Asıl adı Mahi ama biz onu Kara Fatma olarak biliyoruz. Kurtuluş Savaşı'nın yüzlerce kadın kahramanından, belki de en bilinenlerinden biri. Dünyada üsteğmen rütbesini olan ilk kadın asker. İstiklal ve bağımsızlık mücadelemizde gösterdiği kahramanlıklar, o yıllarda dünya basınına yansıyan, fekadarlığı, cesareti, azmi ve hayat hikayesiyle hepimize ilham veren bir kadın... Lakin onun kaderinin hüzünlü bir tarafı var. Hatta bu kaderi günümüze kadar geliyor...
Yıl 2014... Yazar İlknur Bektaş'ın Timaş Yayınları'ndan çıkan Milli Mücadele Bir Kadın Üsteğmen Kara Fatma kitabıyla, gerçek anlamda onunla tanıştık ve onun hüzünlü kaderini de böylece öğrendik. Bektaş'ın iğne ile kuyu kazar gibi yaptığı araştırma sonucu bu adı bilinen ama hikayesi gerçek anlamda bilinmeyen Kara Fatma'nın öyküsünü öğrendik, toplum ve ülke olarak. Can yakan bir gerçek de Bektaş'ın bu kitabı sayesinde ortaya çıktı.
Kurtuluş Savaşı'nın böylesi önemli bir kahramanının mezarı kaybolmuştu. Bektaş kitap için çalışırken 2 Temmuz 1955'te vefat eden Kara Fatma'nın Kasımpaşa Kulaksız Mezarlığı'na defnedildiğini, lakin yıllar önce yapılan yol yapım çalışması sırasında mezarının kaybolduğunu ortaya çıkarmıştı. Sonra yine büyük bir azimle mezar yerini bulmuştu. Bu durum ortaya çıkınca Kasımpaşa Kulaksız Mezarlığı'nda tespit edilen mezar yerine anıtsal bir mezar yapıldı. Her yıl, ölüm yıldönümünde Kara Fatma mezarı başında anılmaya başlandı.
Kara Fatma ile ilgili bu farkındalık Bektaş'ın çabaları sayesinde devlet ve toplumun farklı kesimlerinde karşılık buldu. İlkokuldan üniversitelere kadar Kara Fatma'nın hikayesi anlatılır oldu. Sempozyumlarda genci, yaşlısı Kara Fatma'nın kahramanlıklarını öğrendi.
Tarihin tozlu örtüsü Kara Fatma'nın hikayesinin üzerinden kalktı ve o bir rol modele dönüştü. Daha sonra Beyoğlu Belediyesi tarafından Kasımpaşa'da yaşadığı sokağa ismi verildi.
Fakat nedense kimileri Kara Fatma'nın gerçek hikayesinin ortaya çıkmasından, onun hikayesinin öğrenilmesinden ve anılmasından rahatsız olmuştu. Beştaş "Mezarı sürekli tahrip edilmeye başlandı. Sokak isminin değişmesi için Beyoğlu Belediyesi'ne itirazlar gelir oldu. Kara Fatma gibi bir kahramandan kim, niye rahatsız olur anlayamadım" diyor. Tahrip edilen mezarını maaşını bağışladığı Türk Kızılayı sürekli yenilerken, Bektaş bu sefer de sosyal medyada Kara Fatma'nın sistematik bir şekilde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını fark ettiğini söylüyor.
Bektaş "Kim, neden mezarını tahrip edecek bir vandallığa girişir. İnsanlar neden bir kahramanın sokağa isminin verilmesinden rahatsız olur. Ya da onu itibarsızlaştırmaya çalışır anlamam mümkün değil. Belki de bir kadının gücünden, fedakarlığından, kahramanlığından rahatsız olunuyor. Ama bu durum beni dehşete düşürüyor" diyor.
İlknur Bektaş, "Kara Fatma ile ilgili araştırma yaparken ona karşı olan vefasızlığa üzülmüştüm. Onunla ilgili kayıtları bulmak çok zordu. Bu vefasızlığa kimi akademik çevrelerde de denk geldim. Kurtuluş Savaşı bizde genelde erkekler üzerinden anlatılır. Kadın kahramanların adı çok az anılır. Bu yaklaşım her tarafta karşıma çıktı. Zaman zaman acaba Kara Fatma'ya karşı çıkılmasının sebebi bu erkek egemen tavır mı diye düşünmeden edemiyorum" diyor.
ERDOĞAN YAKINDAN İLGİLENDİ
İlknur Bektaş, kitabı çıktıktan sonra bir vesile ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile karşılaşıyor. Erdoğan, Kara Fatma meselesiyle yakından ilgileniyor. Bektaş "Cumhurbaşkanımız, Kara Fatma'nın hikayesini öğrendik, tarihimizde başka kadın kahramanlarımız da var, onları da araştırıp bulmak gerek' dedi. Haklıydı, yüzlerce kadın kahramanımız var. Onları tek tek bulup hikayelerini öğrenmek ve öğretmek bizim onlara olan borcumuz. Çünkü o kahramanlar sayesinde bugün bağımsız bir ülkede yaşayabiliyoruz. Sağ olsun Emine Erdoğan da konuşmalarında sık sık Kara Fatma'yı anıyor. Genelkurmay Başkanlığı'ndan Milli Eğitim Bakanlığı'na, birçok üniversite ve sivil toplum kuruluşu Kara Fatma'nın onurlandırılması ve gerçek hikayesinin öğrenilmesi noktasında üzerlerine düşeni yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan bizzat ilgileniyor. Yani Kara Fatma devlet nezdinde kabul gördü. Toplumun büyük kesimi onu bağrına bastı. Bu çok büyük bir kıvanç benim için" diyor.
BİRİLERİ VEFASIZLIK SÜRSÜN İSTİYOR
İlknur Bektaş, Kara Fatma'ya karşı vefasızlığın ölümüyle başladığını söylüyor: "O ufacık boyuna rağmen bedenine sığmayan yüreğiyle cepheden cepheye koşmuş aslanlar gibi bir Türk anasıydı. Hem de nasıl bir ana. Önce eşini, sonra iki oğlunu şehit verip, onlardan boşalan yeri kendisi doldurmuştu. İşte bu yüzden vatana ihanet edenleri hiçbir zaman affetmemiş, belki de en büyük savaşını onlara karşı vermişti. Üzerinden hiç çıkartmadığı İstiklal Madalyası'nı ölene kadar onurla taşıdı. Cenazesi askeri bir top arabası ile Tophane'deki akrabalarının (yeğenlerinin) evinden kaldırılan Kara Fatma askeri bir törenle son yolculuğuna uğurlandı. Vefasızlık mezarda da onu buldu. Ne yazık ki üzerinde serbestçe gezindiğimiz bu toprakları borçlu olduğumuz Kara Fatma'nın mezar yerinin tapusu olmadığından; 'sahipsiz, kimsesiz olduğu için' kayboldu. İşte o zaman öncelikle en çok öldüğü yer, mezar yeri bile muallakta olan Kara Fatma'ya yapılan bu vefasızlığı yıkmaya karar verdim. Naçizane yıktığımı da düşünüyorum. Ülke ve devlet olarak ona hak edilen itibar veriliyor. Ama yine de birileri bu durumdan rahatsız. Sanki vefasızlığın sürmesini istiyorlar."
KARA FATMA ADINI MUSTAFA KEMAL PAŞA VERDİ
Yakın çevresi tarafından Fatma olarak anılan Kara Fatma'nın geçmişiyle ilgili bir bilgi kirliliği olduğunu fark ediyor İlknur Bektaş araştırmaları sırasında. Kocası Osmanlı Ordusu'nda binbaşı Erdeniş Bey. Balkan Savaşları'nda Edirne'yi savunan askerlerden. O da kocasıyla birlikte gitmiş Edirne'ye. Silah kullanmayı burada öğrenmiş. Kocası ve oğulları savaş sırasında şehit oluyor. 1. Dünya Savaşı'nda kadınları örgütlüyor. Kurtuluş Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Sivas'a gideceğini öğrenince yaşadığı İstanbul'dan kalkıp Sivas'a gidiyor. Onunla görüşüp Kurtuluş Savaşı'nda görev almak istediğini söylüyor. Bu kararlılığı nedeniyle Mustafa Kemal, Kara Fatma olarak anıyor onu ve bağımsızlık mücadelesinde ona görev veriyor.
Kara Fatma 700 kişilik kadınlı erkekli askerlere liderlik ediyor. İzmit, Bursa ve İznik'in işgalden kurtarılmasında ciddi katkıları oluyor. 1. ve 2. İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Savaşı, Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde ön saflarda çarpışıyor. Büyük Taarruz'da üzerine düşeni yapıyor. İzmir'in kurtuluşu sırasında da orada. Savaş sırasında defalarca yaralanıyor ama iyileşir iyileşmez hemen cephedeki yerini alıyor. Düşmana esir düşüyor ama kurtulunca hemen yine savaşa katılıyor. Savaş sonrası İstiklal Madalyası ile taltif ediliyor. O yıllardaki başarısı nedeniyle The Washington Post, The Daily Mail gibi gazetelerde hakkında haberler çıkıyor. Mütarekeden sonra Erzurum'a dönüyor. Kendisine bağlanan maaşı Kızılay'a bağışlıyor. Bir süre Eskişehir'de yaşadıktan sonra da İstanbul'a yerleşiyor ve burada vefat ediyor.