Küresel ısınmaya dair veriler insanın içini acıtan cinsten oluyor. Bayram günü canımızı sıkmanın bir anlamı yok. O yüzden bugünlük şu bilgiyi hatırlayalım yeter: Kritik eşik aşıldı. Yani artık herkes üzerine düşenden fazlasını yapmak zorunda. Haberimizde iklim değişikliğine karşı ortaya atılan bazı fikirleri ele alacağız. İlk önce sıra dışı önerilere bakalım. Sonrasında kurtuluş anahtarının aslında eskilerde mi gizli olup olmadığına bakalım.
EN ÇILGIN FİKİRLER LABORATUVARI
Modern insanlar olarak gezegenimizi aslında bu hale biz getirdik. Örneğin internette yaptığımız her bir aramanın ya da YouTube'da izlediğimiz her bir videonun küresel ısınmaya neden olduğunu biliyor muydunuz? Unutmayalım kullandığımız telefonlar ve bilgisayarlar ve kablosuz internet ağları büyük bir enerji kullanımı demek. Ya da mail kutumuzda biriken postalarımız da böyle. Onların depolanması için de sonuçta arka planda bir elektrik gerekiyor. Şöyle düşünelim yaptığımız herhangi bir internet araması birkaç gram karbondioksit salımı anlamına geliyor. Dolayısıyla Dünya'yı kurtarmak da bize düşüyor. Bu yüzden ortaya birçok fikir atılıyor. İşte onlardan bazıları;
Almanya'da bir grup araştırmacı yayılan sera gazını azaltmak için ineklere tuvalet eğitimleri veriyor.
ABD'deki gökbilimcilerden 'uzay baloncukları' fikri ortaya atıldı. MIT'de görevli uzmanlar, Brezilya büyüklüğünde planladıkları bu baloncuklarla, Dünya ile Güneş arasında şişmesini sağlayacak. Böylece ışınlar uzaya yansıtılacak ve Dünya daha serin kalacak.
İngiltere'de ise Cambridge'de bir merkez kurulacak. Burada en çılgın fikirler geliştirilecek. Örneğin kutupların yeniden dondurulması. Ya da atmosferdeki karbondioksiti çekecek bir sistem veya daha fazla oksijen için okyanusların daha fazla yeşillendirilmesi gibi.
Ortaya atılan modern fikirlerden biri de karbondioksiti emen betonlar oldu.
KİRLETİCİ ELİTLERİ DURDURSAK YETER
İklim değişikliği ile mücadele haberlerinde atlamamız gereken bir gerçek var. O da küresel şirketler ve tabii ki de milyarderler. Bazılarına göre geleceğimizi koruma altına almak için öncelik bunlara verilmeli. Örneğin Carbon Majors Report'a göre, 1988 yılından 2017 yılına kadar ortaya çıkan karbon gazı salınımının yüzde 71'ini 100 şirket gerçekleştirdi. Ya da dünyanın en zengini olan yüzde 1'lik kesime 'kirletici elitler' deniliyor. Oxfam'a göre dünyanın en zenginleri 1990- 2015 arası emisyon sorununun büyümesine yüzde 37'lik bir katkı yaptı.
TARİHİ TEKNİKLERE DÖNÜŞ
"Ne varsa eksilerde var" diyenlerin son zamanlarda rehber olarak gördükleri kişiler 'yerliler' oluyor. Atalarından öğrendikleri binlerce yıllık geleneklerini hiç bozmadan yaşantılarına devam ve bunu yaparken çevrelerine hiçbir zarar vermeyen hatta doğayı koruyan gruplar bunlar. Aslında sayıları çok az. Dünya nüfusunun sadece yüzde 5'i kadarlar. Ama biyo-çeşitliliğinin neredeyse yüzde 80'ini koruyorlar. Bu yerlilerden bazıları Bajualar. Endonezya, Filipinler ve Malezya boyunca birçok bölgede yaşıyorlar. Hayatları hep su üzerinde. Öyle ki sualtında nefeslerini 13 dakikaya kadar tutabiliyorlar. Ama yüzlerce yıldır okyanusa hiç zarar vermiyorlar. Şimdilerde bir grup bilim insanları Bajua'ların okyanusları nasıl doğal şekilde koruduğunu inceliyor. Ya da Latin Amerika'dan Afrika'ya kadar birçok bölgede eski tarım tekniklerine dönüş yaşanıyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK AĞAÇLARINA KALKAN
Bilim insanlarının öğrenmeye çalıştığı bir diğer geleneksel teknik 'bilinçli yangınlar' oluyor. Avustralyalı Aborjinler bu yöntemi binlerce yıldır kullanıyor. Guardian'daki habere göre ABD'deki yerliler de aynı yöntemi uyguluyor. Toprağın verimini artırdığına, biyolojik çeşitliliği geliştirdiğini ve büyük yangınları önlediğine inanılıyor. Ama uzun yıllardır hem Avustralya'da hem de ABD'de bilinçli yangınlar çıkarılacaksa yetkililerin kontrolünde yapılıyor. Bunlardan bir tanesi de dünyanın en büyük ağaçlarını korumak için yapılıyor. 91 metre uzunluğunu bulan bu ağaçların çevreleri şimdilerde kontrollü bir şekilde yakılıyor.
GELECEĞİMİZİ ÇAMUR KURTARABİLİR
Gelelim çareyi geçmişte arayanlara. Çamurdan başlayalım. İnşaat sektörü küresel karbon salınımının yüzde 37'sine neden oluyor. BBC'de yayınlanan bir haberde kerpiç yapılar ele alındı. Yemen'in başkenti Sana'daki yapıtlar örnek gösterildi. UNESCO'nun koruması altındaki bu evler için uzmanların "Çamurdan evler sadece İslami yapıtların karakterini yansıtmıyor. Yazları serin, kış döneminde sıcak ve olağandışı hava koşullarına karşı da korunaklılar. Geleceğimizin kurtuluşu yine kerpiç evlerde olabilir" sözlerine yer verildi. Aynı haberde Mali'deki dünyanın çamurdan yapılan en büyük yapısı olan Ulu Cami'nin de detayları aktarıldı. 1220'lerle 1330'lar arasında inşa edilen cami sayısız felakete rağmen hâlâ ayakta.