"Büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal mahluk kendi iç dünyasının mahpusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkum" diyor Peyami Safa, 1951 yılında yayımlanan Yalnızız romanında... Peki 70 yıl sonra, çağlara sığacak buluşların, gelişmelerin ardından yalnızlığımız sona erdi mi? Elbette Safa'nın bugün yaşadığımız yalnızlıklardan haberi yoktu. Onun derdi modernleşen hayata karşı, manevi değerleri savunmaktı. Peki 2023'te insan, avcunun içine aldığı mini bilgisayarla, envai çeşit bilgiye ulaşma imkanı varken, neden hâlâ mutluluğun formülünü bulamıyor. Hepimizin elinde bir telefon, pek çoğunun melodisi birbirine benzer, kimsenin farklı olma derdi yok, çoğumuz bir diğerine yetişmenin, ona göstermenin derdinde. "Bende de var. Ben de eğleniyorum. Biz de tatildeyiz. Bakın yeni arabamız. İşte büyük aile, işte bayram soframız. İşte köpeğim, kedim...
Yine yollardayız. Kahretsin yine trafik. Of çok kalabalık bu şehir. Gitmeli abi bir Ege kasabasına..." Sonra nerede kalmıştık? Aynı işe, aynı trafiğe, dolu metrobüslere talim. Bayram sofrasını paylaşmanın hemen ardından "Anne bugün çok işimiz var, kaçalım biz!" Anne baba ile selfiler, yalandan mutluluk pozları! Geride toplanmamış sofralar, mutfağa yığılmış bulaşıklar! Neyse ki, sosyal medyadaki aile fotoğrafına beğeni yağdı, yorumlar, kalpler, emojiler gırla! 70'den fazla yıl geçse de elimizdeki telefon ile tüm dünya içinde şifasız bir yalnızlığa mahkumuz hâlâ Peyami Safa gibi... Alanında uzman üç isme sorduk; nedir bu sosyal medya sevdamız, paylaşma bağımlılığımız, aynı masadaki yakınların, dostların yüzlerine bile bakmadan, sanki dünyayı kurtarıyormuşçasına telefonla hep bir şeyler yapmamız. Ne yapıyoruz, nereye bu gidiş?
UZMAN PSİKOLOGLARA SORULAR
1. Telefon artık elden düşmüyor. Aile içinde, arkadaşlar ile buluşulduğunda, kalabalık sofralar da bile ekrandan vazgeçilemiyor. Oysa o ortamlar, sohbet edilip yüz yüze iyi vakit geçirilebilmek için. Telefona hemen sarılmak, sohbetten daha çok, ortamı göstermek için paylaşım yapılması ve birebir iletişim yerine sosyal medyaya bakılması aslında nasıl bir psikolojinin göstergesi? Kalabalıklar içinde yalnızlığı mı ifade ediyor?
2. Eğence mekanlarında bile herkesin elinde telefon var. Kimse eğlenmiyor herkes telefonla ilgileniyor. Oysa dans edecek ortam, bir şeyler içilip sohbet edilecek imkan var. Neden bunu değerlendirmek yerine herkes telefonla ilgileniyor olabilir? Bunun psikolojik boyutu nasıl açıklanır?
3. Araştırmalara göre, telefon ekranına baktığımız süre aslından ne kadar yalnız olduğumuzu gösteriyor.
Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne kadar ekran, o kadar yalnızlık mı demek?
UZM. KLİNİK PSİKOLOG AYHAN ALTAŞ
İLETİŞİM BECERİSİ DÜŞÜK İNSANLAR İÇİN ONAY YERİ
1. Son yıllarda teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ile beraber akıllı telefonlar da hayatımızın olmazsa olmaz parçası haline geldi. Ancak telefon ve sosyal medya kullanımındaki gözle görülür artışın bağımlılık seviyelerine ulaştığı durumlar da var. Bu bağımlılık seviyesindeki telefon kullanımının, insanların psikolojik durumlarıyla da ilişkisi var. Örneğin sosyal medya platformlarının dinamiğini oluşturan beğeni ve paylaşım uygulamaları, kişinin daha fazla insana ulaşma ve daha fazla kişi tarafından takdir edilme hissini yaşamalarını sağlar. Kişiler sosyal medya platformları üzerinden onaylanma ihtiyacını karşılamaya çalışır. Diğerleri tarafından beğenilme isteği ve hayatım çok güzel imajı çizme çabası anı yaşayıp keyifli zaman geçirmenin önüne geçerek anıyı fotoğraflayıp sosyal medya üzerinden paylaşmaya yol açıyor.
MUTLULUK HORMONU GİBİ
2. Bu soruyu cevaplandırmak çok basit değil. Fırsatları kaçırma korkusu yani kısa adıyla FOMO kavramı akla ilk gelen cevaplardan biri...
Telefonlar o kadar hayatımızın merkezine yerleşti ki, onunla bağlantıyı kesmek dış dünyayı kaçırmak olarak görülebiliyor.
Çünkü sevdiklerimizi, haberleri, hava durumlarını dahi bu cihaz üzerinden takip ediyoruz. Sürekli güncellenen bir sanal ortama bir saat girmediğimizde bile pek çok bilgi akışı gerçekleşmiş oluyor ve bir nevi bu güncellemelere geç kalmış, kaçırmış oluyoruz. Bu kaçırma korkusu, şu ana odaklanmayı zorlaştırdığı gibi bulunulan ortamdan da zevk almaya engel olabiliyor. Çoğu kişi paylaşım yapmadığında kendini geride kalmış, göz önüne çıkamamış hissetmeye başladı. Keyifli bir an yaratıldığında bundan zevk aldığını duyurmamak pek çok kişi için kaçmış bir fırsat olma potansiyeline sahip. Bir yerde aslında paylaşımlarıyla mutlu olduklarını, iyi olduklarını, eğlenceli kişiler olduklarını başkalarına da gösterip kanıtlama aracı olarak da kullanılıyor diyebiliriz.
Özellikle eğlence mekânları gibi fazla kalabalıktan ve yüksek sosyallik içeren ortamlardan rahatsız olan bireyler için ekrana dönüş, bir kaçış yolu olarak görülebilir. Bunun dışında kişi çevresindeki olayları görmezden gelerek gerçek hayattaki sorunlarını telefonda dikkatini dağıtarak geçiştirmeye yani kaçınmaya çalışıyor olabilir. Ancak bu kaçınma geçici olarak problemi çözse de uzun vadede kaygının artmasına ve sosyal becerilerin zayıflamasına neden olacaktır.
GÖRDÜĞÜNÜZE ALDANMAYIN
3. Araştırma sonuçları telefon ekranına bakma süresinin yalnızlık ile ilişkisi olduğunu gösteriyor olabilir ancak bu konuda kesin bir yargıda bulunmak ve doğrudan bir ilişki kurmak çok doğru değil. Çünkü telefonlardaki sosyal medya platformları sayesinde insanların birbirleri ile ilişki kurmasına katkı sağlar. Yalnızlık ise farklı sebeplerin birleşmesinden ortaya çıkan çok daha karmaşık bir durumdur. Telefon kullanımı da sadece bu duruma bir etken olabilir.
Bireylerin aile ve arkadaş çevresiyle olan sosyal ilişkisi, duygusal bağları, yalnızlaşmayı daha büyük oranda etkiler.
Sosyal medya uygulamalarındaki içerik üreticilerinin devamlı kendi hayatlarını kusursuz bir şekilde yansıtmaları ve bu sayede sosyal medyada oluşan mükemmellik algısı yüzünden insanlar bazı karşılaştırmalar yaparak kendilerini eksik, kusurlu ve yalnız hissedebiliyor. Ancak şunu bilmek gerekir ki, sosyal medyada insanlar sadece hayatlarının istedikleri kadarını yansıtır sanki orası bir vitrinmiş gibi herkes hayatını mükemmelmiş gibi sergilemeye uğraşır. Bazen ise insanlar zaten kendini yalnız hissettiği için telefonla ilgilenir. Yani sanılanın aksine telefona bakan insanlar yalnızlaşmaz, zaten kendini yalnız hisseden insanlar telefonlarla ilgilenerek yalnızlıklarını örtmeye çalışabilir. Ya da özgüven sıkıntısı yaşayan ve yüz yüze iletişimden kaçınan insanlar daha çok telefon üzerinden iletişime geçmeyi tercih ediyor böylece telefon ekranıyla geçirilen sürenin artması kaçınılmaz oluyor.
KARGAŞADAN KURTARIP NEFES ALDIRIR
Aşırı telefon kullanımın sebeplerinden diğeri ise sosyal medyanın bir kaçış yolu olarak görülmesidir. İnsanlar hayatın içindeki kargaşadan kaçmak, dünyanın stresinden uzaklaşmak için sosyal medyaya yönelebiliyor. Ayrıca yüz yüze iletişimde zorlanan kişiler sosyal medyada kendilerini daha rahat hissedebiliyor. Ek olarak gündeme dair haberlere, eğlenceye anında erişebilme isteği kişinin telefon kullanımını artıran etkenlerden bir diğeri.
UZM. PSİKOLOG TUĞBA YAĞAN
TELEFON BİR KAÇIŞ YOLU
1. Akıllı telefonlar kültürel yaşamlarımızı da maalesef etkiledi. İnsanların eskisi kadar yüz yüze görüşülen paylaşımlara ve sosyal ilişkilere ihtiyaç duymamalarına neden olabiliyor. Tehlike şu ki, sosyal ilişkileri istediği düzeyde olmayan insan kendi içine kapacak ve yalnızlaşacak. Günümüzde cep telefonu iletişim kolaylığı düzeylerindeki artışı etkilese de, beklenilenin aksine yalnızlık duygusu ile tanışan kişi sayısında ciddi bir artış var. Bireyler en çok, mevcut sosyal ilişkileri ile istediği sosyal ilişkileri arasında fark olduğunu anladığında yalnızlaşıyor. Çünkü istemediği olumsuz duygular yaşamasına sebep oluyor bu durum. Mesela partneriniz, arkadaşlarınız sevdikleriniz var ama ilişkilerinizin istediğiniz düzeyde samimi, içten ve duygusal olmaması halinde, yine içinizi kaplayan yalnızlık duygusu açığa çıkıyor. Cep telefonuyla fazlaca zaman geçiren bir partnere ya da arkadaşlara sahipseniz, soruda bahsettiğiniz gibi kalabalık içinde yalnızlık yaşarsınız. Yalnızlığın hem sebebi hem de sonucudur cep telefonuna olan davranışsal bağımlılığın. Değişen yaşam koşullarında yalnızlık duygusunun yoğunluğu daha da artmakta.
Kişiler arası iletişimin yerini artık cep telefonları, internet ve sosyal medyanın almaya başlaması sebebiyle insanlar farkında olmadan yalnızlaşmakta.
Unutmamalıyız ki insanların, iyi bir akıl ve ruh sağlığına sahip olabilmesi için tatmin oldukları bir sosyal yaşama ihtiyaç duyar.
İÇE DÖNÜK KİŞİLER, TELEFONA DAHA BAĞIMLI
2. Ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Küçük bir avuç içine koskoca bir dünyayı sığdıran cep telefonlarının hayatımıza girmesi iletişimde devrim etkisi yarattı. İnsanların hayatlarının merkezinde cep telefonlarının çok fazla yer alması, insan ilişkilerini sekteye uğratan bir sebep elbette. Bağlantı kurmadaki kolaylık, kullanım bağımlılığını daha da güçlendiriyor.
Fotoğraf, video çekmek, video izlemek, sosyal medya araçlarına üye olmak, kendini ifade etmek, arkadaşlarla iletişim kurmak, oyun oynamak, bilgi aramak veya görüntülü görüşme yapmak için telefonlar ellerde.
Örneğin dışa dönük sosyal bir kişinin cep telefonuyla geçirdiği süre ve kullanım şekli içine kapanık, çekingen bir kişiden daha farklıdır.
Yani bireysel özellikler de burada devreye giriyor. Mesela hayat dolu, atılgan, aktif, konuşkan, şen şakrak, iyimser ve enerjik kişilik özelliği olan biri, eğlence ve hareketten hoşlanır. Heyecan ve coşkudan fazla hoşlanmayan, sosyal ortamlardan daha uzak bir yaşamı tercih eden, sorumluluk duygusu zayıf olan, içe dönük kişilik özelliği gösterenler, sık sık duygusal sıkıntı yaşayan, duygusal tutarsızlıklar gösteren nevrotik kişilik tipi olan bireylerde cep telefonuna düşkünlük daha fazla görülür.
TÜKENMİŞLİK SENDROMU BİLE YAŞATABİLİR
Cep telefonlarının yokluğunda, kendisini huzursuz, gergin hatta yalnız hisseden ciddi bir kitle var. Zamanla ve mekanla bağlantısını koparan bir güce erişti. Cep telefonlarına yüklenen anlamlar çok değişti. Genç kesim için ebeveynlere karşı kişisel özerkliği-özgürlüğü güçlendirdi. Cep telefonundaki sosyal medya hesaplarında kişiler kendilerine kimlik ve prestij sağlama ihtiyacı ve doyumu yaşamaya başladı. İlişkiler kurması ve sürdürmesi yine cep telefonundaki uygulamalarla kolaylaştı. Boş zaman aktivitesi ve eğlence kaynağına dönüştü. Bir nevi davranışsal bir bağımlılığa dönüştü.
İşin aslı şu ki, cep telefonuna ne kadar kendimizi maruz bırakırsak, eski günlük haftalık rutinlerimizden, keyif alacağımız şeylerden kendimizi o kadar mahrum bırakmış oluyoruz. Bu da insanları bulunduğu yer ve mekanda andan koparır, sosyal yaşamdan alıkoyar ve zevk almamaya başlar. Bir süre sonra da hayattan zevk almamaya döner bu durum. Sonunda tükenmişlik sendromuna kadar geçiş yapabilir. Hayatınızı cep telefonuyla bütünleştirirseniz psikolojik rahatsızlıklara karşı savunmasız bırakır.
YALNIZLIKLA BAŞA ÇIKABİLEN KİŞİ, TELEFONDAN UZAKLAŞIR
3. Yalnızlığıyla boğuşan kişilerde bir kaçış niteliğidir cep telefonu... Telefon ekranında fazlaca vakit geçirmeye sebep olan sosyal medya araçlarına kendini ne kadar maruz bırakırsan; doyumsuzluk, mutsuzluk, kaygı, dinlenmiş hissedememe, ruhsal yorgunlukla bağlantılı görülen bir yalnızlık duygusuna hapsolabilir insan. Yalnızlık duygusu yoğunlaştıkça cep telefonuyla uğraşma ve ellerinden bırakamama durumu olur. Yalnızlık duygusuyla başa çıkabilen birey, cep telefonuna daha az ihtiyaç duyar. Kendini iyi hissettiğinde, cep telefonuna da eskisi kadar gerek duymaz.
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG MERVE TOKGÖZ
TEDAVİ GEREKTİREN BİR RAHATSIZLIK
1-2. Bu iki soruya ortak cevap vermek istiyorum. Teknoloji veya telefon bağımlılığı, normalden daha fazla süre telefon kullanımının yol açtığı bir tür dürtü kontrol bozukluğudur. Tabloda sıraladığımız sebepler bir süre sonra bağımlılığa dönüşebilir. Bu dönüşümü anlamanın bazı yolları var. Telefonunuz yanınızda olmadığında ve bir süre kullanamadığınızda huzursuz hissediyorsanız ve neredeyse günün her anında telefonunu kontrol etme ihtiyacı duyuyorsanız, telefon bağımlılığı belirtilerini daha detaylı incelemenizi öneririm. Cep telefonu bağımlılığı, mutluluk duygularını açığa çıkaran dopamin üzerindeki etkisi nedeniyle diğer bağımlılık türlerine benzer. Cep telefonu kullanımının dopamin üretimini ve salınımını teşvik ediyor, bu da onu daha fazla kullanma ihtiyacını doğuruyor. Bazı araştırmalara göre, genç yetişkinlerin yüzde 28'i cep telefonu bağımlısı. Telefon bağımlılığı, Ruh Sağlığı Bozukluklarının Teşhis ve İstatistik El Kitabı'nın (DSM-5) beşinci baskısında resmi olarak bir bağımlılık olarak kabul edilmese de, kumar gibi diğer davranışsal bağımlılıklarla benzer özellikler gösteriyor. Araştırmalara göre genç erkek ve kadınlar cep telefonlarına bağımlılık geliştirme konusunda yüksek risk altında.
KAYGI ARTIŞINA YOL AÇIYOR
3. Bireylerin en önemli sosyal ihtiyaçlarından biri diğer bireylerle iletişim halinde olmak ve sağlıklı sosyal ilişkiler kurmaktır. Araştırmalar fazla telefon kullanımının yalnızlık, depresyon ve kaygı artışına yol açtığını ve duygusal bağ ihtiyacını azalttığını gösteriyor. Yalnız insanlar internette daha fazla zaman geçirirler, bu nedenle yalnızlık ve internet bağımlılığı anlamlı bir şekilde ilişkilidir. Yalnızlık gibi psiko-sosyal sorunları olan bireyler, akıllı telefon gibi cihazları aşırı kullanarak bağımlı hale gelebilirler. Evet; ne kadar ekran, o kadar yalnızlık demektir.
NEDEN SANAL DÜNYADA ÇOK VAKİT GEÇİRİYORUZ?
Sosyal ilişki kurmada yetersizlik
Özdeğer, özgüven problemleri
Sosyal anksiyete
Kişinin sanal ilişkileri daha cazip bulması
Mobil oyun ve uygulamalarda kazanılanların kaybedilme endişesi
Sosyal medya kanallarındaki beğeni ve yorum gibi etkileşimlerin, kişide benliğini gerçekleştirme hissi yaratması
Sanal mecraların beğenilme ve takdir edilme tatminini sağlaması
Depresyon sebebiyle iletişim kurmadaki isteksizliğin telefon kullanarak gizlenmesi
Utangaç bireylerin kendilerini telefondaki yazışmalarla daha kolay ifade edebilmesi
TELEFON BAĞIMLILIĞI BELİRTİLERİ
Telefonu her zaman açık ve yakında tutmak
Sık sık telefonu kontrol etme ihtiyacı
Telefon kullanım süresi hakkında yalan söylemek
Telefonsuz kalındığında yoksunluk belirtileri gösterme, sinirlenme, hayata küsme
Telefondan mahrum kalındığında kimi zaman mide bulantısı, baş ağrısı ve baş dönmesi hissi
Telefon kullanımından kaynaklanan kazalar veya yaralanmalar
Telefonla yapılan eylemler nedeniyle iş ve okul veriminde düşüklük
Yüz yüze görüşme yerine telefonla iletişimin tercih edilmesi
Sosyallikten kaçınmak
Telefonla fazla zaman geçirilmesi sebebiyle uyku ve yeme düzeninde bozukluklar
Yüz yüze görüşmelerde bile göz teması kurmak ve sohbet etmek yerine telefona bakmak
Seyahatte, yemek yerken, uyumadan önce ve uyandıktan hemen sonra telefona bakmak
Hayali titreşimler (telefonun titreşmediği halde çaldığını düşünmek)