Kendi ruh dünyamızı korumanın binlerce hayat sınavından geçmiş, kadim yollarından biridir 'açıkta saklanmak'. Başkalarına gösterdikleriyle, içlerinde yaşadıkları arasında ışık hızıyla tarif edilecek uzaklıklar bulunur kimilerinde. İçlerindeki cevheri muhafaza eden bir zırh gibidir kabukları. İşte. Türkiye'nin en esprili, en neşeli, popüler müzik fenomenlerinden, usta besteci ve yorumcu Selami Şahin de böyle bir isim. Konuşurken ne sık hüzünleniyor bir görseniz. Gözleri doluyor. Tam da böyle anlarda, patlatıyor esprilerini. Fotoğrafçımız "Çekiyorum" dediği anda, "Allah çektirmesin evladım" diyor yoğun hüzün tabakasını dağıtmak için mesela. Herkesi esprileriyle, taklitleriyle kırıp geçiren Selami Şahin'in içinde duygusal, hatta kendi tabiriyle aşırı duygusal bir adam var. Öyle olmasa Türk popüler müziğinin birbirinden melankolik, birbirinden içe dönük şarkılarını nasıl yazabilirdi ki zaten!
Çocuk yaşta yazdığı ve 1975 yılında kendisine yılın şarkısı ödülünü getiren Sen Mevsimler Gibisin'in üzerine 400'e yakın beste ekledi Şahin bugüne kadar. Bu topraklarda şöhret doruğuna erişmiş onlarca isim şarkılarını söyledi, hatta o şarkılarla kariyer yolculuğunun startını verdi. Selami Şahin her zaman kendini yenilemeyi bildi. Bu yüzden belki de, 1970'lerde bestelediği yüzlerce şarkıyı konserlerinde 20'sine basmamış gençler ezbere biliyor, marş gibi söylüyor. Her dönem, duruşunu bozmadan kendini güncellemeyi bilen Şahin bu kez de yeni teklisi 'Kilitlendim Sana Ben' ile gündemde...
Yazıp bestelediği şarkılarla Türk müziğine sayısız hit eser kazandıran efsane besteci, yorumcu ve büyük usta Selami Şahin, yeni yayınladığı 'Kilitlendim Sana Ben' adlı şarkısı ile üçleme projesini sevenlerinin çoşkulu heyecanı ve beğenisi eşliğinde tamamlıyor.
Şarkıları kuşaktan kuşağa aktarılan efsane sanatçının yeni şarkısı 'Kilitlendim Sana Ben', proje kapsamında daha önce yayınlanan 'Beklenen Sensin' ve 'Durma Git' kadar iddialı bir kadro ile müzik listelerine giriş yapıyor.
- Son üçleme projenizden 'Kilitlendim Sana Ben'i yayınladınız... Bir albüm de gelecik mi?
- Bazen albüm yapıyoruz, 15 şarkı çıkıyor. Ama 10 şarkı seçip koyuyoruz. Elde kalıyor diğerleri. Elde kalan şarkıları yavaş yavaş sunuyoruz Benim bestelerim hepsi, söz ve müzik. Şimdi yeni yaptığım şarkılar da var. Onlara gireceğiz, çok değişik bir proje olacak...
- Nasıl bir şey olacak?
- Güzel eser olmadan ismimi yazamam ben bestelere... Ben modern tarzda bir müzik üretiyorum. Arabeskçi değilim.
Seninle Başım Dertte, Özledim, Alışmak Sevmekten Daha Zor Geliyor... Bunlar hepsi Türk Sanat Müziği'nden etkilenen modern bestelerdir. Popüler müziktir. Bahçelere bak, bütün çiçeklerin renkleri güzel. Batı müziği de, caz da, opera da, arabesk de, Türk Sanat Müziği de, türkü de güzel... Ama iyi eser yapmak çok önemli. Ben her tür beste yapıyorum, mesela 'Kasımpaşalı' bir Roman şarkısı, o da benim. 'Sen Karadenizlisin' diye beste yaptım. İsmail Türüt okudu... Özledim'in girişine bak... Mozart'ın girişleri gibi...
- Sanki, bazı insanlara özel verdiğiniz şarkıları yazarken onların sesini, yorumunu düşünüyorsunuz...
- Şimdi benden kim şarkı isterse onun sesine göre, onun tarzına göre eser varsa, ona göre veriyorum. Dinletiyorum ve o sanatçı rahat okusun diye onun, sanatçının taklidini yaparak okuyorum. İyi bir rejisör oyuncuyu daha iyi oynatır.
'ESKİMEYEN DOST' LAFINI NOT ETTİM, O ŞARKIYI YAPTIM
- Zeki Müren'le ilgili bu konuda anınız vardır kesin... Onun sesini, yorumunu düşünerek yazdığınız şarkılar mesela...
- 'Gitme Sana Muhtacım'ı Zeki Müren'e onun taklidini yaparak, okumuş ve vermiştim...
"Helal olsun aynı benim gibi okuyorsun" demişti bana.
- Nasıl tanışmıştınız Müren'le?
- İlk tanışmamız Taksim, Sıraselviler...Kulüp 12'ye gideceğim orada bir kahveciye geçtim, oturacağım. Baktım şef geldi "Selam Bey" dedi, "İçeride Zeki Müren arkadaşlarıyla oturuyor, sizi gördü masasına davet ediyor". Ben heyecanlandım, hemen gittim. "Paşam elinizi öpeyim" dedim. "Estağfurullah Selamiciğim, oturmaz mısın?" dedi, oturdum. "Yakında albüme gideceğim. Notayı, biliyorum kendi kendine öğrenmişsin. Sen yönet ve sen bana beste hazırla, bu akşam da davetlimsin' dedi. Maksim gazinosu vardı biliyorsunuz, oraya çağırdı.
- Sizin yaşınız kaç o dönem?
- Bu epey eski, 40 sene önceden bahsediyorum. 24-25 yaşlarındaydım. Beni davet etti. Arkadaşımla gittim hesap istedim, "Asla, Zeki Bey'in misafirisiniz' dediler. O akşam, Zeki Bey bir şarkı okumadan önce, "Benim canım arkadaşım Ahmet Bey, eskimeyen dostum" dedi. 'Eskimeyen dost'u not ettim. O gece o şarkıyı yaptım. Ertesi gün aradım kendisini. "Dün için çok teşekkür ederim, size bir şarkı dinletmek istiyorum" dedim. "Evimi biliyorsun" dedi. Gittim, 'Eskimeyen Dost' şarkısını dinlettim. Sözlerini Ülkü Aker'in tamamladığı şarkıyı çok beğendi ve o sene albümünde seslendirdi.
GÜLMEK, GÜLDÜRMEK BANA HAYAT VERİYOR!
"Aslında çok duygusalım. Ama espri yapmayı severim. Gülmek insan için en büyük ilaçtır, gülmek insana hayat veriyor. Gerçekten çok önemli. Ama yerine göre davranacaksın. Bir aile ortamında başkasın. Erkek erkeğe sohbet ediyorsun başkasın, sahnede program yapıyorsun başka olman lazım. Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmayacaksın.
KAİNATTA BİR ZERREYİZ
"Hasat zamanında tarlaya bak, başaklara. Dolu başakların başı eğik boş başakların başı dik olur. Ve şu an içinde olduğumuz çağ dünya da narsisizm çağı. Yani egoların çok yüksek olduğu, insanların birbirini anlamakta zorlandığı bir dünya. İnsan mütevazılığını kaybetmemeli, neyiz ki kainatta... Bir zerreyiz... "
ÇEKMEYEN, ÇEKENİN HALİNDEN ANLAMAZ
"Benim parkta yattığım günler oldu. Lokantada, ütücüde, otelde çalıştım. Anneme babama göndereceğim para azalmasın diye Taksim Parkı'nda en azından 10 gece uydum. Tahta bir kahverengi bavulum vardı. Gülhane Parkı'nda 15 defadan fazla uyudum. Niye? Anneme babama biriktirdim para azalmasın diye. Otelde kalırsam para gidecek. Yeri geldi, iş buluncaya kadar parkta kaldım. Öyle günler yaşadım. Onun için kimseyi benden büyük, kimseyi benden küçük görmem. Kalbi yüreği güzel olsun, başıma taç ederim. Bazıları 'Selami Bey resim çekelim mi?' diyor "Ne demek? Benim için şereftir' diyorum. 'Ay herkes sizin gibi olsa' diyorlar. İnsanlar birbirini tamamlar. Kimi avukat, kimi milletvekili, kimi doktor, kimi bakkal, kimi kasap, kimi marangoz. Kimse kimseden büyük değil. Çekmeyen çekenin halinden anlamaz."
BABAM, 'BAŞIMIZI ÖNE EĞDİRME' DEDİ!
"Ben köyde doğdum... Hatay'da, Suriye hududuna yakın. Köyümüzde doğduğum zaman elektrik, yol, telefon, banka hiçbir şey yoktu. Öğretmenler bana bayramda şarkı söyletirlerdi. "Senin sesin çok güzel günün birinde şarkıcı olursun" derlerdi ama nasıl şarkıcı olunur bilmiyorum. Nota bilmiyorum. Kendi kendime dilli kaval öğrendim. Müzik bir tutkudur, 15 yaşımı bitirdim tek başına İstanbul'a geldim, annemin babamın rızasını alarak. Bana sarılıp ağlayışlarını hatırlıyorum Allah rahmet eylesin. Babam bana dedi ki 'Başımı öne eğecek bir kusur işlersen seni affetmem. Kendine iyi bak, arkadaşını iyi seç' dedi. 15 yaşında İstanbul'a geldim. Otelde çalıştım, lokantada komilik yaptım. Kazandığım parayı anneme babama gönderiyordum ben soğan ekmek yiyordum. 17 yaşında ünlendim...
O ŞARKIYI ANNEME YAZDIM
"Müzik aşkı, tutkusu bende aileden gelen bir miras... Annemden güzel sesi almışım. Çok güzel şarkı söylerdi. Babamın da espri yönü kuvvetliydi. Her şeye hemen bir dörtlükle teşekkür ederdi. Cıvıl cıvıldı. Sen Tanrı'dan Sonra Tapılacak Kadınsın şarkısını anneme yazdım. Tanrı'dan sonra anneye ve babaya tapılır. Değerlerini hayattayken bileceksin...