Belki de magazin ve PR çalışmaları sonucu en sevilmeyen devlet liderlerinden biri oldu İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth... Benim Kraliçe Elizabeth ismiyle, ilk karşılaşmam yıllar önce gazetede okuduğum bir haber sayesinde olmuştu... Haber 1996 yılında oğlu veliaht Prens Charles ve Prenses Diana'nın boşanma dönemiyle ilgiliydi... Kraliçe'nin, gelinine uyguladığı mobingler ve Diana'nın bunlar nedeniyle yaşadıkları anlatılıyordu haberde. O yaşımda bile "Sanki sarayın içinden, olaylara şahit olmuşlar gibi yazmışlar" diye geçirmiştim içimden. Ama Kraliçe'ye de her nedense 'kinlenmiştim'...
Çocuk aklımla masallardaki Kötü Kraliçe'nin kesin onun gibi biri olduğunu hayal etmiştim. 70 yaşında sert görünümlü bir kadın, güzelliği çoktan kaybolmuş... O güzeller güzeli, mükemmel giyimli Diana'yı kesin çekememiştir diye düşünmüştüm. "Korkunç bir kadın olmalı" kesinlikle bu Kraliçe demiştim içimden... Yani en azından gazetelerde yazılanlara göre öyle olmalıydı...
BÜYÜK OĞLU KRAL OLDU
O haberi okumamın üzerinden yıllar geçti. Ve bu hafta Kraliçe, 70 yıllık hükümdarlığının ardından 96 yaşında hayata gözlerini yumdu. Böyle bir kişi hakkında yarım sayfalık bir portre yazmak tabii ki yeterli değil... Hiç yakinen şahit olmadığım, detaylarını benim gibi asla hiçbirimizin bilme imkanı olmayan bir evlilik ve boşanma üzerinden Kraliçe'yi sevmedim yıllarca. Pek çoğunuz gibi...
Ne de olsa takım tutar gibi insan tutmaya meyilliyiz hepimiz. Bize sunulan kurgulanmış bilgiler, PR çalışmaları üzerinden hiç tanımadığımız, yarım saat konuşma fırsatımız olmayan ve olmayacak insanları uzaktan seviyor ya da sevmiyoruz...
Bugün sosyal medyada Kraliçe'nin ölümü üzerine Prenses Diana'nın fotoğraflarını paylaşanlar bana bu durumu hatırlattı. Kurguladığımız masalda Kötü Kraliçe olan Elizabeth ölmüş, böylece talihsiz ve kırılgan Prenses Diana'nın öcü bu hayatta olmasa da alınmıştı... Ne enteresan değil mi? Hepimiz bir yandan ne kadar naif ve çocuksuyuz. Hikayeleri ve insan ilişkilerini tek bir boyuttan ibaretmiş gibi düşünen çocuklar gibi kalmış ruh alemimiz.
Bu ölüm haberini duyar duymaz Kraliçe'nin fotoğraflarına bakmaya ve hayatını okumaya başladım... 21 Nisan 1926'da dünyaya geldi Kraliçe... Köpeklerine, atlarına, doğa yürüyüşüne meraklı tam bir toprak burcu kadını. Biri kız dört çocuk annesi. En büyük oğlu, Prenses Diana ile yaşadığı sorunlu evliliği nedeniyle pek de sevemediğimiz Charles...
SAVAŞ SONRASI TAHTA GEÇTİ
Charles (73), çoktan onun yerine resmen yeni kral olarak görevlendirildi bile... Kraliçe geçtiğimiz yıl nisan ayında, doğum gününe günler kala kocası Prens Philip'i, 99 yaşında toprağa verdi. Tahtsız Yunan Prensi Philip ile evlendiğinde 21 yaşındaydı henüz... 1947 yılında evlendiği kocası 18 yaşında İngiltere'nin Kraliyet Donanması'na katılmış ve 1942 yılında 21 yaşında teğmenliğe yükseltilmiş...
Millattan önceki yıllardan bahsediyor gibiyiz öyle değil mi? Peki bu yıllar size bir şeyler ifade ediyor mu hiç? Bombalanan bir şehirde çocukluğu geçen, gençliğini savaş alanında tükenen, 20'lerinin başında babasını kaybedip savaş sonrası bir ülkenin yöneticisi olarak başa geçen bir kadının, oğlunun özel hayatını da gelini Diana'nın bitmeyen duygusal açıklamalarını da kabul edip sindirebilmek çok kolay olmasa gerek...
Gözümün önüne yine o tek taraflı gazete yazısı geliyor şimdi... Hiç kimsenin yerinde olmadan onun hayatını ve yaptıklarını tam olarak anlamlandırıp yorumlayamayacağımız düşüncesiyle birlikte... Söylenebilecek tek bir şey var Kraliçe ya da onu çocukken çağırdıkları ismiyle Lilibet için: Tüm bu yorgunluğun üstüne artık huzur içinde dinlenme zamanı senin için.
DİANA DÖNEMİ, ÇOK YIPRATICIYDI
Bildiğimiz 'kurgulanmış hikayenin' Kötü Kraliçe'si aslında genç yaşta, işgal edilme tehdidi yaşayan bir ülkede dünyaya geldi. Müstakbel eşi Prens Philip de ailesiyle tahtlarını ve ülkeleri Yunanistan'ı terk etmek zorunda kalmıştı. O da 2. Dünya Savaşı sırasında İngiltere ordusunda savaştı hatta başarılarından dolayı çeşitli rütbelerle onurlandırıdı... Kraliçe'nin çocukluğu sürekli bombalanan, can güvenliğinin bulunmadığı Londra'da geçti.
Annesi ve kardeşleriyle birlikte Kanada'ya kaçma şansı olmasına rağmen babasıyla birlikte ülkesinde kalmayı tercih etti Kraliçe. Bununla da yetinmemiş ailesinin ve hükümet üyelerinin itirazlarına rağmen orduda motorlu araç kullanımı ve bakımı konusunda eğitim görmüş. Savaşın ardından 25 yaşında babasını kaybedip tahta çıkıyor. Savaş bittikten beş yıl sonra da, Yunan Prensi Philip ile evleniyor. Her ikisi de ülke kaybetmeyi, kaybetme tehlikesini görmüş, savaşı, ölümü, bombalamayı yaşamış iki genç 20'lerinin başında bir yuva kuruyor... Evliliği 73 yıl sürüyor Kraliçe'nin savaş sonrası çapkınlıklarıyla her gün konuşulan sevgili prensiyle... Biri kral olarak yerine geçen dört çocuk yetiştiriyor.
Ülke sınırlarının korunmasını, deniz aşırı eski sömürgelerin bağlarının sürdürülmesini sağlıyor. Demir Leydi Margaret Theatcher'in başbakanlığı sırasında zaman zaman gergin dönemlerden geçilse de ülkenin seçilmiş yöneticileriyle barışçıl ve demokratik ilişkiler sürdürmeyi başarıyor. Savaşı, ölümü görmüş, ülkesinin birliği için savaşmış bu kadın içinse en zorlu süreç Diana dönemi oluyor.
Kraliyetin en soylu ve zengin ailelerinden birine mensup olan Diana'nın doğrudan kendisini ve kraliyeti hedef alan çalışmalarına karşı soğukkanlı ve dik durmak, belki de hayatının en yıpratıcı dönemiydi Kraliçe'nin...