Çağımızın amansız hastalığı kanser. Hemen hepimiz bu hastalıktan çok sevdiğimiz bir yakınımızı kaybetmişizdir. Yıllardır beklesek de kesin bir çözüm bulunamadı. Şu an kemoterapi en sık uygulanan yöntem. Peki, tüm bu teknoloji ve bilgiye rağmen neden hala kanser hastalığına kesin çözüm bulunamıyor? Konuyla ilgili tıp dünyasında iddialı bir çıkış yapan Türk mikrobiyolog Ali Rıza Akın ile görüştük. Akın, keşfettiği yeni bakteriler ile başta kanser olmak üzere birçok hastalığın sonunun geldiğini söylüyor. Kanseri yenen bir hastanın bağırsağında bulunan mikrobiyotasını başka bir hastaya nakledildiğinde onun da hastalığı yendiği görülmüş. Buna gaita yani dışkı nakli de deniliyor. Tabii, kanseri yenen süper mikrobiyotalı insanların sayısı fazla olmadığı için Ali Rıza Akın, kendi labaratuvarında bu mikrobiyataların kopyası çıkartıyor, saflaştırıyor ve kapsül içine yerleştirerek kanser hastasının vücuduna yerleştirerek bağışıklık sistemini harekete geçiriyorlar.
Gelin, tıp dünyasını heyecanlandıran, kanser hastalarına da umut olacak bu yöntemi Türk bilim insanı Ali Rıza Akın'dan dinleyelim.
- Ali Bey, öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
- 25 yıldır Silikon Vadisi'nde mikrobiyota üzerine araştırmalar yapan bir bilim insanıyım. Mikrobiyotaya mikrobiyota denilmediği bir dönemden bu yana bakterilerin kendi aralarındaki diyalogları ve insan hücreleri arasındaki konuşmaları insan diline çevirerek bakterileri anlamaya çalışıyorum. Bazı arkadaşlar 'bacteria whispirer' dese de yapmış olduğum iş, yeni bakteri türlerini keşfetmek, bu bakterileri canlı olarak yakalayarak ve kullanarak; insanlığın hizmetine sunmak. Yani kanser hastalığından tutun, depresyon, MS, otizm, ülser gibi hastalıkları bakterilerle tedavi etmek.
- Bakterilerin vücudumuz için önemi nedir? Bu önemi henüz kavrayamadık mı?
- En az 3,5 milyar yıldır dünya üzerinde var olan bakteriler; sadece insan vücudu değil, dünya üzerindeki hayat için çok önemlidir. Bitkilere besinlerini sağlayan bakterilerin var olduğunu hepimiz biliyoruz fakat mikrobiyotamızdaki bakteriler sayesinde mutluluk hormonunun salgılandığını, hamilelikteki ağız florasında yaşayan bakterilerin çocuklarımızın zekasını derinden etkilediğini, sağlıklı mikrobiyotanın bizi kanserden koruduğunu; diyabet, depresyon, MS, otizm ile arasındaki derin ilişkiyi insanlık yeni yeni öğreniyor.
- Kanser hastalığının şu an kesin bir tedavisi yok maalesef. Ancak siz bakterilerin kansere karşı savaştığını tespit ettiniz. Hatta "Bazı süper insanların mikrobiyatası, FMT ile kanser hastasına transfer edildiğinde hastalığı yok ediyor" diyorsunuz. Bu işleme gaita nakli mi deniliyor?
- Kanser hastalığı için kemoterapi, radyoterapi, cerrahi müdahale, biyolojik ilaçlar kullanılıyor ve hiçbiri düzgün bir şekilde kanser hastalığını yenemiyor. Oysa insanoğlunun savunma sistemi milyarlarca yıllık bir gelişim sonucu çalışan süper üstün bir sistem olmasına rağmen, mikrobiyotamıza vermiş olduğumuz zarardan dolayı atıl bir şekilde durmaktadır.
Milyarlarca yıldır dünya üzerinde var olan ve mikrobiyotamızın bir parçası olan bakteriler sayesinde insanın kendi savunma sistemi uyandırılarak kanser hastalığının tam anlamıyla yok edildiği bilimsel olarak kanıtlıdır. Şöyle düşünün; kanser hastalığı için immünoterapi ilacı kullanılıyor ve bu ilacı kullanan binlerce insan içinden sadece birkaç kişi tam anlamıyla kanseri yok ediyor.
- Bu kişilerin mikrobiyotası yani dışkısı mı hasta kişiye transfer edilecek?
- Bu kişilerin mikrobiyotasını başka bir kanser hastasına transfer ettiğinizde de o kişinin de kanseri yendiği görülüyor. Yani bu kişilerin mikrobiyotası kanser hastalığını yok edilebiliyor.
Tabii bu insanların sayısı çok az ve mikrobiyota transferi milyonlarca insan için fiziksel olarak imkânsız olduğundan benim liderliğini yapmış olduğum ekiple bu mikrobiyataların kopyasını çıkartıyoruz; içinde var olan bütün bakterileri teker teker canlı olarak yakalayarak; hijyenik bir şekilde saflaştırıyoruz. Ardından kapsül içine yerleştiriyoruz ve bu kapsüllerin alınmasıyla fekal mikrobiyota transplantasyonu yaparak, kanser hastalığına karşı insan vücudunun bağışıklık sistemini harekete geçirmeyi hedefliyoruz.
- Bakterilerle kanser tedavisi yeni bir yöntem mi? Şu an yeni olan ve hastalığa noktayı koyacak olan yenilik nedir?
- Bakterilerle kanser tedavisi aslında binlerce yıldır var olan bir tedavi yöntemi; özellikle Asya ülkelerinde kullanılıyordu fakat körü körüne yapılan bir yöntem idi. Hasta ya kanserden ya da bakterilerin yarattığı enfeksiyondan dolayı hayatını kaybediyordu. Teknolojinin getirmiş olduğu yeni cihazlar ile hangi bakterinin ne iş yaptığını, nerede ne zaman kullanılması gerektiği artık biliyoruz. İşte burada Akkermansia bakteri ailesinin en önemli üyesi Akkermansia muciniphila'yı konuşmamız gerekiyor. Bifidobacterium ailesinin üyeleri kansere karşı bir birim koruma sağlarken, Akkermansia ailesinin üyeleri kişiyi onlarca kat daha fazla korur ve aynı zamanda kansere karşı savaş vererek insan vücudunun savunma sistemini harekete geçirirler. Akkermansia bakterisi anaerobik bir bakteridir ve bu, bakterinin sadece oksijensiz ortamda yaşayabilmesi anlamına gelir. Günümüzde bu bakteriyi canlı olarak izole edebilen dünya üzerinde sadece beş-altı laboratuvar vardır. Akkermansia muciniphila ailesinin benim izole etmiş olduğum yedi çeşit alt üyesi bulunuyor. Tabii her birinin üstünlükleri farklı.
- Farklı görevleri mi var?
- Yani Akkermansia bakterileri kullanmış oldukları prebiyotiklere göre farklı görevler yapabilir. Bu demek olur ki bu bakterinin yanında kullanılacak prebiyotikler ile Akkermansia'nın hangi görevi özellikle üstleneceğini belirleyebilirsiniz. Aynı zamanda bu mucizevi bakterinin çok daha güçlü bir şekilde çalışması için yanında olmasını tercih ettiği bakteriler de çok önemlidir. Akkermansia ile birlikte uyumlu probiyotikler ve etkisi kanıtlanmış prebiyotikler kullanıldığında insan vücuduna daha kolay kolonize olması sağlanabilir.
TIPKI PARMAK İZİ GİBİ
- Mucize bakteri Akkermansia kanseri nasıl yok ediyor?
- Akkermansia'nın, kanser hastalığında uyumakta olan immün sistemi uyandırarak tümör oluşumunu yavaşlattığı defalarca tespit edilmiştir. Daha basit bir dilde anlatacak olursak Akkermansia muciniphila insanın savunma sisteminin eğitiminde profesör konumundadır ve savunma sistemine kimin düşman, kimin dost olduğunu üretmiş olduğu metabolitler sayesinde immün sisteme öğreterek insan sağlığında bütünlüğün oluşmasını sağlar ve vücudun kendi kendine saldırmasını engeller. Aynı zamanda Akkermansia; Crohn, IBD, MS, Romatoid Artrit, Tip 1 Diyabet, Sedef, Hashimoto Tiroiditi gibi otoimmün hastalıklarda savunma sistemini regüle ederek insanın kendi kendine saldırmasını durdurur. Ayrıca stresi ortadan kaldırarak anksiyete ve depresyon gibi günümüzün en büyük sorunlarına da çözüm olabilmektedir.
Son olarak söylemek isterim ki her bireyin mikrobiyotası parmak izi gibi farklıdır. Mikrobiyotanıza yapacağınız destek tüm hayatınızı etkileyecek önemdedir. Bu nedenle mutlaka bir mikrobiyota uzmanı ve mikrobiyom hakkında eğitimli diyetisyenden destek alarak ilerlemenizi tavsiye ederim.
DIŞARIDAN DESTEK MÜMKÜN MÜ?
- Probiyotik ve prebiyotik takviyeleri bir süredir çok popüler. Birçok markanın gerek eczane gerekse bazı marketlerde satılan birçok ürünü var. Bunlar insanlar için faydalı mı gerçekten?
- Probiyotikler ve prebiyotikler insan sağlığı için elbette yararlıdır; özellikle birbirleriyle uyumlu bakterilerin olduğu probiyotikler insanoğlunun mikrobiyotasını güçlendirir. Benim de Next Microbiome'de çalışmalarımı sürdürdüğüm Akkermansia ürünlerinden örnek vermek gerekirse; birbirleriyle iyi anlaşan bakteri suşları ile kullanıcıların mikrobiyotasına en üst desteği vermesi sağlanabiliyor. Prebiyotikler de öyle; uyum ve koordinasyon çok önemli. Siz bakterilerin ihtiyacı olan prebiyotikleri verince mikrobiyotanız daha sağlıklı bir şekilde çalışarak sizlere destek olur. Öte yandan; gelişi güzel karıştırılmış, birbirleriyle uyumsuz probiyotikler ve koordinasyonu olmayan prebiyotikler vücutta doğru şekilde çalışmazlar.