Yıllarca, Batı menşeli korku sineması ve edebiyatıyla kanımıza işledi vampirler, kurt adamlar, zombiler... Ancak bizim kültürümüzde pek karşılıkları yoktu. Hani ninemizin 'vampir' hikayeleriyle büyümemiştik ne de olsa! Bizi derinden korkutmaya güçleri yetmezdi... Yolda görsek elimizin tersiyle şöyle bir çarpma cesaretimiz oldu hep bu hayali varlıklara... Ama, "Zombi olsun, delikanlı olsun" yeter ki, başımızın üstünde yerleri vardı! Orası ayrı... Sonra yakın dönemde bizim korku filmi yönetmenleri halis muhlis bizim kültürümüzden ve inancımızdan olan üç harflileri, hadi deyiverelim cinleri keşfetti. O zaman işin rengi biraz değişti. Çoğumuzun çocukluğunda bir şekilde öykülerine, gizemli yaşanmışlık hikayelerine tesadüf ettiğimiz varlıklar bizi ufaktan değil, ciddi ciddi korkuttu!
TÜRK MİTOLOJİSİ İLGİ GÖRÜYOR
Ama mevzu Türk Mitolojisi olunca, şöyle yüzlerce yıl geriye gittiğimizde işin rengi daha da farklı... Bugün sadece cin diye kodladığımız varlıklara Türk coğrafyasında yüzlerce isim verilmiş, tasvir edilmiş... Hikayeleri dilden dile aktarılmış. İşte araştırmacı- yazar Ahmet Burak Turan çok meşakkatli bir işe girişti ve yıllarca Kafkasya, Balkanlar ve Anadolu'yu karış karış gezip Türk Mitolojisi'ndeki canavar söylencelerini araştırdı ve Türk Canavarları Sözlüğü hazırladı. Aynı zamanda çok sıkı karşılaştırmalı mitoloji okumaları yaptı. Bu aslında ciddi bir kültür çalışması. Ama bir yandan da yerli korku sineması ve edebiyat üretimi için ciddi bir hazine... Türk mitolojisi dünyada ve Türkiye'de giderek ilgi konusu olurken böyle bir sözlüğe ihtiyaç kaçınılmazdı. Bugün bile hâlâ halk tarafından varlıklarına inanılan, evlerin karanlık odalarında fısıltıyla anlatılan, çocuklara korku salan birçok 'canavar'ın kökenlerini öğreniyoruz bu kitapta. Turan'ın bu yaratıkların dış görünüşleri hakkındaki tasvirleri, 'onlardan nasıl korunmamız gerektiğine' dair önerileri ve Aslı Ekim'in çizimleri kitabı zenginleştiriyor.
Pitsen'in derdi avcılarla
Pitsen, kır saçlı, çirkin yüzlü, tüylü, çoğu zaman maymuna benzeyen, kambur ve kapkara bir ruhtur. Ormandaki boş av kulübesinde yaşar. Genç, güzel bir kadın kılığına girip ormana yalnız gelen avcıları kandırır, uçurumdan atar. Bazen de avcılarla evlenirler. İlk başta mutlu bir evlilikleri olur, avcı hızla zenginleşir ama bir süre sonra gerçek yüzü ortaya çıkar. Böyle bir olayda, Pitsen evde gizlice kertenkele, kurbağa gibi şeyler yerken kocasına yakalanır. Ve avcı onun uzun dişli çirkin bir canavar olduğunu böylece fark eder.
Batı'nın bütün canavarlarına 'Kırkbasar'!
Çukurova'da bilinir ki kim şalvarını yastığın altına koyup yatarsa onu kırk basar! Böyle uyuyan kişi gece üzerinde bir ağırlık hisseder, gözlerini açtığında yanında kısa boylu kırk adam görür. Kırkbasar denir bunlara. Bunlar onu götürmek için uğraşmaktadır. Kimi kolunu çeker, kimi bacağını. Kimisi de üzerine çıkıp onu boğmaya çalışır. Kişi yardım istemek için seslenmeye kalksa kimse duymaz. Dua okusa biraz kendine gelir ama gözlerini kapadığında yine kırk basar! Bir tür rüyada olduğu bellidir ama uyanamaz. Hatta bazı söylencelerde, kişinin yatağını değiştirmesinin bile fayda etmediği anlatılır.
Laz canavarı tersi pis!
Germakoçi Laz halk söylencesinde bahsi geçen, maymun ile insan arası bir orman yaratığı. Ormanların derinliklerinde yaşadığı, uzun boylu ve çok iri olduğu, vücudunun ise tamamen kıllarla kaplı olduğu söylenir. Gürcücede Oçokoçi ve Megrelya'da Oçhokoçi isimleriyle anılan canavarlarla aynı özellikleri taşır. Konuşmasını bilmez, çıkardığı dayanılmaz sesler ile insanları korkutur. Vücudu bazen bir maymun bazen de bir ayı gibi tasvir edilir. Halk arasında Yaban Adamı denir. Uzun ve son derece keskin pençeleri vardır. Yanında her zaman balta veya benzeri kesici bir alet taşır. Kendisine saldıran insanları bu aletlerle ikiye ayırarak öldürür.
Kırmızı gömlekli Albıs
Sarı Deniz'den Balkanlar'a, Ural'dan Horosan'a kadar geniş bir coğrafyada Albıs adında kötü bir ruhtan bahsedilir. Bu ruha sıklıkla, Alkarısı da denmektedir. Daha çok, kefen giymiş bir ölü ya da bir gelin kılığında görünür. Bu şekilde göründüğü zaman Alkızı, Alanası gibi isimlerle de anılır. Bunun haricinde; keçi, tilki, kedi, köpek, buzağı, örümcek ve kuş şekline bürünebildiği de rivayet edilir. Kendine has, son derece çirkin bir tasviri vardır. Ayakları ters olarak betimlenir. Uzun boyludur. Parmakları ve tırnakları da uzundur ama buna rağmen son derece zayıf ve kemiklidir. Teni yağlı, kokusu pis, suratı eblek, dişleri çıkık, dudağı sarkık ve kırmızı bir gömlek giymesi dışında çıplaktır.