Türk rock'ının 'baba'sı Erkin Koray vaktiyle, memleketin gelmiş geçmiş, en derin, iyi müzikseverlerin hissiyatına en iyi şekilde tercüman olan dergilerinden Roll'a verdiği bir söyleşide şöyle demişti: "Uzayda bir elektrik hasıl oldu, biz de oradan nasibimizi aldık." Mevzu, mealen 70'lerde rock müzikteki müthiş derin, nicelik olarak da nitelik olarak da doyurucu 'saykodelik' üretimlerdi... Erkin Baba her zamanki nevi şahsına münhasır üslubuyla o dönemde 'neler döndüğünü' böyle özetlemişti... 'Saykodelik rock' derken de açıklamaya çalışmak icap eder. Pek çok şey söylenebilir üzerine. Ne söylesek eksik kalır... Efektli gitarlar, uçuşan sesler, dipten ve derinden bildiren vokaller... Hem sözel hem müzikal olarak 'ruh'a, içe bakan bir müzik... Samimi, hatasıyla, sevabıyla yapılmış organik kayıtlar... İşte son yıllarda, 70'lerde bizim memlekette üretilen halis muhlis Anadolu Rock/ Pop, Batı ellerinde de pek bir popüler. Erkin Koray'ın Amerika'da plağının basılması da bunda etkili, Selda Bağcan'ın dünyada yükselişe geçmesi de. Dijital müzik platformlarında artık "Turkish Anotolian Psychedelic Rock" fırtınası esiyor. Vaktiyle bizim müzisyenlerin yaptığı besteler, türkü aranjmanları çok dikkat çekiyor. Bu rüzgarı en iyi değerlendiren grupların başında da Altın Gün geliyor. Geçtiğimiz yıllarda Grammy'e de aday gösterildiklerini bilen bilir.
MAKAM MÜZİĞİ ETKİSİ!
Altın Gün Hollanda çıkışlı bir grup. 60'lar ve 70'lerde Türkiye'de yapılan Anadolu Rock, saykodelik rock ve diğer folk şarkıları yorumluyorlar. Hollandalı, Türk ve İngiliz müzisyenlerden müteşekkil grup. Grup kurulduktan kısa bir süre sonra uluslararası üne kavuşuyor... Bunda tüm dünyada 70'lerin saykodelik sound'unun yeniden popüler olmasının da katkısı büyük, Türk müziğinin 'yabancı kulak'ları hayrete düşüren, hayran bırakan komalı, zengin melodilerinin de... Peki nasıl oldu da, Anadolu Rock bir dünya müziği haline geldi. Müzik yazarı Güven Erkin Erkal önce türün ülkemizdeki gelişimini ve 'yeniden' keşfedilmesini anlatarak başlıyor söze: "80'ler sonuna doğru rock müzik dinleyicileri ve müzisyenler büyük oranda batıya dönük seslere yoğunlaşmış durumdaydı. Hatta 'Rock Türkçe mi olmalı, yoksa İngilizce mi' konusu üstüne paneller bile düzenleniyordu. 80'ler başında plak formatı bitmeye yüz tutmuştu. 90'lara 20'li yaşlarda başlayan bir grup dinleyici merak edip geçmişi araştırmaya başladı. Eş zamanlı olarak yurtdışındaki kimi plak koleksiyoncusu ve müzik araştırmacısının da dikkatini çekti."
GERİ DÖNÜŞLER 90'LARDA BAŞLADI
Aslında 70'lerde Türkiye'de üretilen Anadolu Rock'ın dünyada ses getirmesinin ilk tohumlarını atan, türün isim babası olan, Moğollar'ın kurucularından Murat Ses... Erkal konuya şöyle açıklık getiriyor: "Okay Temiz buralarda üretirken, Fransa'da yaşayan eski Moğollar elemanı Murat Ses'in de albümler çıkarttığını duyuyorduk. Neyse ki o günlerde kaset olarak da olsa bu albümlere ulaşabiliyorduk. 90'larla geriye dönük bazı kayıtlar yine kasetler halinde basılmaya başlandı. Erkin Koray, Barış Manço, Moğollar, Silüetler derken dönemin genç meraklıları, hem darbe hem de müzik teknolojilerinin açtığı arayı kapatmaya başladı. Kasetlerle yetinmeyenler, ikinci el plakların ucuz ve bol olduğu o günleri iyi değerlendirdi. Edip Akbayram, Ersen, Mazhar Fuat, Selda, Fikret Kızılok plaklarının kıymetini bilen bildi." 1995'te Moğollar ve Zen grubunun bir İngiliz müzik dergisinde tanıtılması da süreci hızlandıran gelişmelerden. Söz yine Erkal'da: "90'ların ilk yarısıyla geri dönüşler başladı. Erkin Koray konserleri sıklaşmış, Moğollar ve Mavi Işıklar tekrar kurulmuştu. Üç Hürel konserlere çıkmasa da tekrar üretime geçmişti. Olup bitenlerin yurtdışında nasıl bir yankı bulduğunu, ilk olarak 1995'de İngiltere'de yayınlanan Rhythm Music dergisinde gördük. Roy Dobis adlı araştırmacı, Moğollar ve Zen grubuna derginin üç sayfasında dikkat çekiyordu. Çok geçmeden bu araştırmacı, ünlü plak koleksiyoneri ve yazar Gökhan Aya ile birlikte çalışmalara başlayacak ve geçmişten gelen sesleri günümüze ulaştıracaklardı."
GÖKHAN TOKER (Müzik Yazarı
Moğollar sizin Pink Floyd'unuz!
"Erkin Koray dünyaca ünlü Bazı Heavy Metal gruplarını etkilemiştir. Mesela Orphaned Land grubu. Hatta 'Estarabim' şarkısında düet bile yaptılar. İsveçli Progresif Metal devi Opeth'in frontman'i Michael Akafeildt birçok röportajında Erkin Koray plakları edindiğini ve hatta progresif rock tarzında bir albümünde Erkin Koray in sound'unda bir albüm hazırladığını da belirtmiştir. Bu toprakların melodilerinin Batı soundu ile buluşan evrensel nitelikli özelliği bence o dönemin ruhunu çok iyi yansıtmasında büyük etken. Gerçekten kendimize özgü bir Türk rock sound'una sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bu müziği bazı farklı ülkelerden müzisyen arkadaşlarıma dinlettiğimde 'Vaov' diye tepki veriyorlar. Mesela İsveçli bir arkadaşıma Moğollar'ın 'Elazığ'a Varış' eserini dinlettiğimde çok heyecan hissetti ve "Bu grup sizin Pink Floyd 'unuz' yorumunu yaptı."
GÜVEN ERKIN ERKAL (Müzik Yazarı
Dünya bu coğrafyaya merakla bakıyor
"Dijital dünya analog severleri buluşturdu. Sadece Türkiye değil, 60 ve 70'lerin Ortadoğu'sunda batıya dönük yerel lezzet taşıyan kayıtlar için büyük bir araştırma süreci başladı. Çoğu Ortadoğu ülkelerinde bu arayışlar sekteye uğrarken, Türkiye'de devamlılık sağlandı ve üretim sürdü. Dünya bu coğrafyaya merakla bakıyor. Etkileşim 60'lardan beri var. Dünyaca ünlü gruplar kulağımıza hiç yabancı gelmeyen sesleri kullanmıştır. Günümüzde bu daha görünür oldu ve adı kondu. King Gizzard and the Lizard Wizard gibi gruplar burada da sevildi. Erkin Koray kayıtları dünyanın öbür ucunda teveccüh gördü. Dünyada bizden yankı bulan en güçlü isim Gaye Su Akyol oldu. Batı 'Oryantalist' gözlükten burayı nasıl tahayyül ediyorsa onu gösterdi. 'Develerle Yaşıyorum' dedi. Bu tabi işin bir parçasıydı. Retrofütürist ve fantastik efektler de eklenince aldı yürüdü."
NEKROPSİ, REPLİKAS VE BABA ZULA...
"90'lar ikinci yarısında Haluk Levent popüler müzik arenasında Anadolu Pop'u ilk hatırlatan isim oldu. Peşinden Af, Ayna, Destan hatta Flört'ün ilk hali Kim Bunlar geldi. Ortaya çıkan kayıtlar, yurt içindeki gençleri yakalıyor, yetişkinlere de eski günleri hatırlatıyordu. İyi güzel ama 60 ve 70'lerden alınan bu mirası dünyaya kimler taşıyacaktı? "Anadolu rock mirasını taşıyoruz" iddiasında bulunmayan gruplardan yeni arayışlar ve kayıtlar geldi. Nekropsi, Replikas, Kurban, Pentagram ve Zen'den sonra kurulan Baba Zula sınırların ötesinde de dikkat çekiyordu. Müzik mecrası da yeni bir evrim geçiriyordu o ara. İnternet dünyada mesafeleri ortadan kaldırıyordu. Başta My Space'in adı geçiyordu." (Aktaran: Güven Erkin Erkal)