Türkiye'nin ilk flamingo belgeseli Pembe Misafirler, yurt dışından önemli bir ödüle layık görüldü. Flamingoların yaşamlarını ve küresel iklim değişikliğine dikkat çeken film, Los Angeles Belgesel Film Festivali'nde En İyi Çevre Filmi Ödülü'nü kazandı. Yönetmenliğini Murad Mammadov ile Pelin Turgut'un, yapımcılığını Ahmet Utku Soylu'nun üstlendiği filmde en önemli kısım şüphesiz flamingonların görüntülenmesi oldu. Biz de filmin kamera görüntülerini kaydeden, yaban hayatı danışmanlığını yapan, Uzman Veteriner Hekim Gökçe Coşkun'a ulaştık. Pembe Misafirleri ve iklim krizini konuştuk.
- Los Angeles'tan ödül haberini aldığınızda aklınıza ilk gelen ne oldu?
- Açıkçası bu tür bir ödül beklemiyordum, sürpriz oldu. Los Angeles Belgesel Festivali'nde en iyi çevre ödülü alması ve Berlin Bağımsız Film Festivali'nde gösterim hakkı kazanması çok gururlandırdı. Bu gurur benim görüntülerini çekmiş olmam ve danışmanlığını yapmamın ötesinde ülkemizin değerlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Çünkü insanlarımızın çoğu şu düşüncede: "Ülkemizde doğa kalmadı, yok edildi!" Bir vazgeçmişlik var. Oysa bu bakış açısı nedeniyle daha fazla kayıp yaşıyoruz. Bizler doğamızı öğrenmezsek onu koruyamayız.
- Ne zamandır kuşları gözlemliyorsunuz? Flamingoları takip etmek nereden geldi aklınıza?
- Doğanın içinde doğup büyümem ve dedemin kuşlara olan ilgisinden dolayı kuşları çocukluk yaşlarımdan itibaren gözlüyor ve ilgi duyuyorum. Ancak tutkulu şekilde kuş gözlemciliği yapmam 10 yılı aştı. Flamingo sevdama gelirsek... Flamingolar göç eden kuşlardan. Her ilkbaharda Akdeniz'i aşıp Antalya'da dinlenen ve geçiş yapan gruplar olur. Bir gün evimizin çatı katında bahçedeki kuşları izlerken üzerimden geçen flamingo sürüsünü gördüm. Yedi pespembe flamingo kanatlarını açmış uçuyordu. O ilk tanışma beni çok etkiledi.
- Adana'da Akyatan Lagünü de flamingoların uğrak yerlerindendir. Orada flamingoları gözlemleme şansınız oldu mu?
- Evet, flamingolar ilkbaharda Afrika'dan göç ederek ülkemize giriş yaparken Akdeniz üzerinden geçer. Bu göç sırasında dinlenmek için ilk olarak önemli sulak alanlarımızı tercih ederler. Bunlardan biri Akyatan. Burada dinlenip Gediz, Tuz Gölü ve Avrupa'ya doğru yol alırlar. Kimi üreme göstermeyen genç bireyler ise bu tip sulak alanlarda yazı geçirebilir. Ayrıca Gediz ve Tuz Gölü üreme alanlarında yıl boyu göç etmeyen popülasyonlar bulunur.
- Son dönemde drone çekimleri yapanların hayvanları korkuttuğunu gözlemliyoruz. Teknolojinin ilerlemesi ve insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen merakıyla hayvanlara koca dünyayı dar etmesi konusunda neler yapılabilir?
- Dronelar ilk olarak ülkemizde satışa çıktığı günden beri drone kullanan birisiyim. Ben de ilk zamanlar birkaç dikkatsiz uçuş yapmıştım ama bunun farkına vardığımda çok üzüldüm. Şu an ise drone sahibi çok fazla ve özellikle güzel görüntü elde etmek için flamingo gibi kuşların çok yakınına drone ile gidiyorlar. Yavru kolonisi içerisine drone ile yaklaşıp korkutuyorlar. Bu videoları görünce içim parçalanıyor. Pembe Misafirler'de drone çekimlerini yapan arkadaşım Murat Aykut buna çok dikkat etti. Teknolojinin gelişmesi çok güzel. Ama onu doğru kullanmamız gerekiyor.
- Flamingolar hep pembe midir? Sanırım beslenme şekillerine göre, pembenin tonları değişebiliyormuş...
- Hep pembe değiller. Flamingo yavruları yumurtadan çıktıktan iki yaşına kadar beyaz-siyah renktedir.
Flamingolar daha sonra karotence yüksek besinler sayesinde pembe ve kırmızı renk almaya başlar.
Flamingolara bu rengi sağlayan karotence yüksek canlılardan birisi Artemia salina denen eklem bacaklıdır.
Karotenden yoksun beslenirlerse pembe kırmızı renklerini kaybederler.
- Gelelim flamingoların karides sevdasına. Karidese alerjim var ve tekrar yemem ölümcül risk içeriyor. Flamingolar ise karidesi çok seviyor. Bu lezzeti nasıl keşfetmiş olabilirler?
- Yaban hayatında muazzam bir döngü var. Besin piramiti sayesinde bu döngü sağlanıyor. Bu piramit içerisinde flamingolar da karides, alg, küçük balıkları tüketiyor. Flamingolar bu besinleri tüketebilmesi için özel bir gaga ve ağız yapısına sahip. Eğik bir gaga ve taraklı bir ağız var. Ağız içindeki bu taraklı yapı sayesinde suyu süzerler. Bu yapı balinadakilere benziyor.
- Son dönemde gündeme oturan tırtıl istilasının bazı kuş türlerinin azalması ya da yok olmasıyla ilgisi olabilir mi?
- Kuş popülasyonlarının azalması etkili olabilir ama bunun dışında iklim değişiminin çok etkili olabileceğini düşünüyorum. Sıcaklık artışları ile yaşam alanları giderek değişiyor. Sıcaklığa daha dayanıklı böcek türleri, kuzeye doğru daha fazla göç edecekler.
ALLI TURNA, FLAMİNGOLAR İÇİN KULLANILIYOR AMA...
- Peki çok tartışılan bir konu var. Allı turna mı, flamingo mu; doğrusunu bir uzman olarak sizden dinlemek isteriz.
- Aslında ikisi farklı türler. Allı turna ismi eskiden ülkemizde bulunan turna, Grus grus kuşu için kullanılıyormuş. Turna kuşunun kafasındaki kırmızılıktan dolayı allı demişler. Ülkemizde görülen diğer turna türü telli turna Grus virgo kuşunda bu kırmızılık yoktur. Ama zamanla allı turna tabiri flamingo için kullanılmaya başlanmış. Şu an çoğu kişi, flamingoları allı turna olarak biliyor. Türkülerimizde çokça yer edinmiştir Allı turnalar. 'Allı turnam, ne gezersin havada Allı turnam, ne gezersin havada Devrildi arabam, kaldım burada Gülüm gülüm, kırıldı kolum' * Söz: Hacı Taşan
GENÇLERİ DAHA ÇOK DOĞAYLA BULUŞTURMALIYIZ
- Her şeyi internetten öğrenen yeni neslin kuşlarla, doğayla ilişkisini nasıl buluyorsunuz?
- İnternetin kötü yönleri olsa da bilgiye ulaşmak konusunda çok değerli olduğunu düşünüyorum. Oyunlarda, filmlerde ve dizilerde yaban hayatı ile ilgili çok güzel bilgiler elde edebiliyor. Sosyal platformlarda benim gibi arkadaşlarım sürekli yaban hayatı farkındalığı üzerinde paylaşımlar yapıyoruz. Bu paylaşımları takip ederek bilgi edinen çok fazla genç var. Geçen sene düzenlediğimiz Antalya Kuş Gözlem Kampı'mıza bir çok genç katılım gösterdi. Bu iletişimleri ise hep internet üzerinden kurduk. İnternet üzerindeki olumsuzlukları bu şekilde aşabiliriz. Kendimize yontmalı ve gençlerin ilgisini çekmeliyiz.
SOKAKTAKİ MAMALAR, DOĞANIN DENGESİNİ ZORLUYOR!
-Şehirlerde kedi ve köpekler için iyi niyetle sokaklara konulan mamaların kuşların (Özellikle karga ve martıların) beslenme alışkanlıklarını değiştirdiği konusunda neler düşünüyorsunuz?
- Bu ne yazık ki büyük bir şehirleşme problemi. Bu durum evcil ve yaban hayvanlarını karşı karşıya getiren de bir sorun. Yaban hayvanı tanımını yaparsak; insan müdahalesi olmadan yaşamı devam ettiren canlıdır. Ama şehirleşirken yaban hayatı alanlarını azaltıyor ve bu duruma dayanıklı olan karga, martı, güvercin, kirpi gibi canlıların sadece şehirlerde kalmasını sağlıyoruz. Bu canlılarda evcil hayvan gıdalarını bulunca istemsizce hazır gıdaya alışıyor ve popülasyonlarında patlama oluyor. Bu durumda şehirde yaşayan diğer canlıları baskılama meydana geliyor. Çünkü şehirlerimizde bu türlerin dışında göç edip ilkbaharda üreme gösteren kuşları görebiliyoruz. Bu onların popülasyonlarını, yaşam alanlarını azaltıyor. Bunu direkt olarak görmek zor ancak geniş bir zaman aralığında geniş bir açıdan bakınca anlaşılabilir.