Müzeyyen Senar'ın sesinden dinlediğimiz meşhur Ormancı türküsünde adı geçen Belen kahvesi... Ne zaman Muğla'dan geçsem hep türküde geçen o acı hikayenin yaşandığı kahveyi görmek istemişimdir. Bu yaz Muğla'nın merkez ilçesi Menteşe'ye bağlı Gevenes köyündeki şimdiki adıyla Çaybükü Mahallesi'ndeki Belen Kahvesini ziyaret etme fırsatı buldum. Köye hakim bir tepede bulunan Belen Kahvesi'ne çıktığınızda gerçekten de dümdüz bir ovaya bakıyorsunuz.
AMAN ORMANCI CANIM ORMANCI
Türküye konu olan, muhtar , en yakın arkadaşı ve ormancı arasında geçen ve muhtarın öldüğü, en yakın arkadaşının cezaevine düştüğü bu olay Belen kahvesi girişindeki tabela ve içeride fotoğraflarla anlatılıyor. İnsan kahveden içeri girdiği anda içini bir hüzün kaplıyor. Yıllar önce yaşanan olay tıpkı bir film sahnesi gibi gözünüzde canlanıyor. Kahvenin ortasında bir masa, etrafında sandalyeler ve masanın üstünde dama tahtası… Masanın etrafında ise muhtar Tevfik Cezayir ve en yakın arkadaşı Mustafa Şahbudak'ın birebir boyutlarda yapılmış maketleri duruyor.. Karşılıklı dama oynuyorlar… Kahvenin duvarlarını ise ormancı, muhtar ve arkadaşının fotoğrafları süslüyor.
'Aman ormancı, canımmm ormancı, köyümüze bıraktın yoktan bir acııııı' türküsü çalıyor bir yandan.. Kahvenin bir yanında ise yöresel kıyafetler giydirilmiş cansız mankenler oturuyor.
Ziyaretçiler, müze haline getirilen kahveyi ziyaret ettikten sonra hemen müzenin yanındaki kafeteryada oturup , yine Ormancı türküsü eşliğinde çaylarını , kahvelerini yudumluyorlar. Belen kahvesi her yıl yüzlerce turisti ağırlıyor. İşte yaşanmış, gerçek olaydan esinlenerek yazılmış o türkünün hikayesi…
İŞTE O DRAMATİK TÜRKÜNÜN HİKAYESİ
Muhtar Tevfik Cezayir ve en yakın arkadaşı Mustafa Şahbudak 1946 yılında köy kahvesinde oturmuş dama oynarlar. Bu sırada 'Sarı Mehmet' lakaplı orman memuru Mehmet İn gelir, sarhoştur. Bir gün önce, komşu köyde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrağı Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrağını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise yangın evrağının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, "Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem" diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Cezayirli, "Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et" der. Ormancı dama masasına bir yumruk atar ve masayı dağıtır. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürür. Ormancı bağırarak küfürler savurur. Küfürler Mustafa Şahbudak'ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudakı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir. Ormancı Mehmet İn, bunun üzerine kaçmaya başlar.
Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş öldürmek için değil kaçmasına engel olmak içindir. İkinci atışta Mehmet İn yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile arkadaşı Tevfik'i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürür. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e, "Babamın selamı var, bu adamı iyileştir" diye yalvarır. Doktor Veli Bey, "O ölecek, önce senin kolunu saralım" diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa'yı yanına çağırarak, "Ölüyorum, hakkını helal et" dedikten sonra hayata gözlerini yumar. Mustafa, en yakın arkadaşını öldürdüğü için cezaevine girer. Bu olaydan sonra köyde duramayacağını anlayan ormancı tayin ister ve köyden ayrılır. Aslen Marmarisli olan ormancı emekli olunca oraya yerleşir ve 90'lı yılların başında ölür.
Mustafa Şahbudak da cezaevinden çıktıktan sonra köyde duramaz ve Muğla'ya yerleşir. Muhtarın o tarihte 25 yaşında olan 3 çocuk annesi eşi Pembe yaşadığı acıya dayanamayıp akli dengesini yitirir. Hayatının kalanını Muğla'da geçiren Mustafa Şahbudak ise 83 yaşında iken 28 Mart 2005'te öldü.
ORMANCI TÜRKÜSÜNÜN SÖZLERİ:
Yörenin tanınmış sanatçılarından ve Mustafa'nın anne tarafından akrabası olan Tahir Erdinç tarafından kaleme alınan ve bestelenen türkü Müzeyyen Senar, İbrahim Tatlıses'in de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı tarafından yorumlandı.
Türkünün sözleri şöyle:
"Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya / Bay Mustafa çağırdı, dama oynamaya / Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı / Söz dinlemez ormancı, çekmiş kafayı / Aman ormancı, canım ormancı / Köyümüze bıraktın yoktan bir acı / Köyümüzün ortasında, değirmen döner / Değirmenin suları, dağından iner / Ormancıya atılan kurşun, Tevfike döner / Tevfikin feryatları, yürekler deler / Aman ormancı, canım ormancı / Köyümüze bıraktın yoktan bir acı / Köyümüzün suları da hoştur içmeye / Üstünde köprüsü var, gelip geçmeye / Tevfikimi vurdular, hiç mi hiç yere / Yazık ettin ormancı, köyün iki gencine."