Uluslararası Olimpiyat Komitesi, 2020 yılında break dansın olimpiyat sporu olarak kabul edildiğini, 2024 Olimpiyatları'nda olacağını açıkladı. O günden bu yana dünyanın dört bir yanında, bu dansla uğraşanlar; keyif aldıkları bir uğraşının spor olarak kabulünün, dünyanın bir numaralı spor otoritesi tarafından kabul edilmesinin coşkusunu yaşıyor.
Türkiye'de de bu dansa -ya da bu spora mı demeliyim- yıllardır ter döküp emek verenler gençler var. Geçtiğimiz hafta Kadıköy'de düzenlenen Red Bull BC One Cypher Türkiye Finali'ne katılarak bu gençlerle bir araya geldik. Burada Türkiye'nin dört bir yanından gelen break dans sporcuları, şampiyon olup Paris'teki final etabı için birbirleriyle kapıştı. Başlama saati 17:00 idi ama break dans meraklıları erken saatte salonu doldurdu. Futbol taraftarlarının aksine içeride sigara içen yok. Sigara içmeyen biri olarak çok mutluyum. Ama asıl sevindiğim bu gençlerin, 360 derecelik dans pistinin çevresinde heyecanla, zaman zaman dans ederek yarışmaları takip etmeleri. Türkiye'nin dört bir yanından gelerek yarışan gençlerden erkeklerde Jester lakaplı Oğuzhan Karademir, kadınlarda ise Mer-C lakaplı Merve Can rakiplerini eleyerek Paris'teki dünya finaline gitmeye hak kazanıyor. Ben de soluğu iki gencin yanında alıyorum.
YERİNDE DURAMAYAN İKİ ŞAMPİYON
Oğuzhan Karademir, 1996 yılında Ankara'da doğmuş. 2010 yılından beri dans ediyor. Eğitimi ve gelişimi için çağdaş dans, dövüş sanatları ile uğraşıyor. 2013-2023 yılları arasında Red Bull BC One Cypher Türkiye'yi sekiz kez kazanmış ve dokuzuncu kez bunu başarıyor. Halen İstanbul'da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde 'çağdaş dans sanatları' eğitimi alan Jester, sorularımı yanıtlarken sabit durmakta zorlanıyor. Mer-C'yi; "Durdur onu" diye işaret ediyorum. Merve Can; moda, video grafik ve fotoğrafçılık üzerine çalışıyor. 11 yıldır dansa tutkuyla bağlı olduğunu söylüyor. Kan ter içinde olmalarına rağmen sorularıma içtenlikle yanıtlar veriyorlar.
- Dansa ne zaman başladınız?
- Merve Can: 13 yaşında başladım, 11 sene oldu.
- Nerelisin? Nerde büyüdün?
- M.C: yani Konya'da doğdum, Hamburg'da, büyüdüm.
- Sen nerede doğdun?
- Oğuzhan Karademir: Ankaralıyım. Ben de 13 yaşında başladım.
- Sizi dansa bağlayan ne?
- O.K: Hareket etmeyi seviyorum.
- M.C: Küçüklüğümde çok enerjim vardı. Birilerini gördüm, öyle başladım.
- Aileniz ne diyor bu tutkunuza?
- M.C: Çok komik bir şey. Annem hiç istemiyordu. Ama abilerim ve babam desteklediler. 'Annem dansa gitmeyeceksin' diyordu. Abim arayıp 'Gidiyor musun?' derdi. 'Annem izin vermiyor' deyince benim için izin alırdı. Bu sporu sevdiğimi biliyordu.
DANSTAN PARA KAZANIYORUZ
- Birçok kadının yaşadığı böyle zorluklar var ama sen erkek olarak şanslısın?
- O.K: Liseye başladım. Okulda uyuyorum ki, antrenmana enerjim kalsın. O zaman annem destekliyor. Ama okulumu da okumamı istiyor. Babam hiç istemiyor dans etmemi. Babam 'Hemen okulu bitir, çalış' derdi. Sonra ben okulu bırakma kararı aldım. Açıktan bitireyim ki, daha çok antrenman yapayım. Türkiye içinde yarışmaları kazanmaya falan başlayınca destek olmaya başladı. Baktım ekstra işlere gidiyorum. Danstan para kazanıyorum. Annem, 'Paranı kazanıyorsan sorun yok. Ama diploma istiyorum. Şu anda da okuyorum zaten.
- Peki sen danstan para kazanıyor musun? Ne olmak istiyorsun?
- M.C: Az da olsa kazanıyorum. Konseptçi olmak istiyorum. Aslında ben danstan para kazanmak istemiyorum. Para kazanma stresi olmadan dans etmek istiyorum.
- 2024'te break dans bir olimpiyat dalı olacak. Siz ne diyorsunuz bu konuda?
- O.K: Ben zaten halihazırda şu an milli sporcuyum da aynı zamanda Türkiye adına yarışıyorum. Evet, olimpiyat hazırlıkları devam ediyor. Tabii doğruyu söylemek gerekirse diğer ülkelere göre biraz gerideyiz. Ama Türkiye Dans Sporları Federasyonu'nun katkısıyla olimpiyat için hazırlanıyoruz. Puan yarışmalarına gidiyoruz. 2024 Ağustos ayında da olimpiyatlar var. Yeterli puan alıp kota alabilirsek, Türkiye break dansta olimpiyatlara da katılacak.
- Olimpiyat kotası alabilir miyiz sence break dansta?
- O.K: İnşallah alacağız.
- M.C.: Olimpiyatlarda başarı için daha çok destek lazım.
- Burada güzel bir kitle vardı. Neredeyse herkes dans ediyor sizi izlerken. Hep dansın içindesiniz yani. Bu enerji nereden geliyor?
- O.K.: Eğlenerek yapmadıktan sonra çok da keyif alamıyorsun. Ama o dediğiniz enerjiyi yani her an yapabilmek, çok çalışmanın getirdiği bir şey. Çünkü sonuçta burada bir buçuk saat, iki saat sürüyor bir yarışmanın tamamı. Bunun öncesinde büyük emek var.
- Sponsorluğun önemi nedir sizce?
- M.C: Olimpiyat nedeniyle sponsorluk teklifleri daha fazla gelmeye başladı, bu iyi bir gelişme.
- Bir gün dans edemezseniz ne olur?
- M.C: İki ay sakatlanmıştım ve o hiç dans edememiştim. O iki aydan sonra böyle aklıma geldi. Ömür boyu dans edemesem bir boşluk olur içimde.
- O.K: Bunu düşünmek istemiyorum, ömrümün sonuna dek dans etmek istiyorum.
- Merve'nin finalini izledin bayağı zorluydu. Ne dedin izlerken? Kimin kazanacağını biliyor muydun?
- O.K: Onun kazanacağını hissettim. Çünkü bu bir yerden sonra fiziksel değil mental savaş.
- Son sözleriniz alabilir miyim?
- M.C: Burada iki kez finale kalmıştım ama ilk kez şampiyon oldum, çok mutluyum. Sırada Paris'teki Dünya Finali var.
- O.K: Emeklerimin karşılığını almak, kendi gelişimimi görmek harika. Dansım değişiyor ve gelişiyor. Buraya onuncu kez katıldım, sekiz kez kazandım. Her seferinde biraz daha baskı oluyor ama hep ilk kez yarışıyor gibi hissediyorum. Ekim ayında Paris'te finalde mücadele edeceğim, farklı insanlarla tanışıp orada kendimi deneyeceğim. Şimdi sırada daha çok çalışmak var.