Alışverişkoliklik denen kavramın ortaya çıkması, bunun tedavilik bir psikolojik rahatsızlık olduğunun kabul edilmesi tam da alışverişin bir hobi, bir stres atma mekanizması ve bir çeşit terapi olarak görüldüğü o günlerden birkaç yıl sonraya denk geliyor aslına bakarsanız... Aralıksız olarak alışveriş yapmanın 'kötü' olduğunu henüz yeni idrak etmiş nesillere birden bire uygun fiyata 'al-kullan-at' felsefesi dayatıldı. Durum öyle bir hale geldi ki, insanlar bir kere giydiği bir kıyafeti doğrudan çöpe atmanın normal olduğunu düşünmeye başladı. Bir de bu kavramın yükselişini daha da yaygınlaştırabilmek için hızlı moda markaları ve lüks modaevleri birlikte kapsül koleksiyonlar yapmaya başladı. Bu duruma hatta oldukça sempatik bir de kavramsal isim buldular: 'Modanın demokratikleştirilmesi'...
Yani iyi bir tasarımcının koleksiyonundan ucuza üretilmiş bir parçayı satın alıp yine kullanıp atabiliyordunuz... Gözünüzün önüne şov dünyasından ve cemiyet hayatından ünlü isimlerin H&M markasının modaevleriyle yaptığı iş birliklerinden parçaları satın almak için mağazalardan birbirlerini itip, saçlarını ve kollarını çekerek alışveriş yaptığı günler geldi mi şu an? Pazarlama sen nelere kadirsin...
ABD'DE ORTAYA ÇIKTI
Ve bu trend de kendisinden önceki tüm tüketimi destekleyen trendler gibi sonunda duvara tosladı... Vintage, ikinci el, kiralama platformları ve tüketicinin kullandığı ürünü sattığı ve döngüsel ekonomiyi desteklediği platformlar da tam o dönem tüm dünyada tabiri caizse mantar gibi üremeye başladı.
'Bakıma alınmış' ya da 'iyileştirilmiş' ya da 'tedavi edilmiş' giysilerin yeniden son tüketiciye ulaştırılması aşırı üretimin ve üretim ya da sonrasında yaşanan kaybın önüne geçilmesi için en etkili yol olarak kabul ediliyor şu an... Trendin çıkış noktası tüketimin en çok yaşandığı yer olan ABD... The Renewal Workshop trendin şu an en güçlü ismi... Peki ne mi yapıyor bu şirket... X bir firmadan sezon sonunda elinde kalmış, defolu olan, outlet'te satılamayan yani üretip satışa çeviremediği ve bu nedenle de yakması, bir yerlere gömmesi yani yok etmesi gereken ürünleri topluyor. Bu ürünler usta bir işçilikle sezon trendlerine göre yenileniyor, defoları ortadan kaldırılıyor yeniden etiketleniyor ve çok şık mağazalarda çok uygun fiyatlarda satışa çıkarılıyor. Üretici kurtulması gereken bir yükten kurtuluyor hatta para kazanıyor.
Son tüketici uygun fiyata sevdiği bir markanın ürününü sıfırlanmış ve taptaze bir şekilde satın alma şansı elde ediyor. ABD'nin ardından tüm dünya bu trendin peşine düşmüş durumda şu anda... Bu trendin bir takipçisi de Akasya'da ve birçok AVM'de yavaş yavaş butikler açmaya başlamış olan Nivogo markası... Terzi, çantacı ve lostra uzmanları, stil danışmanları, trend analistleri eşliğinde farklı markalardan topladıkları ürünleri iyileştirip yeniden satışa sunuyorlar...
YENİ AKIM YAYILIYOR
Diğer trendimiz ise lüks moda satış platform ve mağaza zincirlerinin doğrudan ikinci el lüks ürün satışına girmiş olması... Bu sayede markaların sahtelerini ikinci el piyasasına girişi engelleniyor. Kendi mağazalarından sezonda ürün satın alan müşterilerinin bu ürünü kullanmak istemediği zaman satması ve bunun tam bir güvenlik içinde yapılması sağlanıyor. Harrods'ın Vestiaire Collective isimli platform üzerinden ayrıca Re-told isimli konsept mağazaları üzerinden tam olarak bu hizmeti veriyor...
Beymen de bu hafta Reborn isimli ikinci el lüks ürün satış kanalını basına duyurdu... Öte yandan etiketler de size aslına bakarsanız 'kötünün iyisini yapıyorsun' demekten başka da bir şey demiyor. Oysa yeni yeni popüler olan bu konseptleri tam olarak çevreci modanın karşılığı, üretilmiş sistemde tutarak döngüselliği desteklemek anlamına geliyor.