Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek'in İstanbul Adalet Sarayı'ndaki odasının penceresi, Abide- i Hürriyet Parkı'na bakıyor. Burası Çiçek'in deyimiyle İttihat Terakki'nin anıtkabiri. Pencereden görünen ilk mezar Mahmut Şevket Paşa'ya ait. Çiçek birkaç yıl önce Alfa Kitap'tan yayınlanan Mahmut Şevket Paşa Suikastı kitabında, 11 Haziran 1913'te Beyazıt Meydanı'nda çapraz ateşe alınarak öldürülen Paşa'ya düzenlenen suikastın perde arkasını anlatmış, bu olayın arkasındaki sır perdesini aralamıştı. Savcı Çiçek'in penceresinden görünen diğer bir mezar ise ilk anayasamız Kanuni Esasi'yi yazan, Ziraat Bankası'nı kuran, Tanzimat reformlarını gerçekleştiren kuşağın öne çıkan devlet adamlarından olan ve yaptığı icraatlerle hep anılan Mithat Paşa'ya ait. İbrahim Çiçek'in yine Alfa Kitap'tan yeni çıkan kitabı da Mithat Paşa'nın yargılanıp idama çarptırıldığı meşhur Yıldız Mahkemesi. Malum Yıldız Mahkemesi tarihçiler arasında bir tartışma konusu. Çiçek bu yargılamaya bir hukukçu gözüyle bakıyor. Osmanlı arşivlerinde bulunan yargılama dosyasını sayfa sayfa inceleyerek bu mahkemenin hikayesini anlatıyor. Yıldız Mahkemesi, sıradan bir mahkeme değil. Yakın tarihimizin önemli yargılamalarından biri. Sultan Aldülaziz'in tahtan indirilmesi, ölümü, V. Murat'ın tahta çıkarılması, sonrasında onun hastalanması ve 2. Abdülhamit'in tahta çıkarılmasıyla ilişkilendirilen bir sürecin sonunda bu mahkeme kuruluyor. O dönemden günümüze kadar gelen sorular da hâlâ cevaplandırılmış değil. Mesela intihar ettiği söylenen Sultan Abdülaziz öldürüldü mü yoksa gerçekten intihar mı etti? Mahkeme sonrası idam cezasına çarptırılan Mithat Paşa, 2. Abdülhamit tarafından affedilip Taif'e gönderilip orada öldürülmesi emrini 2. Abdülhamit mi verdi? Bu iki soru günümüze kadar tam anlamıyla cevaplandırılamadı. Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek, kitabında bir hukukçu titizliği ile tarihçilerin bir türlü cevabını bulamadığı bu gibi sorulara cevap arıyor işte.
BOĞDURULDU MU?
Savcı Çiçek'in özel ilgi alanı olağanüstü zamanlarda yapılan yargılamalar aslında. Bu tür yargılamalarda hakimlerin ne kadar hakkaniyetli ve adil kararlar aldığını sorguluyor. Daha doğrusu bu tür dönemlerdeki davaların siyasi mi yoksa hukuki mi olduğunu, bir hukuk insanı olarak anlayıp anlatmaya çalışıyor. Lakin Yıldız Mahkemesi için önünde çok soru var İbrahim Çiçek'in. Sultan Abdülaziz'e nasıl darbe yapıldı? Sultan Abdülaziz intihar mı etti, yoksa öldürüldü mü? Mithat Paşa, Yıldız Mahkemesi'nde Sultan Abdülaziz'i darbeyle devirdikten sonra öldürmekle nasıl suçlandı? Mithat Paşa ile bu cinayet arasında nasıl bir bağlantı kuruldu? Yıldız Mahkemesi hukuki mi, yoksa siyasi mi? Yıldız Mahkemesi tarafından idamına karar verilen Mithat Paşa, Taif Kalesi'nde hastalıktan mı öldü, yoksa boğduruldu mu? Kitapta da hukuk insanı olarak Çiçek, kanaat belirtmese de sorulara cevap arıyor. Biz de bunun için Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek'in kapısını çaldık.
İNTİHAR SÜSÜ VERİLDİ
İstanbul Adalet Sarayı'ndaki odasında buluştuğumuz Savcı Çiçek "Yıldız Mahkemesi'nin aslında bir cinayet davası olduğunu anlatarak giriyor söze: "Mahkeme darbeyle tahtan indirilen Sultan Abdülaziz'in ölümü üzerine kurulu. Bu ölümde Mithat Paşa'nın payı var mı yok mu bu anlaşılmaya çalışılıyor" diyor. Dolayısıyla davanın kalbinde Sultan Abdülaziz'e karşı yapılan darbe var. Bunun için de genel olarak bir darbe yargınlanması olarak da nitelendirilebiliyor tarihçiler tarafından. Savcı Çiçek "Sultan Abdülaziz'in tahtan indirilmesinde Mithat Paşa'nın payı var. Zaten V. Murat'ı da tahta çıkartan ekipten. Ama benim kanaatime göre Abdülaziz'in öldürülmesi olayında onun pek dahli yok" diyor.
SORUMLU HÜSEYİN AVNİ PAŞA
Dolayısıyla Abdülaziz intihar mı etti yoksa öldürüldü mü sorusuna da cevap vermiş oluyor: "Hüseyin Avni Paşa, saraya pehlivanlar göndererek Abdülaziz'i öldürtüyor. Ama bilekleri kesilerek intihar süsü veriliyor. Bu konuda o dönem iyi bir soruşturma yürütülmemiş. Ciddi bir otopsi yapılmamış. Yani olayın üzeri kapatılmış. Lakin Mithat Paşa'nın olaydan bir gün sonra haberi oluyor ve şok oluyor. Ama olayın üzerinden biraz zaman geçince Abdülaziz'in ölmesinin iyi olduğu yönünde beyanı var." Tabii sonrasında işler karışıyor.
Savcı Çiçek "Bir iddiaya göre Abdülaziz'in kayınbiraderi, bir başka iddiaya göre de Abdülaziz'in hanımının evlatlığı olan Çerkez Hasan, Abdülaziz'in ölümü sonrası Mithat Paşa'nın yalısını basıyor. O sırada bakanlar kurulu var yalıda. Abdülaziz'i öldürten Hüseyin Avni Paşa'yı öldürüyor, Kayserili Ahmet Paşa'yı da yaralıyor. Sonra Çerkez Hasan yargılanıp idam ediliyor." Ama olay bununla sonlanmıyor. V. Murat sonrası tahta çıkan 2. Abdülhamit iktidarının ilk yıllarında kendisine yapılan suikast girişimleri sonrasında saraya yapılan ihbarlar neticesinde tekrar Sultan Abdülaziz'in öldürülüp öldürülmediğinin soruşturulmasını istiyor. Böylece bu soruşturma sonucu Yıldız Mahkemesi yargılaması başlıyor. Yıldız Sarayı'nın avlusunda kurulan bir çadırda yapılıyor mahkeme. Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek bu mahkemenin dosyasını sayfa sayfa inceleyerek bir kanaate varıyor. Çiçek "Mithat Paşa'nın Sultan Abdülaziz'in öldürülmesinde bir parmağı yok. Ama ciddi bir soruşturma da açmamış." Lakin mahkeme, Mithat Paşa'yı idama mahkum ediyor. Ama 2. Abdülhamit Mithat Paşa'yı affediyor. İdamı hapis cezasına çevriliyor ve Mithat Paşa Taif Kalesi'nde gönderiliyor.
YILDIZ MAHKEMESİ'NE BİR HUKUKÇU GÖZÜYLE BAKTIM
"Tarihe ideolojik perspektiften bakınca ideolojinin esiri olabilirsiniz. Ben tarihçi değilim, hukukçuyum. 28 yıllık savcıyım. Ortada bir mahkeme vardı. Ben de bu mahkemeye bir hukukçu ve savcı gözüyle baktım. Hukukçu olarak baktığım zaman da gördüğüm bu... Olağanüstü mahkemelerin hepsi siyasi mahkemelerdir. Ama alınan kararlar siyasi mi, hukuki mi, inceleyip araştırmak lazım. Bunu yaparken de dönemi kendi bağlamında değerlendirmek gerekiyor. Yıldız Mahkemesi'nde yaptığım bu. Açıkçası kimi tarihçilerin bu tür davalara bakarken ideolojik yaklaştığını düşünüyorum. Bir de farklı dönemlerdeki konjonktüre göre farklı iddialar baskın gelmiş. Mesela Sultan Abdülaziz konusunda uzman olan Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, bir çalışmasında Abdülaziz'in öldürüldüğünü yazıyor, bir başka çalışmasında intihar ettiğini. Aynı kişiye ait farklı dönemlerde farklı görüş var yani. Karmaşa da bu yüzden... Dönemler değiştikçe kanaatler de değişmiş."
MİTHAT PAŞA'NIN ÖLDÜRÜLMESİNDE 2. ABDÜLHAMİT'İN DAHLİ YOK
Gelelim tarihçilerin cevaplayamadığı ikinci soruya. Taif Kalesi'nde cezasını çeken Mithat Paşa'nın öldürülme emrini 2. Abdülhamit mi verdi? Savcı Çiçek "Mithat Paşa, Taif Kalesi'ne gönderilince saraya Mithat Paşa'nın İngiliz ve Fransızlar tarafından kaçırılacağı yönünde sürekli ihbarlar geliyor. Saray da kale görevlilerini, dikkatli olmaları yönünde uyarıyor. Yine ihbarlar gelmeye başlıyor. Ki bu ihbarların bazıları saraydan para koparmak, bazıları da göze girmek için yapılıyor. İşte o zaman. 2. Abdülhamit bir yazı yazıyor: 'Eğer bir kaçma teşebbüsü olursa Mithat Paşa'yı vurabilirsiniz.' Bu yazı üzerine durumdan vazife çıkaran kimi kale görevlileri Mithat Paşa'yı boğdurup öldürüyor. Saraya da 'hastalıktan öldü' diye rapor ediliyor. Ama durumun öyle olmadığı da jurnalleniyor. 2. Abdülhamit de ekip gönderip durumu araştırıyor. Zaten Abdülhamit hatıralarında 'Benim böyle bir talimatım yok. Oradaki görevliler durumdan vazife çıkarmış. İdamına engel olduğum bir insanı niye öldürteyim' diyor. Benim kanaatim de Mithat Paşa'nın öldürülmesinde 2. Abdülhamit'in bir dahli olmadığı yönünde" diyor.
YILDIZ MAHKEMESİ'NİN MİTHAT PAŞA KARARI YANLIŞ
"Yıldız Mahkemesi dosyasını inceleyince biraz şaşırdım. Tam yargılama yapılamamış. Çünkü Mithat Paşa usul konusunda mahkeme başkanıyla anlaşamayıp savunmasını yarım kesmiş. Dönemin Adalet Bakanı Cevdet Paşa ile de Mithat Paşa'nın eskilere dayanan kişisel husumeti var. Ben mahkemedeki diyalogları okudum. Mahkemenin nasıl cereyan ettiğini anlamaya çalıştım. Belgeleri inceledim. Açıkçası mahkemenin Mithat Paşa ile verdiği karar yanlış. Çünkü Mithat Paşa ile Sultan Abdülaziz cinayetini ilişkilendiren bir delil yok. Zaten bu cinayetin sorumlusu Hüseyin Avni Paşa ile Kayserili Ahmet Paşa. Hüseyin Avni Paşa, Çerkez Hasan tarafından öldürülüyor. Kayserili Ahmet Paşa da Yıldız Mahkemesi başlamadan önce ölüyor."