Derin, güçlü ama güç gösterisi yapmaktan imtina eden, sözü incitmeyen, ruha dokunan bir ses... Elektronik müzik türevlerinin çoğuna selam çakan düzenlemeler... Trip-hop'ın dinleyeni kendi iç alemine döndüren ağır aksak ritmi, bazen de 'karanlık bir dans'a meylettiren içe dönük bir coşku... Popun arka bahçesi... Alternatif pop da diyebiliriz pekala. Özge Ürer'den bahsediyoruz. Alternatif sahnenin son dönem dikkat çeken isimlerinden. Popüler müziğin 'üç beş isim' etrafında dönmediğinin farkında olan müzik takipçileri onu zaten biliyor. Özge Ürer her şeyden önce bir şarkı yazarı. Ayakları yere sağlam basan bir şarkıcı. Şehirli insanın duygularına, çelişkilerine, aşklarına, ruhuna tercüman olduğu Urbanist albümünden üç single ve bunların klipleri yayınlandı. Bu vesileyle Ürer'in kapısını çaldık ve derin bir sohbete daldık...
- Nedir müzikal kimyanızın açılımı?
- Kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum diyebilirim. Sahne tozu yutmaya başlamam ise 2000'li yılların başları. Rock'tan reggae'ye, alternatif pop'tan özgür doğaçlamaya kadar çok geniş bir yelpaze... Günümüze gelirsek bu çok yönlülüğün bir potada eridiği bir albüm diyebilirim Urbanist için ama synth-wave, Retro pop, trap pop, trip-hop gibi daha elektronik ve beat ögelerinin ağırlıklı olduğu bir stilde. 80'ler, 90'lar ve 2000'lerden tınılar duyuyorsunuz düzenlemelerde.
- Urbanist albümü ne anlatıyor bize?
- Urbanist konsept bir albüm. Adı üstünde şehirli insanın şehirde yaşadığı aşklar, hüzünler, tutkular, mutluluklar, yükler, dilemmalar ve daha fazlası üzerine yazdığım şarkılardan oluşuyor. Hepimiz şehir çocuğuyuz ve bu şarkılar şehir çocuklarının hikayeleri.
- Karanlık bir tarafı da var şarkılarınızın...
- Sonu Baştan Belliydi mesela insanın vazgeçemediği bağımlılıkları ve pişmanlıkları üzerine yazılmış karanlık bir şarkı. Albümün çıkışında ise açılış şarkısı olan Kartallar'a albümün konseptini ortaya koyan bir şehir klibi çektik. Kartallar hayatın tüm zorluklarına karşı, üzerimizdeki baskılar ne olursa olsun yalnız olmadığımıza dair yazılmış bir şarkı. Şehirde yaşayan çocuklar olarak kimi zaman kendimizi alıkonulmuş, hapsedilmiş, yeri geldiğinde ötekileştirilmiş hissediyoruz, Kartallar bu hisler karşısında bize "Korkma" diyor, "Yalnız değilsin", "Senin için her zaman seninle bir ve dik duracak birileri var" diyor, dünyanın neresinde olursan ol.
- Modern şehir insanı çok eğlense de, çok gezse de, en iyi mekanlara gitse de hep biraz mutsuz gibi... Ruhumuzun sesini mi bastırıyor acaba şehir? Onunla irtibat kurmamıza mani mi oluyor? Ne dersiniz?
- Şehir insanı şu anda hem mutsuz hem de doyumsuz belki de. Ruhumuzun sesini bastıran aslında şehir değil bence, imkanlar, ötekileştirilme, yalnızlaşma duyguları. Dünya zor zamanlardan geçiyor, bunun en büyük yükünü ise şehir insanı hissediyor. Bakmaya doyamadığı bir gün batımında onlarca insanla birlikte bir yere yetişme telaşıdır bu irtibatı kesen bence.
PSİKİYATR KUZENİMLE ŞARKI SÖZLERİM ÜZERİNE KONUŞTUK
- Şarkı sözlerinizde, seçtiğiniz temalarda takıntılı olduğunuz kelimeler, konular var mı? Neler?
- Çok ilginç bir soru oldu bu. Bundan yıllar önce psikiyatr olan kuzenime benzer bir soru sormuştum. Çünkü şarkı sözlerimde sıkça 'duvar', 'ışık', 'çocuk(lar)', 'özgürlük' kelimeleri ve benzeri temaları kullandığımı, bunu kendi bilimi açısından yorumlamasını istemiştim. Haksızlıklara, yalnızlıklara, insanların oldukları gibi kabul edilmemelerine ve hayatlarındaki engellerin bizlerle alakalı olmamasına biraz takıntılıyım aslında. Oysa ki hepimiz birbirinden kıymetli ışık çocuklarıyız. Hatta böyle bir şarkım var yazdığım. Sonrasında benden başka Işık Çocukları diye şarkı yazmış mı veya sözlerinde geçirmiş mi diye araştırmıştım. Ve sadece karşıma İlhan İrem çıkmıştı, aynı galaksiden düştük bu dünyaya sanırım kendisiyle, büyük selam olsun.