Kasım ayında moda sayfasında "2000'ler modası demek ne yazık ki podyumların aşırı zayıf mankenlerle dolması demek. Anoreksia ve Bulimia nevroza başta olmak üzere yeme bozukluklarının artması demek... 2016'ya kadar arka arkaya yaşanan manken ve genç kız ölümlerinden sonra ortaya çıkan vücut olumlama trendinin rafa kalkması demek. 'Popüler olan' bu görüntüye sahip olabilmek için genç kızların yeniden arka arkaya bu tarz beslenme bozukluklarının pençesine düşmesi demek" diye yazmıştım...
İstanbul podyumlarında da bir anda görmeye başladığımız aşırı zayıf mankenlerin artmasının nasıl büyük bir tehlikenin çanlarını yeniden çaldığını kalemim yettiğince ifade etmeye çalışmıştım... Ve ne yazık ki istenmeyen haberleri yeniden okumaya başladık gazetelerde... Genç kızların bu tarz yeme bozuklukları nedeniyle hastaneye kaldırıldığı hatta hayatını kaybettiğini okumaya başladık içimiz burkularak...
Ancak Türkiye ile beraber genel trendlerin değişmesiyle tabir-i caizse hortlayan bu hastalık tüm dünyayı sarmış durumda... Bu hafta bir döneme damga vuran hatta Z jenerasyonunu bile peşinden sürükleyen oyuncu Jane Fonda, kariyerinin başında bulimik olduğunu ve 30'larını bile görebileceğine inanmadığını düşündüğü günler yaşadığını itiraf etti. Yine bu hafta dünyanın en ünlü kadın tenisçilerinden Caroline Garcia, bulimia nevrosa ile karşı karşıya kaldığını ve psikolojik temelleri olan bu rahatsızlıktan kurtulmak için verdiği savaşı anlattı.
Kore hükümeti pandemi sonrası artan yeme bozukluklarıyla baş edebilmek ve bu tehlikeli durumun önünü alabilmek amacıyla çeşitli çalışmalara başladı. Harvard Üniversitesi'nin son araştırmasıyla da yeniden gündeme gelen ve 20'li yaşlarının ortasından 40'ların sonuna kadar kadınları pençesine alan bu rahatsızlığı biz de bu hafta masaya yatıralım istedik...
PROF. DR. VEDAT GÖRAL
(GASTROENTEROLOJI UZMANI)
KALP KASI ERİYOR BÖBREKLER İFLAS EDİYOR
Son dönemde yeniden yaygınlaşan ve sık görülmeye başlayan bu hastalık, ağırlıklı olarak genç kızları hedef alıyor. Hastalarda sinirlilik hali, uyku ritminde düzensizlik, sık sık aynaya bakma, sık sık duş alma gibi değişimler dikkat çekicidir. Çok ağır bir beslenme bozukluğu olduğu için hastalığın seyri sırasında yetersiz protein alımından ötürü kaslarda erime ortaya çıkar. Aklımıza hemen kol, bacak kasları gelir... Ama bu kaslarla beraber kalp kası gibi hayati öneme sahip iç organların kaslarında da erime ortaya çıkar. Vücutta sıvı eksikliğinden ötürü böbrek yetersizliği ortaya çıkar. Eksik beslenmeyle birlikte genellikle bu hastalıkta idrar söktürücüler ve bağırsak boşaltıcı ilaçlar kullanılır. Bu da toplamda vücudun eletrolit dengesizliği ve potasyum eksikliği yaşanmasına neden olur. Bu da kalp ritim bozukluklarını tetikler. Kalp yetmezliğini tetikler. Bir noktadan sonra hastalıkta geri dönüş yok ne yazık ki. Tedavi edilmediği taktirde sonu ölümdür. Hastalığın tedavisi aylar sürer... Psikolog, aile desteği ve iç hastalıkları uzmanları tarafından ortak bir çalışmayla tedavi sağlanabilir. Geriye dönüşün olmadığı noktaya birkaç ayda da gelinebilir, birkaç ayda da böyle ölümcül bir tabloyla karşılaşılabilinir.
UZM. DR. AYHAN ALTAŞ
(PSİKOLOG)
BEDEN ALGISI BOZUK
Bu hastalıkla karşı karşıya kalanların beden algısı bozuktur. Kendini kilolu görür ve sürekli diyet yapma ihtiyacı duyar. Sürekli kilosunu takip eder ve kilosu biraz bile artsa kaygılanır ve daha keskin diyetler yapar. Yeme bozuklukları beden algısı ile alakalıdır. Yani gençlerin ailesinde bedensel güzellik çok fazla ön plana çıkarılıyorsa ne yazık ki bu tarz rahatsızlıkların önü açılıyor. Hastalığı ilgili aileler çocuktaki davranış değişikliğini fark eder çünkü belirgin bir şekilde yeme davranışı azalır ve ciddi kilo kaybı olduğu için gözle görülür bir değişiklik olur. Bazı aileler ise ne yazık ki bu durumu artık sorun çok ciddi noktaya geldikten sonra fark eder.
UZ. DR. YUSUF EMRE UZUN
(İÇ HASTALIKLARI UZMANI)
CİLT KURULUĞU VE ADET DÜZENSİZLİĞİNE DİKKAT
Bulimia nervozanın en yaygın semptomları uyuşukluk, adet düzensizliği, karın ağrısı, kabızlık... Çarpıntı, hipotansiyon ve cilt kuruluğu da sık sık bu hastalarda görülür. Hastalık bazı komplikasyonlara neden olabilir... En sık görülen komplikasyonlar ise, gastrointestinal (sindirim), böbrek, kardiyak ve diş sisteminde yaşanır. Dışarıdan bakıldığında kilo kaybı, kalp çarpıntısı, diş minesinde zayıflama, terleme, karında şişkinlik gibi belirtiler dikkat çekicidir...
ARZU BEYRİBEY
(KLİNİK PSIKOLOG)
BESLENME OBSESYON HALİNE GELİRSE...
Beslenme durumu sağlıklı yaşamamız için dikkat edilmesi gereken bir konu iken, kişi için bir obsesyon haline gelirse, fizyolojik ve psikolojik sorunlar oluşabilir. Türkiye'de yapılan bir araştırmada kadınların yüzde 33, erkeklerin yüzde 6 gibi bir oranda diyet yaptığı belirtilmektedir. Başlama yaşı genellikle geç ergenlik ve erken erişkinlik dönemidir. Cinsiyet dağılımı açısından kadınlarda belirgin farkla fazla rastlanmaktadır. Bu hastalıkta hastalar yeme atakları yaşamanın ardından, kilo alma korkusu ile suçluluk hissederek, laksatif kullanma ya da kusma davranışları gösterirler. Tekrar depresif ruh haline girerek yeme atakları ve dürtüsellik baş gösterir ve böylece bir kaosun içine girerler.
YASEMİN ÖZTÜRK
(BESLENME VE DIYET UZMANI)
YENİDEN YEMEK DÜZENİ OTURTMAK ŞART
Hastalık başlangıcında, hastanın 'arınma ve tıkınma' davranışlarının çoğu kilo kaybını hedeflemektedir. Daha sonraki süreçte, davranışlar alışkanlık haline gelebilir ve kontrol dışı olabilir. Hasta belirlenen sınırlara göre fazla kilolu olsa bile acil hedefler; tıkınma ve arınma döngüsünün durdurulması, normal beslenmenin restorasyonu ve vücut ağırlığının stabilizasyonunu sağlamaktır. Kilo kaybı amacıyla diyet kısıtlaması denemeleri, bu hastalarda tipik olarak arınma-tıkınma davranışını şiddetlendirir. Bu hastalıkla karşı karşıya kalındığında düzenli bir yemek düzeninin sağlanması için dengeli bir makro besin alımı önemlidir. Tıkınmayı önlemek için karbonhidrat alınmalı ve doygunluğu sağlamak için ise yeterli protein ve yağ tüketilmelidir.
ÇOK YEMEK YİYORSA VE ZAYIFSA...
Bulimia nervoza veya kısaca. Sorun, 'kusarak veya laksatiflerle ishal olup temizlenerek kurtulmak' gelgitleri içinde gizlice sürer gider. Aşırı gıda tüketimi de, kusma veya bağırsaklar yoluyla temizleme de ailelerden gizli olarak gerçekleştirilir ve genellikle geceleri yapılır. Yeme bozuklukları yayılma eğiliminde olan ciddi ve tehlikeli hastalıklardır. Ailelerin, öğretmen ve okul danışmanlarının genç kızları bu konuda uyarmaları ve profesyonel bir merkezle işbirliği yapmaları zorunludur.
BU KRİTERLERE DİKKAT ETMEK HAYAT KURTARIR
Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu bireyin yiyebileceğinden belirgin bir şekilde çok daha fazla yiyeceği, ayrı bir zaman birimde (örn. herhangi iki saatlik bir sürede) yeme.
Bu nöbet sırasında yemek yemeyle ilgili denetimin kalktığı duyumunun olması. (örn. bireyin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu)
Vücut ağırlığında artış olmaması için, kendini kusturma, laksatif, diüretik veya diğer ilaçları kötüye kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor yapma gibi yineleyen, uygunsuz telafi edici davranışlarda bulunmaktadır.
Bu tıkınırcasına yeme ve uygunsuz telafi edici davranışların her ikisi de ortalama üç ay içinde en az haftada bir kez olmuş olmalıdır.
Benlik değerlendirmesi, vücut biçimden ve ağırlığından yersiz bir biçimde etkilenmektedir.