Van Gölü, Türkiye haritasında her zaman dikkat çeken bir mavilik. Denizi olmayan kente nefes aldıran, gelir sağlayan, bölgenin uluslararası çekim merkezi... Bunlar hep gölün üstünde olanlar. Ya içinde neler oluyor? Yıllarca reklam fotoğrafçılığı yaptıktan sonra su altı fotoğrafçılığına yönelen Saygun Dura bu gölde gördüklerine hayran kalırken İnci Kefali'nin hayata tutunma ve çoğalma azmini de belgelemek istedi. 'Arada' ismini verdiği sergisi, 5 Kasım'a kadar Pera Palace Hotel'de gezilebilecek sergisini Dura ile konuştuk.
- Van Gölü'nde yaptığınız çekimlerde sizi en çok etkileyen ne oldu?
- İnci kefalinin göçü ve mikrobiyalitler. (Su altında kendiliğinden oluşan yapılar.) Bu iki olgu beni çok etkiledi ve sergiyi bunlar üzerine kurguladım. Sergimin küratörü Prof. Dr. Ergin Çavuşoğlu'na Van Gölü'nün derinliklerinde çektiğim bu oluşumların fotoğraflarını gösterdiğimde o da çok etkilenerek Max Ernst'in 'Sessizliğin Gözü' (1943) adlı eserindeki egzotik bahçelerin gerçeküstü dünyasını anımsattığını söylemişti.
- Peki neden Van Gölü?
- Yakın bir dalış arkadaşımın Van Gölü'ne seyahat teklifine pek de sıcak bakmamıştım fakat birlikte inci kefali göçünün yoğun yaşandığı bir bölgeye gittik ve suya girdiğimde o karmaşadan bir fotoğraf çıkaramayacağım hissine kapıldım. Akşam otele dönüp çektiğim fotoğrafları incelediğimde büyük bir heyecanla bu konuyu çalışma kararını aldım. Beş yıl boyunca bu sergiye hazırlandım. Belgesel fotoğraflar çeken bir fotoğrafçı değilim, bu göç kavramını ben nasıl hissediyorsam öyle anlatmaya çalışacaktım ve zamanla çekmek istediğim imgeler ve bunları elde edebilmek için de teknik çözümlemeler ürettim.
- Farklı coğrafyalarda insanlar göç ederken ağır bedeller ödeyebiliyor. Tıpkı İnci Kefali'nin martılara yem olması gibi. Buradan mı yola çıktınız?
- Tüm dünyayı etkisi altına alan, son yılların en büyük insani dramlarından göç kavramını metaforik olarak ifade etmeye çalıştım. Balıkların kuvvetli bir akıntıya karşı yüzmeleri, gidecekleri yeni yerlere uyumları, bu yolculuk esnasında onları avlayan insanlardan kurtulmaları, özellikle martılara karşı verdikleri mücadeleler. Yer değiştirme hareketinin sebebi de tüm canlılar için ortak çaba olan neslini devam ettirme gayretidir. Bu olaylar bana insan davranışlarıyla olan büyük benzerlikleri düşündürdü. Her yıl Van Gölü'ne 'Acaba beni daha neler bekliyor?' heyecanıyla gittiğimi de söylemeliyim.
İNCİ KEFALİNİN HAYRANLIK UYANDIRAN ZEKASI
- Balıkların hafızası zayıftır denir. İnci kefalinin Van Gölü'ne gelip gidişlerindeki akıl almaz zeka örneğini bize anlatır mısınız? Ve bunu fark ettiğinizde siz neler hissettiniz?
- İnci kefali dünyada sadece Van Gölü'nde yaşıyor yani endemik bir tür. Gölün tuzlu sodalı suyuna uyum sağlamış bir balık türü ve her yıl yaklaşık aynı tarihlerde göle ulaşan akarsulara doğru üreme göçüne başlıyorlar. Gölün tuzlu sodalı suyundan akarsuların tatlı sularına geçiş yapabilmeleri için bu farklı suların karıştığı bölgelerde bir aya yakın bir zaman diliminde bekleyerek, vücutlarının fizyolojik olarak tatlı suya uyumunu sağlarlar, üreme sonunda da Van Gölü'ne dönebilmeleri için bu davranışı tekrar göl suyuna uyum sağlayabilmeleri için tekrarlarlar. Bu süre zarfında beslenmeyi de bırakırlar. Bu kadar planlı programlı adeta bilinçli bir insan davranışını hissettiren öyküleri beni çok etkiledi ve ben de her yıl fotoğraf çekimi yapmak üzere bölgeye gitmeye başladım.