O, arabeskin yeni kraliçesi olmaya aday bir ses... Erkek tonlarını da rahatlıkla çıkarabilen bir kontralto... Adı Segah... Müslüm Gürses'in, kendisi kadar ünlü yapımcısı, Elenor Müzik'in sahibi Muhteşem Candan'ın yeni keşfi. Bugünlerde, Müslüm Gürses'in, kayıtları sadece Muhteşem Candan'da olan ve ilk defa yayınlanan 'Sevilmeden Yaşanır Mı?' şarkısına yaptığı yorumla konuşuluyor. Şarkıyı dijital ortamda Müslüm Gürses'le düet yaparak söylemiş.
Segah hayat hikayesiyle de Müslüm Gürses'i aratmıyor. Küçük yaşlarda, henüz kendisini bilmezken, çocuğu olmayan halasına evlatlık verilmiş. Uzun yıllar halasını ve eniştesini öz ailesi bilmiş. Ortaokul döneminde alt katlarında oturan, dayı ve yenge bildiği kişilerin gerçek anne ve babası, kuzenleri bildiği çocukların ise kardeşleri olduğunu öğrenmiş.
Ama Segah'ın hayat defterinde 'üvey' tabiri yok. O 'evlatlık' ve 'biyolojik anne baba' tabirini kullanıyor: "Benim öyküm, İstanbul'un yoksul bir semtinde bir odun kulübesinde başlamış. Evlatlık annem biyolojik babamı yani kardeşini evlendirdiği için barınma ihtiyaçlarını da kendisi karşılamış. Biyolojik anne ve babama odunluk diye tabir edilen şehir hayatında müştemilat dediğimiz odun kulübesini tahsis etmiş. Ben ve bir kaç kardeşim orada dünyaya gelmişiz. Benim evlatlık ailede yani halamın evinde yaşayacağım kesinleşince ve resmi olarak evlatlık verilişimden sonra da, evlatlık anne babam biyolojik anne ve babamın alt katlarındaki evde yaşamalarına izin vermişler."
Segah ilginç hayat öyküsü kadar bir arabeskçi olarak da farklı bir geçmişten geliyor. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu kendisi...
Üvey baba işçi, üvey anne ev hanımıymış. "Evlatlık babam naif açık görüşlü cömert bir adamdı. Evlatlık annem beni çok sahiplenen, septik düşünce yapısından dolayı biraz fazla sahiplenen ve çocuğu da olmadığı için eşinin kendisini terk edeceği korkusuyla paranoyaya yakalanmış ama özünde dört dörtlük bir anneydi."
Dayı bildiği öz babasını da hiç sevememiş Segah: "Alt kattaki kuzenlerimle (kardeşlerimle) görüşmem yasaktı." Segah, ortaokula başladığında, psikolojik problemleri olduğunu söylediği öz babası, üvey ailesiyle tartışmaya başlamış. Gerisini Segah anlatsın: "Bir gün her zaman ki gibi evlatlık annemle dayımın (öz babamın) tartıştığını gördüm. Dayım evlatlık anneme 'Ver kızımı' diyerek beni kolumdan çeke çeke aşağı indirip odaya kilitledi. Ve o bağrışmalar esnasında dayımın babam olduğunu, sessiz ve hiç konuşmayan yengemin annem olduğunu, görüşmemizin yasak olduğu kuzenlerimin de kardeşlerim olduğunu öğrendim. Evlatlık babam geldiğinde beni komşuların da yardımıyla yukarıya aldı."
Ve o gün bir karar vermiş Segah... Üvey ailesine dönmüş
Bir karar vermiş Segah... Hayatını üvey ailesiyle geçirmeye ama her iki ailenin de sevgisini kaybetmemek için çabalamaya karar vermiş çocuk aklıyla: "Üniversite yıllarımda iki ailenin de sevgisini daha çok kazanmak için kendimi feda etmeye hazır bir bilince ulaşmıştım." Sonrasında kardeşlerini de okutmuş, her iki aileye de yardımcı olmuş Segah... Bir yandan da üniversiteyi bitirmiş. Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne devam etmiş... Uzun yıllar çeşitli mekanlarda sahne almış...
"MÜSLÜM GÜRSES TEKNİĞİ, ŞAN BÖLÜMLERİNDE OKUTULMALIDIR"
"Müslüm Gürses'in evladı olmadığı ve eşini çok sevdiği için öncelikle onu babam gibi hissediyorum ve seviyorum. Çağın en önemli yorumcularından biri. Üniversitelerin şan bölümlerinde okutulması gereken bir usta. Her şarkıya farklı bir yorum getirdiği ve ses tellerini enstrüman gibi kullanmayı bildiği için bir ses virtüözüdür."