Memleketin rengarenk kadınlarından, oyuncularından biri Nilgün Belgün. Girdiği mekanı kendine özel, kıpır kıpır aurasıyla canlandıran insanlardan.
Yeteneğini mütevazılık zırhıyla kuşatmış özel insanlardan.
Belgün şimdi de bir müzik albümü yapıyor. 70'lerin Yeşilçam filmlerinde söylenmiş, naif, huzurlu şarkılarından... Bu albümün ilk klibi yayınlandı. Ama Neden? İsimli şarkının sözleri Fikret Şeneş'e ait. Müziği anonim. Vaktiyle bir filmde Türkan Şoray'ın ağzından Semiramis Pekkan söylemiş. Hemen Nilgün Hanım'a bağlanıyoruz!
- 70'ler ve Yeşilçam temalı bir albüm geleceğini biliyoruz sizden. İlk single da çıktı. Nasıl gelişti bu proje?
- Benim genç yaşlarım 70'lerde geçti. O duygusal narin ve masum duygular Yeşilçam filmleri ve şarkıları beni çok etkilemiştir. Baktım hep 80 ve 90'lar şarkıları yapılıyor. Benim de 70'ler şarkıları yapma hayalim olduğu için Metin Özülkü'yle konuştuk, çok sıcak baktı bu projeme ve Polat Yağcı da yapımcılığını yapmayı kabul etti. Diğerler şarkılar şimdilik sürpriz olsun.
- Yeşilçam dönemi, o filmler, o filmlerdeki müzikler kendi kişisel tarihinizde, ruh dünyanızda ne ifade ediyor?
- Aslında ruh dünyam o yıllara takılı kaldı. Sade, sahici, gerçek duygularla yaşandı her şey... İzleri bende böyle kaldı. Gerçek aşklardı yaşananlar.
- Yeşilçam melodramlarının fırtınalar estirdiği 70'lerde, siz neler yapıyordunuz?
- Konservatuvar öğrencisiydim. Daha sonra 76'da ilk profesyonel oyunculuğuma Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda başladım. İlk evliliğim de 70'lerde oldu. İlk kızım Oylum'u da 70'lerde dünyaya getirdim. 70'ler hayatımın dönüm noktasıdır.
- 70'lerin naif dünyası, aşka bakışıyla bugünün yaşantısı, aşka bakışı arasında nasıl farklar var sizce?
- 70'ler benim için gerçek aşkların, tutkuların olduğu yıllardı. Şimdiler ise duygudan çok maddiyatın, paranın değerli olduğu yıllar.
Başarılı olunca para nasıl olsa kazanılır diye üşünüyorduk. Hedefimiz sevdiğimiz işi başarmaktı ilk önce. Saygın başarılı bir kimlik kazanmaktı. İşimizi tutkuyla yapmaktı.
- Neşeli, dışa dönük ve enerjik bir duruşunuz var. Derinlerde nasıl birisiniz? Derdini kendine saklayan ama dert dinleyen kalender bir kişiliğiniz var gibi gelir bana hep...
- Evet, aynı tarif ettiğiniz gibiyim. Tabii ki bu yolları tek başıma bir kadın olarak kolay yürümedim. Çok zorluklar yaşadım her anlamda. Ama hep dik, çalışkan, cesaretli ne istediğini bilen güçlü bir karakter yapım var. Üzüldüğüm zamanlar kimseyle paylaşmam, kimseyi sıkmam. Üzmem, kendimle baş başa kalıp halleder, küllerimden yeniden doğarım.
BUGÜN AŞKIN ADI 'OYALANMA' OLDU!
- Aşka bakışınız, aşk denen sihirli formülün ne olduğuyla ilgili fikriniz farklı yaş dönemlerinizde nasıl değişikliğe uğradı? - Aşk bence bir insanın yaşayabileceği en derin duygu. İnsanı büyütüyor, tecrübe sahibi yapıyor, heyecanlandırıyor, mutlu ediyor bazen de acıtıyor. Olgunlaşmasını sağlıyor. Bunların aksini yaşamanın adı aşk değil. Sadece oyalanma.
O SÖZ, KULAĞIMA KÜPE OLDU!
Konservatuvara girdiğim yıl Yıldız (Kenter) Hoca hepimizi tek tek sahneye çıkarıyordu. Sıra bana gelince "Sen de gel caniko, çık sahneye yürü!" dedi. Çıkıp yürümeye başladım. Yıldız Hoca kesti, "Caniko baştan başla, ama kırıtmadan yürü" dedi. Ben herhalde artist oluyorum diye bir edayla yürümeye başlamışım. O günden sonra ne sahnede ne de özel hayatımda hiç edalı yürümedim. Baston yutmuş gibi yürürüm hep. Kulağıma küpedir bu nasihat