Henüz sekiz yaşında bir çocuk düşünün, her hafta bir bölümü yayınlanan dizide konuşmayan bir yaşıtını canlandıracak. Hatta performansıyla ödül alacak. Bu arada eğitim hayatını da aksatmadan sürdürecek. atv'nin başarılı yapımlarından Bir Küçük Gün Işığı dizisinde Güneş isimli karakterini oynayan Azra Aksu'dan bahsediyoruz.
Başrollerinde Berk Oktay, Seray Kaya, Tuğçe Açıkgöz ve Esra Dermancıoğlu gibi önemli isimlerin yer aldığı dizide, trafik kazasında babasını kaybeden ve tanımadığı bir kadının nüfusunda olduğu ortaya çıkan Güneş karakterini canlandıran Azra Aksu, yaşadığı olaylar sonrası konuşmamayı seçer. Yayınlandığı 33 bölümde tek kelime etmeyen, yanlışlıkla bile konuşmayıp tekrar çekim gerektirmediği için yönetmen Emre Kabakuşak'tan da tam not alan Azra Aksu ile oyunculuğu ve işaret diline olan ilgisini konuştuk.
- Neredeyse bir yaşından beri televizyon dünyasındasın. Oyunculuğunun mesleğin olmasını ister misin, başka hayalin var mı?
- Oyuncu olmayı, bambaşka karakterlerde olmayı çok sevdim. Oynadığım her rolde kendimi keyif alarak izliyorum. Oyunculuğa devam etmeyi çok istiyorum. Bir diğer hayalim de veteriner olmak, hayvanları çok seviyorum. Her birine olan sevgim çok büyük.
- Gerçek annen dışında dizide bir annen bir de manevi annen var. Üç tane annen olması nasıl bir his? Kendi dünyanda onları nasıl tanımlıyorsun?
- Evet, dışarıda bunu söyleyen birçok kişi oldu. Rol aldığım hiç bir proje ve hikayeyi gerçek hayatımla karıştırmadım. Güneş normalde karakter olarak sevgi dolu olması gibi benimle bazı özellikleri benzer olsa da, hikayesinde aslında gerçekten yaşadıklarıyla, travmalarıyla çok zor bir çocukluk dönemi geçiren bir çocuk. Hayatı hiç de kolay değil, benim yaşamıma hiç benzemiyor. Benim gerçek hayatta bir tek annem var. O benim gerçekten en özelim en kıymetlim. Annemle aramızdaki bağ bambaşka ve çok özel. Benim için dünyadaki en büyük şansım annem. Dizideki annem karakterindeki Tuğçe ablamla hikaye dışında inanılmaz güzel bir ilişkimiz var, gerçekten saatler boyunca gülüp eğleniyoruz, muhteşem bir enerjisi var. Manevi annem rolündeki Seray ablamla hiç karşılaşmamıştık. Ama onu bu kadar sevebileceğimi tahmin bile edemezdim. O benim hem ablam hem arkadaşım. Sette en çok zaman geçirdiğim kişi. Onunla gerçekleştirdiğimiz her sahneden çok keyif alıyorum.
UÇURUM SAHNESİ HEYECANLIYDI
- Bazen çok duygusal sahneler yaşanıyor. İki annenin birden uçurumdan denize uçtuğu sahnede neler hissettin?
- Uçurum sahnesi çok heyecan
vericiydi. Çok korkutucu gibi dursa
da çok anlamlı ve duygu yüklü
bir sahneydi, açıkçası heyecanla
bekledim o sahneleri. Ben hikayemizi
seviyorum.
- Bir oyuncu koçun vardır, onunla aran nasıl? Senin en çok beğendiği ve beğenmediği yönlerini bizimle paylaşabilir misin?
- Evet, bir oyuncu koçu ile
çalışıyorum. Bir sene oldu ve
gerçekten birbirimizi bir bakışımızdan
anlayabiliyoruz. Birlikte
çalışırken ve sahneye hazırlanırken
asla zorlanmıyoruz, çünkü o
da benim gibi işimizi çok seviyor.
Benim yaptığım işi gerçekten sevgiyle
yaptığımı hep söyler. Kolay
kolay yorulmam ve hep duyarım
kendisinden "Aferin kızıma" der.
Bana hiç senin şu yönünü biraz
değiştirelim dediği ya da yaşadığımız
hiçbir olumsuzluk olmadı.
- Gelelim rolüne. Rolün gereği konuşmayan birini oynuyorsun. Sahnelerinde hiç konuşmamak zor olmuyor mu? Bazen dalıp konuştuğun için sahnelerin tekrar çekildiği oluyor mu?
- Aslında hiç de kolay bir rolüm
yok, bazen insanlara kolay
gibi görünüyor olabilir. Replik
yok ezber yok gibi ama zaten ben
bütün sahnelerimde her detaya
çalışıyorum. Her duygusuna ayrı
ayrı odaklanıyorum ve sessiz bir
şekilde birçok şeyi anlatmayı
çalışıyorum. Ve ben aslında konuşuyorum
ama sessiz, içimden ve
dudaklarımı oynatmadan konuşuyorum,
oyuncu koçumun deyişiyle
iç sesimi konuşturuyorum.
Düşüncelerimi seyircilerimize
gözlerimle ve mimiklerimle ve
bazen de beden dilimle en doğru
ve doğal şekilde anlatmaya çalışıyorum.
Çekim sırasında unutup
konuştuğum hiç olmadı, hiçbir
sahnemde bu sebeple tekrar gerekmedi.
Sanırım Güneş'e çok
inandığım için onun bu durumunu
kabullendim. Hep ciddi bir
şekilde odaklanıyorum ve hazır
giriyorum her sahneme.
TENEFFÜSTE OYUNCULUK OYNUYORUZ!
- Okulunda arkadaşların diziyi izliyor mu? Sana özenip oyuncu olmak isteyen var mı?
- Evet okulumdaki arkadaşlarım dizimizi izliyor. İlk başlarda benim adıma çok heyecanlanıyorlardı. Teneffüslerde oynadığımız 'oyunculuk' denen bir oyunumuz bile var hatta. Benim heyecanımı ve mutluluğumu gören bir kaç arkadaşım da benim gibi oyuncu oldular. Hatta aramızda projelerimizi konuşmaya bile başladık.
HERKES İŞARET DİLİNİ ÖĞRENMELİ
- İşaret diliyle aran nasıl?
- Güneş dilsiz değil. Tercihi konuşmamak. Bu yüzden dizide hiç işaret dili kullanmadık. Ben işaret dili kullanmayı bilmiyorum, hikayemizde konuşmuyorum ama hislerimi işaret diliyle değil gözlerimle, mimiklerimle ve vücut dili ile seyircimize anlatmaya çalışıyorum. Ama ileride işaret dilini öğrenmeyi çok isterim. Bence herkes işaret dilini öğrenmeli.