Ömrünün baharında karanlığa gömülen hayatını kitapların meşalesiyle aydınlatan büyük fikir ve düşünce adamı Cemil Meriç, her biri kütüphanelik çaptaki eserleriyle Türkiye'nin yarınlarına ışık saçmaya devam ediyor. 12 Aralık 1916'da Hatay'da hayata gözlerini açan ve 13 Haziran 1987'de İstanbul'da yaşama veda eden Cemil Meriç, insanlığın ortak mirası haline gelen kitapları vasıtasıyla varlığını sürdürüyor. Kendisini "Hayatını Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi" olarak tanımlayan Cemil Meriç, dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji alanlarından çok önemli eserlere imza attı. Doğu ve Batı medeniyetlerini en doğru şekilde tahlil eden Cemil Meriç, Anadolu irfanının billur bir avize gibi bütün mazlum coğrafyaları aydınlatacağına işaret etti. 38 yaşında görme yetisini kaybeden Cemil Meriç, kitaplarla olan rabıtasını bir an olsun bırakmadı. "Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlardır" sözleriyle çağlar üstü bir manifestoya imza atan ve adeta bugünün sergüzeşt muhaliflerine ders veren Cemil Meriç, fikre dair ne varsa bir kuyumcu titizliğiyle işledi. 'Umrandan Uygarlığa', 'Kırk Ambar', 'Bir Dünyanın Eşiğinde', 'Bu Ülke', 'Jurnal', 'Mağaradakiler', 'Işık Doğudan Gelir' başta olmak üzere onlarca eser kaleme aldı. Zihin dünyamızın öncüsü ve düşüncenin üstadı Cemil Meriç'i kızı Ümit Meriç ile konuştuk.
Tam adıyla Hüseyin Cemil Meriç, Birinci Balkan Savaşı sürerken 1912'de Dimetoka'dan Hatay'a göçmüş bir ailenin çocuğu olarak 12 Aralık 1916'da dünyaya geldi. Okumayı dört yaşında söken, ilk ve orta öğrenimini Arapça, Fransızca, Kuran, tecvid, ahlak eğitimi de aldığı Reyhanlı Rüştiyesi'nde tamamlayan Meriç, ardından Fransız idaresindeki Antakya'ya giderek Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi'nde okudu. Büyüdüğü çevredeki kültürel çeşitlilik ve almış olduğu eğitim Cemil Meriç'in irfan dünyasının şekillenmesinde önemli rol oynadı. Fikir dünyamızın her alanında kalem oynatan ve eşsiz eserler bırakan büyük düşünce adamı Cemil Meriç, 13 Haziran 1987 tarihinde hayata veda etti.
HEDEFLERİ HAYAT BULUYOR
Cemil Meriç'in fikirlerinin güncelliğini koruduğuna işaret eden kızı Ümit Meriç, "Cemil Meriç, bir 20. yüzyıl insanıdır, fakat tohum halindeki düşünceleri 21. yüzyılda filizlenmeye başlamıştır. O, kuruyan büyük Osmanlı çınarının günümüzde filiz veren ve boy atan devamıdır. Tarih bilinci ve kelime dünyasının zenginliği ona çağdaşlarından çok daha büyük bir kuvvet vermiştir. Türkiye'de tarihi bilinç kuvvetlendikçe, Cemil Meriç'in fikirleri daha da gürleşiyor. Cemil Meriç'in eserleri okundukça gösterdiği hedefler hayat buluyor. O, bir manada Türkiye Yüzyılı'nın insanıdır" diyor.
OSMANLI İRFANINI MUHAFAZA ETTİ
Üstadın zihin dünyasını içinde bulunduğu çevre ve aldığı eğitimin şekillendirdiğine değinen Meriç, "Onun içinde doğduğu, büyüdüğü, düşüncelerinin olgunlaştığı çevre Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarının dışında kalan bir çevredir. Cemil Meriç, 1916 Antakya doğumludur. Yani Fransız egemenliği altında olan Antakya'da büyümüştür. Aldığı eğitim ve öğretim onun zihin dünyasının şekillenmesinde büyük öneme sahiptir. Ülkemizdeki yabancı okulların hepsi Hristiyanlıkla bağlantılı tarikat okullarıdır. Cemil Meriç'in İskenderun sancağında okuduğu lise ise bir Fransız okuludur ama laik bir okuldur. Babamın laik bir Fransız okulunda okuması onu Hristiyanlık dışı seküler Batı kültürüyle tanıştırmış; lakin genlerinden ve hacı olan babasından gelen irfan zenginliğini yok etmemiştir. Batı kültürüyle tanışması ve gelenekten gelen Osmanlı irfanını muhafaza etmiş olması onun kimliğini çeşitlendirmiştir" ifadelerini kullanıyor.
TÜRKÇESİ 20. YÜZYILIN ZİRVELERİNDENDİR
Büyük fikir adamının Türkçe hassasiyetine de dikkat çeken Meriç sözlerine şöyle devam ediyor: "Cemil Meriç'in 'Bu Ülke' adlı eseri, 'Türkiye'de az okunuyor' iddiasını cerh etmiş ve kitap 65. baskıya kadar gelmiştir. Cemil Meriç soy olarak Türk'tür. Bir müftünün, torununun çocuğudur. Aile itibariyle de güzel bir Türkçenin konuşulduğu çevrede büyümüştür. Cemil Meriç başlangıçta bir Türkçülük dönemi yaşıyor. Daha önceki dönemini ise İslami olarak değerlendiriyor. Çocuklukta alınan özellikler şahsiyetimizin en kuvvetli yönünü oluşturur. İslamcı bir şuurla geçirdiği çocukluk evresinden sonra gençlik dönemini Türkçü olarak yaşamış olması, bir manada Türkiye Cumhuriyeti'nin bugün yaptığı atılımlarla örtüşüyor. Muhterem Cumhurbaşkanımızın önderliğinde İslam ülkeleriyle kurulan diyaloglar ve yürütülen ilişkiler, Cemil Meriç'in kimliğindeki irfanın, siyaset sahasındaki tezahürleri olarak kabul edilebilir. Cemil Meriç'in Türkçesi, 20. yüzyılın zirvelerindendir. Türkçeye olan aşkı, Asya'daki Türk devletleriyle geliştirilmekte olan ilişkilerin perde arkası olarak düşünülebilir. Cemil Meriç, hem Türkiye sevdalısıdır hem de İslam irfanına hürmetkârdır. Bu yönüyle de şu anki Türkiye Yüzyılı'nın kökeninde yer alan fikir mimarlarından biri olarak değerlendirilebilir."
KADİRŞİNAS BİR İNSANDI
Babasının müşfik bir aile reisi olduğunu kaydeden Meriç, "Cemil Meriç, 'Umrandan Uygarlığa' ve 'Kültürden İrfana' derken bizi 'Mağara'dan çıkarmak istemiş ve 'Bu Ülke'nin 21. yüzyılın dünyasında alacağı öncü rolüne işaret etmiştir. O, 38 yaşında gözlerini kaybetmiş, 70 yaşında ise hayata veda etmiştir. 38 yaşından 70 yaşına kadar geçen karanlık yıllarını ilim peşinde koşarak geçirmiş, bir saniyesini bile boşa harcamayarak 12 ciltlik bir külliyat kaleme almıştır. Dünya tarihinde benzeri olmayan bir baba-kız muhabbetiyle bir ömrü beraber götürdük. O, körlüğün getirdiği asabiyete rağmen nazik ve kadirşinas bir insan olarak hayatını tamamladı. Ruhu şâd olsun." diyor.