayda bir bile banyo yapmak istemez. Alkol, uyuşturucu madde kullanımında ciddi oranda artışlar görünür."
AKTARAN: PSİKOLOG BERNA ŞAHİNGÖZ)